Ya kayıp sultan padişah olsaydı…

ONUNLA AYNI ADI TAŞIYAN SULTAN CEM KİTABI, BİR KANUNNAME İLE PADİŞAH OLMASI TEMİNAT ALTINA ALINAN ‘TARİHİ DEĞİŞTİRMEYE ADAY’ KUDRETLİ BİR ŞEHZADENİN TRAJİK ÖYKÜSÜNÜ ANLATIYOR

Ya kayıp sultan padişah olsaydı…
23 Eylül 2015 - 22:05
SELİM EFE ERDEM

ALFA Yayınlarından çıkan Sultan Cem, Prof. Dr. İsmail Hikmet Ertaylan imzalı. Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul ve diğer şehir kütüphanelerindeki el yazması eserler taranarak hazırlanan kitap, aslında İstanbul’un Fethi’nin 500. yılı için hazırlanmış. Ama aradan geçen uzun yıllarda neredeyse unutulmuş. N. Ahmet Özalp tarafından günümüz Türkçesi’ne çevrilen kitapta, Farsça ve Fransızca metinler de orijinaline uygun şekilde güncellenmiş. Bir dönem İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Mukayeseli Türk Edebiyatı Tarihi Bölüm Başkanlığı da yapan Prof. Ertaylan’ın eserinde, 16. asra dair Doğulu ve Batılı tüm kaynaklar karşılaştırılıyor, yanlış bilgilerin neden yanlış olduğu da açıklanarak ‘salt doğrular’ veriliyor. Bizim ‘düşman işbirlikçisi’ olarak bildiğimiz Sultan Cem’in aslında Fatih Sultan Mehmet tarafından kendisinden sonra padişahlığa seçilmiş, hem de bir kanun ile ‘veliahtlığı’ garanti altına alınmış. Ancak ‘saray içi oyunların’ kurbanı olan Sultan Cem’in suçu belki de annesinin ne Macar Prensesi ne de Sırp güzeli değil Çiçek Hatun olması…

HİÇ BİLİNMEYEN VE YANLIŞ BİLİNENLER

Sultan Cem’i, padişah, şehzade ya da sultanların hayatını anlatan diğer kitaplardan ayıran önemli bir özelliği, hakkında neredeyse dünyada yazılmış tüm kaynaklar taranarak ve bu kaynaklardaki doğru ve yanlışlar karşılaştırılarak hazırlanmış olması. Önsöz’deki “Memleketimizin kütüphanelerinde mevcut olup da şimdiye kadar tetkik edilememiş bazı eski basma ve yazma kaynaklardan ve bilhassa Topkapı Sarayı Müzesi arşivindeki vesikalardan azami şekilde faydalanılarak hiç bilinmeyen veya yanlış bilinen birçok nokta da aydınlanmış oldu” ifadeleri de bu duruma yansıtıyor. Yani kitap, Şehzade Cem’e ilişkin alanında en önemli kaynaklardan biri. Cem’in yanı sıra, Sultan Beyazid, Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı-Avrupa, Osmanlı-Anadolu Beylikleri, Osmanlı Rus ve İran ilişkileri ile dönemin Türk dünyasının sosyal yaşantısı da ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.

Sultan Cem’in ne zaman, nerede ve kimin oğlu olarak doğduğuna ilişkin bile Doğulu ve Batılı sayısız tarihçi tarafından farklı bilgi verildiği görülüyor. “Cem Sultan’ın anası Çiçek Hatun’dur. Bu hatunun milliyeti hakkında çeşitli rivayetler vardır: Rumluk, Sırplık, Fransızlık, İtalyanlık, Macarlık gibi birçok etnik köken isnat edilmemiş ve hatta Macar Milli kahramanı Hunyadi Janoş, Yanko Hunyad’ın yeğeni olduğundan bile söz edilmiştir. (Hammer) Osmanlı kaynaklarında buna ait bir şey yoktur. Yalnız Cem Sultan’ın Ali Bey isminde bir dayısından söz edilmekte olduğuna göre, birbirlerini tutmayan yabancılık rivayetlerinin şüpheli olması lazım gelir”

BEŞİKTE ‘BABA TEKMESİ’ YEDİ

Sultan Cem, Mustafa ve Beyazid’in ardından üçüncü şehzade olarak dünyaya gelmiş. Padişahların her şehzade adayı için sevindiği sanılır ancak yeni bir şehzadenin yeni bir ‘sorun’ olduğunu düşünen Fatih, bu durumdan oldukça mutsuz olmuş: “Rivayete göre, Fatih Sultan Mehmed, üçüncü bir şehzade doğuşundan ya memnun olmayarak veyahut kapılmış olduğu sebebi bilinmeyen ani bir hiddetle bir gün beşiğine tekme savurmuş, bu yüzden Cem’in gözü şaşı kalmış”

Doğması mutsuzluk verse de Sultan Cem’in ‘gözü karalığı’ sonraki yıllarda ‘veliaht ilan edilmesine’ varacak kadar hoşuna gitmişti babasının. Tahtın bir numaralı veliahtı şehzade Mustafa, bir sağlık sorunu nedeniyle hayatını kaybedince geriye şehzade Beyazid ve Cem kalır. Sultan Beyazid’in afyon kullanması ve devlet işlerinden çok ‘eğlence dünyası’ ile ilgilenmesi Fatih’e ihbar edilmiş ve bu durum ‘gözden düşmesine’ neden olmuş. Ama Sultan Cem‘in gözü karalığı da ‘küçük şehzade’ olmasına rağmen göze girmesini sağlamış. Fatih, Uzun Hasan seferine çıkarken tahtta yerine Sultan Cem’i bırakmış, Rodos’la yapılan barış görüşmelerine de Beyazid’i değil Cem’i göndermiştir.

KANUNLA VELİAHT OLMUŞ BİR ŞEHZADE

Çocuk yaşta tahta vekillik yapan Sultan Cem, Fatih ve şehzadelerin Uzun Hasan ile savaşta öldüğünü sanarak sultanlığını ilan etmesi bile bu nedenle babası tarafından affedilir. “Görülüyor ki Sultan Cem, askeri ve ilmi işlerle halkın kalbini kazanırken Beyazid, bir takım yakınlarının teşvikiyle afyon kullanarak zamanını öldürüyordu. Padişah, Cem’e güvendiği içindir ki Rodos’la barış anlaşması için onu bir vasıta olarak kullanmaya kadar varmıştı. Ona güvendiği içindir ki hayatında hazırlamış olduğu kanunnamede sadece onu ‘Veliahtım’ diye anıyor. II. Bayezid’tan ise söz etmiyordu”

CİHAN SULTANI OLACAKTI, TUTSAK ÖLDÜ

Sultan Cem veliaht seçilse de Fatih Sultan Mehmet’in 300 bin kişilik orduyla çıktığı seferde aniden ölmesi her şeyi değiştirir. İsyan ve bozgun olmaması için ölüm ordudan gizlenir. Ama ona yakın vezirler Sultan Bayezid’e bir ulak göndererek İstanbul’a gelmesini ve tahta çıkmasını sağlar. Fatih’in veliaht seçtiği Sultan Cem ise artık geç kalsa da ‘taht’ savaşına girer. Hatta Bursa’da hükümdarlığını ilan edip adına para da bastırır. Ama kaynakları sınırlıdır. Girdiği savaşları kaybeder. Önce Karamanlara, sonra Mısır ve Rodos şövalyelerine sığınmak zorunda kalır ve bu onun Avrupa krallarının elinde ‘bir tutsak sultan’ olarak hayatını yaşamasına neden olur. ‘Cihan imparatoru’ olması beklenen Sultan Cem’in ‘sürgünde ölmesine’, çocuklarının ise ‘potansiyel tehdit’ görülerek katline kadar ve bir solukta heyecanla okunabilecek süreci okumayı da kitabın okurlarına bırakıyoruz.

Sultan Cem

Prof. Dr. İsmail Hikmet Ertaylan

Alfa Yayınları

star gaz

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum