Azerbaycan  – Türkiye Cumhurbaşkanlarının kardeşliği ve Turan'ın ayak sesleri

Türk Dünyası Araştırmaları Uluslararası İlimler Akademisinin fahri professoru, Türk dünyası “Onur” ve “Altın yıldız” madalyalı, Humay Milli mükafatı laureatı Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesi, Türkiye Yazarlar Birliği üyesi Huraman Muradova Türkiye-Azerbaycan kardeşliği ve Türk Birliği hakkında yazdı.

 Azerbaycan  – Türkiye Cumhurbaşkanlarının kardeşliği ve Turan'ın ayak sesleri
19 Aralık 2023 - 22:10 - Güncelleme: 19 Aralık 2023 - 22:32
Azerbaycan  – Türkiye Cumhurbaşkanlarının  kardeşliği ve Turan'ın ayak sesleri

Huraman Muradova



T.C.CUMHURBAŞKANLIĞI : Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile ortak basın toplantısı düzenledi
TURANın ayak sesleridir…
Dinimiz bir, dilimiz bir,
Ayımız bir, yılımız bir,
Aşkımız bir, yolumuz bir
Azerbaycan – Türkiye.
Bir milletiz, iki devlet
Aynı arzu, aynı niyet.
Her ikisi cumhuriyet
Azerbaycan – Türkiye…
Bu sabah okuduğum bir yazı  hisslerimi bu şekilde kaleme dökmeğime, bu makaleyi kaleme almama sebeb oldu. Azerbaycan’ın Prag Büyükelçisi Sayın Adish Mamadov’un davetine icabet eden Türkiye Büyükelçisi Sayın Egemen Bağış, Azerbaycan’ın rahmetli Cumhurbaşkanı Sayın Haydar Aliyev’in doğumunun yüzüncü yılı dolayısıyla yayınlanan "100 moments of Heydar Aliyev's life" kitabının tanıtım etkinliğinde söylemiş ki, rahmetli Haydar Aliyev Cumhurbaşkan Recep Tayyip Erdoğan’ı 2002 yılında Bakü’de ağırladığında “Azerbaycan ve İlham size emanet” demişdi. Ulu Önder Hakk dünyasına kavuşduktan sonra  Sayın Erdoğan Azerbaycanı da, Sayın Cumhurbaşkan İlham Aliyevi de bir kardeş doğmalığı ile kucakladı, bağrına basdı.
Bu sabah Ulu Önder Haydar Aliyevin okuduğum bu vasiyeti beni çok düşündürdü. Yürekden inandım ki, merhum Cumhurbaşkanımızın ruhu şaddır.

         Bu gün bütün dünyayı hayran koyan Türkün yenilmez iradesiyle kazanılmış Karabağ Zaferi, sarsılmaz Türkiye -Azerbaycan kardeşliği, Türk – Azerbaycan Birliği Büyük Turanın ilk ayak sesleridir…
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyevle Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğanın mübarek imzalarıyla  tarihde yücelen Şuşa Beyannâmesi ise Türk Dünyasının Birlik, Beraberlik, Kardeşlik simgesi – Büyük Turan ilk addımlarıdır…
 Şuşa Beyannâmesi, Çin sınırından Adriyatik’e kadar olan bölgede birleşik büyük bir Türk Devletleri Birliğinin doğum emarelerini taşıması açısından tarihî bir beyannâmedir. Bu beyannâmeyi izleyen süreç, öndeki Ermenistan seddinin yıkılmasını ve üstteki Rusya ile aradaki İran duvarının sarsılmasını amaçlayan bir işaret fişeğidir.
Türkiye ve Azerbaycan tarafından 15 Haziran 2021 tarihinde imzalanan Şuşa Beyannâmesi, bir beyannâme olmaktan ziyade, göründüğünden farklı işaretler içeren tarihî bir metindir.
Özellikle, Şuşa Beyannâmesinde “Azerbaycan’a yapılmış bir saldırının Türkiye’ye, Türkiye’ye yapılmış bir saldırının da Azerbaycan’a yapılmış sayılacağı vurgusu”, durduk yere yapılmış bir vurgu değildir. Bu madde, Türkiye ve Azerbaycan’ın “iki millet bir devlet” ilkesinin “bir millet bir devlet” ilkesine geldiğini göstermektedir.
Erdoğan’ın Azerbaycan Milli Meclisi’nde yaptığı konuşmasında “Azerbaycan’ın kaderi kaderimizdir” ifadesi, kâğıt üstünde olmasa da mânâsı itibarıyla tek devlet ve tek millet hâline gelindiğinin duygusal zeminidir.
Bir ananın iki oğlu,
Bir amalın  iki kolu.
O da ulu, bu da ulu
Azerbaycan – Türkiye!
Şuşa Beyannâmesi’nde ayrıca, Türk savunma sanayii ürünlerinin Azerbaycan’da üretileceğine dair vurgu, Türk savunma sanayiinin ulaştığı yüksek teknolojik imkânların teknolojik transferlerle Azerbaycan’a aktarılacağının somut bir ifadesidir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev: Azerbaycan devleti ve halkı Türkiye'nin yanındadır
Buradaki Azerbaycan-Türkiye dizilimini Türkiye-Özbekistan, Türkiye-Kırgızistan, Türkiye-Kazakistan biçiminde okuduğumuzda Türkiye’nin savunma sanayiinde ulaştığı yüksek teknolojik imkânları, aynı kökten geldiği kardeşlerinin savunma ihtiyaçları için kayıtsız şartsız sunacağını göstermektedir.
Şuşa Beyannâmesi, Çin sınırından Adriyatik’e kadar olan bölgede birleşik büyük bir Türk Devletleri Örgütü’nün doğum emarelerini taşıması açısından tarihî bir beyannâmedir.
Beş yıl önce Karabağ’ın işgalden kurtarılacağını söylesek kimse inanmazdı. Ama oldu. Hem Karabağ, hem de Karabağ’ın kalbi, hâr-ı bülbülün vatanı Şuşa kurtarıldı.
Azerbaycan ordusunun 27 Eylül 2020'de başlattığı operasyonda, 5 kent merkezi, 4 kasaba ve 286 köy kurtarılmış, bunun üzerine Ermenistan yenilgiyi kabul etmiş ve işgal altındaki Ağdam, Laçın ve Kelbecer illerini de boşaltacağını taahhüt eden anlaşmaya imza atmıştı. Ermenistan ordusu, 20 Kasım 2020'de Ağdam'dan, 25 Kasım 2020'de Kelbecer'den ve 1 Aralık 2020'de Lâçin'den çekilmişti.
Ermenistan’ın 30 yıl işgal altında tuttuğu topraklarını geri aldı. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Dağlık Karabağ’ın Özerk Cumhuriyet statünü iptal ettiğini beyan eyledi. Er geç adalet yerini buluyor ve buldu. Azerbaycan askerinin canı pahası ve kanı ile alındı topraklar. 3000 eve şehit cenazesi gitti... Azerbaycan, kaybettikleri için yas ilan etmedi, geri aldıklarını zafer töreni ile kutladı. Zafer töreninde Azerbaycan’ın yanında Türkiye vardı. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok.” deyimi belki abartı gibi görünebilir ama son olaylar bir daha ispatladı ki bu sloganın arkasında hiç zaman değişmeyen ve manasını kaybetmeyen bir hakikat saklıdır.


Dağlık Karabağ sorunu çözüldü; Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliev tarihe yazılan nutuklarının birinde beyan etti: “Dağlık Karabağ Özerk Bölge diye bir coğrafya yok artık, Azerbaycan’ın bir parçası olan Karabağ’ımız var. Bu özerk bölge Sovyetler Dönemi’nde büyük Türkistan; ahalisi, halkı Türk olan coğrafyalarda yaratılmış küçük bölgelerden biri idi ki işlerine gelende münakaşa ocağı olsun, aynı dilde aynı dinde olan, kanı bir, kökeni bir Türk halklarını birleşmeye koymasın, çözülmeyen sorunlar yaratsın.  Büyük Türkistan topraklarını birbirine düşman eden, beynini yıkayan, kanını zehirleyen bir politika amacına da ulaşırdı aslında. Ve bu özerk bölgelerden en büyük sorun yaratan Karabağ’ın statüsünü zafer kutlayan ülkenin komutanı bir kalemde silindi. Dağlık Karabağ’ın işgalden azat edilmesi Şark’ın kapısını kudretli Türkiye ordusuna açtı.”    Güney Kafkasya, Türkiye’yi Orta Asya’ya bağlayan bir köprüdür. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurular kurulmaz ilk işleri Türkiye Azerbaycan arasındaki bağları kesmek oldu. Başardılar ve 70 yılı aşkın bir süre zarfı içinde bu düşmanlığı sürdürebildiler. Artı Türklere düşman belledikleri Ermeni halkı için Azerbaycan’ın tarihî topraklarında Ermenistan isimli devlet kurarak Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin kafasının üstünde astılar. Şimdi o coğrafyada; Güney Kafkasya’da Türk’ün şanlı bayrağı sallanıyor. Türkler, Kafkasya’ya yabancı değillerdir. Çünkü Türklerin Kafkasya’ya aşina olmalarının en önemli nedeni Kafkasya’nın kendi jeopolitik coğrafyasından kaynaklanmaktadır.  Zaman olmuş, Hazar Denizi ile Karadeniz arasındaki Kafkasya, tarih boyunca Türklerin vatan dedikleri bir coğrafya parçasıdır. Volga Irmağı’nı geçen Hunlar, Tuna Nehri’ne kadar ulaşarak Macaristan’a ulaşmışlar. Göktürk İmparatorluğu’nun, doğurduğu Hazar Devleti Kırım’dan Hazar Denizi’ne kadar, Dinyester Nehri ile Volga Nehri arası coğrafyaları kaplıyordu. Amacımız tarihin tekerini geri döndürmek değil. Yüzyıllıklar boyunca dünyanın düzeni değişmiş, dünya güçleri azman devletleri parçalayarak yeni devletler kurmuşlar. Parçalanmış, her parçalanmada güç kaybeden devlere hükmetmek veya baskı altında tutmak daha kolay olduğundan Türk halklarını da parçalamışlar. Ve bu ırkı, kanı bir olan halk hayalinde o parçalanmış coğrafyaları birleştirerek Turan diye yola çıkmıştı. Turan’ın, Türkistan’ın; bütün Türk soylu halkların birleştiği nokta Azerbaycan oldu, Karabağ kilidinin açılması oldu. Dağlık Karabağ dışarıdan Azerbaycan sorunu gibi görünse de aslında Türk dünyasının sorunu idi. Yeniden doğulmanın, yeniden bir olmanın kilit noktası olan bu sorun çözüldü. Türk ordusu güney Kafkasya’ya kadem koydu. İki kardeş ülke el ele verdi. Zaferimiz kaderimizdir. Dağlık Karabağ’ın işgalden azat olması gününü ”Zafer Bayramı” olarak kutlayan Azerbaycan’ın yanında Türkiye vardı. Bu tarihte bir ilktir. Bu hem de Türk’ün gücünden korkan, onu parçalayan ve birleşmesini engelleyen güçlere bir mesajdır. Bu büyük Turan’ın ilk ayak sesleridir. 1991 yılında egemenliğini ilan eden Azerbaycan ilk olarak ulusal projelerde Türkiye ile el ele vererek  Güney Kafkasya’da ortak bir refah alanı oluşturulması için kolları sıvadı.  Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı (BTE), Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Hattı (BTK) ve TANAP hayata geçirildi. Ve iki Türk devletinin Azerbaycan ve Türkiye’nin bayraklarının dalgalandığı bu kapı büyük Turan – Türkistan için zafer çanlarıdır…

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum