Ayşe Sultan Babası Abdülhamid'i Nasıl Anlattı?

Ayşe Osmanoğlu’nun 'Babam Sultan Abdülhamid' isimli hatıratı, Sultan Abdülhamid’i ve dönemini anlatan önemli bir kaynak. Metin Uygun yazdı.

Ayşe Sultan Babası Abdülhamid'i Nasıl Anlattı?
02 Temmuz 2016 - 12:24

Ayşe Osmanoğlu’nun Babam Sultan Abdülhamidisimli hatıratı, Sultan Abdülhamid’i ve dönemini anlatan önemli bir kaynak. Kitap ilk yayınlandığı yıllarda hatırı sayılır bir ilgi görmüştür. Yayınlandıktan sonra Sultan Abdülhamid’e veya devrine dair yerli ve yabancı eserlerin sıkça müracaat ettiği bir kaynak, bir el kitabı olmuştur.

Bu hatıratın yayınlanma süreci oldukça maceralıdır. Yılmaz ÖztunaTarih Sohbetleri 2kitabında bu süreçle ilgili önemli bilgiler verir. Öztuna’nın verdiği bilgiye göre Ayşe Sultan’ınBabam Sultan Abdülhamid adlı hatıratı, 1950’li yıllarda ilk defa Hayat dergisi tarafından tefrika olarak yayınlanmaya başlar. Tefrika ilgi görür ve tirajı da hayli yükselir. Fakat tefrikanın yayını yarıda kesilir. O zaman cumhurbaşkanı olanCelal Bayar, hatıratta yer alan İttihat ve TerakkiPartisi aleyhindeki yazılardan rahatsız olur ve derginin yönetimine bu yönde şikâyetlerini bildirir. Öztuna’nın açıklamasına göre bunun sebebi, İttihat ve Terakki’nin Celal Bayar’ın ilk partisi olmasıdır. Ve Celal Bayar ilk partisine candan bağlıdır. Bununla birlikte Bayar’ın Abdülhamid’e ve Osmanoğullarına düşman olmadığını belirten Öztuna, Bayar’ın Ayşe Sultan ve ailesine el altından yardım ettiğini ve bunu da ilk defa kendisinin açıkladığını söyler.

Kitabı birinci dereceden bir tarih kaynağı olarak niteleyen Öztuna, Harem-i Hümayun hakkında yer alan bilgilerin eşsiz değerde olduğunu belirtir. Öztuna, Sultan Abdülhamid hakkında yazılan diğer hatıralara da temas eder. Mesela Sadrazam Said Paşa’nın, Cemil Topuzlu’nun ve “büyük romancı” dediği Halit Ziya Uşaklıgil’in hatıratlarında İkinci Abdülhamid hakkında anlattıklarının tamamen yalan olduğunu söyler. Konuyu derinlemesine bilmeyen çok tarihçiyi kandırdıklarını ifade eder. (s.56,57). Kitabın son bölümünde bu hatıratlarla ilgili detaylı bir değerlendirme bulunur.

1960 yılında ilk baskısı yayınlanan Babam Sultan Abdülhamid kitabı, 1984 yılında Selçuk Yayınları tarafından yeniden yayınlanır. Daha sonra muhtelif yayınevlerince yayınlanan eserin yeni baskıları Timaş Yayınevi tarafından yapılmaktadır.

Düşmanlarımın muradı oldu

İkinci Abdülhamid döneminin en önemli hadiselerinden birisi, tarihte 31 Mart Vakası olarak bilinen, Sultan İkinci Abdülhamid’in hal edilerek tahttan indirilmesidir. Bu hadiseyle Osmanlı Devleti’nin çöküşü ve yıkılışı hızlanmıştır. Rumi tarihe göre 31 Mart’ta cereyan ettiği için 31 Mart Vakası olarak anılır hadise. Asilerin saray etrafında kopardıkları yaygaradan saray halkının, mensuplarının paniklediğini anlatır Ayşe Sultan… Abdülhamid, “Beni istemediklerine eminim. Çekilmeye hazırım. Lakin bu işte (31 Mart Vakasında) dahlim olmadığı ortaya çıkmalıdır” der. Ayşe Osmanoğlu, asilerin “Padişahı isteriz” diye bağırdıkları gün babasının çok bezgin ve kederli olduğunu anlatır. Abdülhamid kan dökmekten kendi tahtı pahasına da olsa şiddetle çekinen bir yapıdadır. “Düşmanlarımın muradı oldu” diyen padişaha gelen sadık paşaların silahlı mukabelede bulunulması teklifine, “Bir kişi için bin kişi yanmaz. İki kardeş birbirini vurmaz. Tüfekçilerin silahları toplansın. Kimsenin burnunun kanamasını istemem. Ne yapacaklarsa yapsınlar” şeklinde cevap verir Abdülhamid Han.

Ecdadımın mezarı neredeyse benimki de orada olmalıdır

Abdülhamid Han’ın Rus Çarı ile ileri derecede dostluğu vardır. Rus Çarı, “Kendileri hasta diye işittim. Arzuları neyse bildirsinler. Kıllarına zarar gelmeden her arzuları yerine getirilecektir. Emirlerine muntazırım” şeklinde haber gönderir. Bu haber karşısında, “Allah bana böyle bir şey yapmayı nasip etmesin. Başıma gelecek her felakete razıyım. Ecdadımın mezarı neredeyse benimki de orada olmalıdır. Bu ihaneti yapmaktansa ölümü tercih ederim” sözleriyle duygularını dile getirir yanındakilere. Çar’ın teklifi için de, elçisiyle teşekkür ve selam gönderir Çara.

Milletim masumdur; bunları tertip edenler şahsi düşmanlarımdır

Daha sonra Sultanı tahttan indirmek için fetva getiren heyet gelir. Bunlardan birisi Sultanın, “çok iyiliğimi görmüştür” dediği Esad Toptani’dir. İkincisi, Abdülhamid Han’ın himayesine alıp ferikliğe kadar yükselttiği Arif Hikmet’tir. Diğer ikisi de Yahudi Karasu ile Ermeni Aram’dır. Abdülhamid Han, hal edilme hadisesini şu sözlerle tarihe not düşer: “Milletim namına otuz üç senelik hizmetimin mükâfatı, memlekete ve milletime düşman olduklarına şüphe etmediğim bu adamlar tarafından hal’imin tebliği oldu. Zararı yok. Milletim masumdur. Bunları tertip edenler şahsi düşmanlarımdır. Fakat Allah âdildir. Bir gün elbet hakikat tecelli eder. Her neyse takdir bu imiş.”

Daha sonra Atina günleri başlar. Bu bir sürgündür. Atina’da yaşadıkları, Sultana ve ailesine gösterilen muamele en hafif ifadeyle küçük düşürücüdür. Aç, susuz, çeşitli yokluklar ve zaruretler içinde günlerini geçirirler. Daha sonra İstanbul’a gelen Sultan Abdülhamid Beylerbeyi Sarayı’na yerleştirilir. Buradaki hayatı Atina’ya nispetle daha iyidir. Yılda bir kere, Kurban Bayramlarında çocuklarıyla görüşmesine müsaade edilir. Hayatının sonuna kadar burada ikamet eder. Abdülhamid’e esaret hayatı reva görülür. Ama millet kendisini baba olarak görür. Bunu da cenazesine gösterdiği yüksek alaka ve teveccüh ile ortaya koyar.

Ayşe Osmanoğlu, “Hatıralarımı yazmaktan maksadım, sevgili milletime bir küçük yadigâr bırakmak, sarayda geçen hususi hayatımızı hikâye etmek ve tarihimizin son devirlerinde yaşadığım ve şahidi olduğum vukuatı bildirmekle ufak bir hizmette bulunmak arzusudur” der. Yine, “son nefesime kadar milletimin, vatanımın ebediliğine ve saadetine dua etmek, en büyük, en mukaddes borcumdur” sözleriyle vatanına ve milletine olan sadakatini dile getirir. Bize düşen de, onların hatıralarına hürmet göstermek, en azından onları dualarımızda unutmamak, Fatihalar göndermektir. Allah mekânlarını cennet etsin!

Ayşe Osmanoğlu, Babam Sultan Abdülhamid, Timaş Yayınları.

 

Metin Uygun

dünyabizim

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum