ATALAR SÖZÜNDEN DÎVÂNU LUGÂTİ'T TÜRK'E BİLGİN ŞEHZADE: KAŞGARLI MAHMUT'UN ROMANI

ATALAR SÖZÜNDEN DÎVÂNU LUGÂTİ'T TÜRK'E BİLGİN ŞEHZADE: KAŞGARLI MAHMUT'UN ROMANI
15 Kasım 2022 - 00:34

“Çocuklarımız bu eser sayesinde belki de kültürümüzün Orhun Abideleri’nden sonraki miladı sayılan bu eseri ve yazarını yakından tanıma, anlama fırsatı bulacaklar. Eserin ismi Bilgin Şehzade : İlk Türkçe Sözlüğün Romanı

Gerçekten elde bir sözlük ve tarihimizin asırlar öncesinde kalmış bir hayat hikâyesi olunca roman kurgusuna dönüştürmek kolay değil. Bunu yazmayı göze alabilmek hakikaten bir davası olan cesur bir yüreğin işi olsa gerek. Bu cesaret Hasan Kallimci hocamızda fazlasıyla var.”
 

İsmail ZORBA
([email protected])

ATALAR SÖZÜNDEN DÎVÂNU LUGÂTİ’T TÜRK’E
BİLGİN ŞEHZADE: KAŞGARLI MAHMUT’UN ROMANI

 

Ne zaman Dede Korkut’a söz düşerse, bizi söyler, bizden söyler. Çünkü o Türk milletinin atalar sözünü söyleyendir. Dede Korkut’un sözü özümüzdür, benliğimizdir, belleğimizdir.

O yüzden Dede Korkut sözü ana sütü gibidir. Onun sözüyle beslenen her kimlik Türk’ü bilir, Türk’ü anlar. Türklüğün özündeki tüm hasletlere sahip olur.

Dede Korkut hikâyeleri nesillerin yetişmesinde, nesillerin diline, kimliğine, özüne sahip olmasında önemli bir yere sahiptir. Türk’ün mayasındaki tüm güzellikler her bir hikâyede Dede Korkut sözü olarak kültürel kimliğin taşıyıcısıdır.

Anadolu’da kültürümüzün kılcal damarlarından ana damara aktarılan tüm ürünler Dede Korkut kimliğine sahip kültür taşıyıcılarımızın birer karınca gibi durup dinlenmeden yaptıkları çalışmaların karşılığıdır.

Asırlar boyunca şaman, kam, baksı, ozan, âşık adını verdiğimiz kültür taşıyıcılarımızın piri Dede Korkut’tur. Günümüzün Dede Korkutları hiç beklemediğimiz bir anda yöresel kimliğiyle çiftçi, fırıncı, bakkal, ayakkabıcı gibi çeşitli mesleklerde karşımıza çıkar. Bunların arasında daha üst düzeyde eğitim almış doktor, mühendis, mimar, öğretmen gibi halk kültürüne, kimliğine sevdalı Dede Korkutlar da vardır. Nerede olurlarsa olsunlar arı gibi her çiçekten bal alıp kültürel hafızamıza ve gelecek nesillere ne buldularsa bir petek misali aktarırlar.

Günümüz Dede Korkutlarından birini de yakından tanıma bahtiyarlığına eriştim. Denizlili emekli öğretmenimiz Hasan Kallimci. Kendisiyle tanıştığımızda o konuştukça, bir insan bu kadar çalışmayı bunca yıla nasıl sığdırır, diye düşünmeden edemedim.  Sohbet ilerledikçe hocam saygım artıkça arttı.


Bir 1 kişi ve yazı görseli olabilir
Hasan Kallimci hocamı dinledikçe kendimi sorguladım. Kültürümüze, kimliğimize, Türklüğe ne kadar büyük sorumluluklarımız var, dedim.

Hasan Kallimci cumhuriyetimizin çınarlarından. Gölgesinde neler barındırıyor, neler?


Bir 1 kişi görseli olabilir

Öğretmenliğe adım atmadan bir dava insanı olmaya karar vermiş. O kararlılık hâlâ devam ediyor. Ve o kararlılıkla eserler vermeye devam ediyor. Denizli halk kültürüne ait emsalsiz çalışmalarından tutun, ilk ve ortaokul düzeyinde eğitim alan çocuklarımıza kültürel kimliğimizi yaşatan ve onları bu konularda bilinçli kılacak nice esere imza atmış. Daha üst düzeyde edebî eserleri de mevcut.

Kendisi son eserini imzalayıp takdim ettiğinde o kadar heyecanlandım ki. İlk ve ortaokul seviyesinde yazılan eser; kültürümüzün ve dilimizin baş yapıtı ilk Türkçe sözlüğümüz Dîvânu Lugâti’t- Türk’ü ve yazarı Kaşgarlı Mahmut’u konu ediniyor.

Çocuklarımız bu eser sayesinde belki de kültürümüzün Orhun Abideleri’nden sonraki miladı sayılan bu eseri ve yazarını yakından tanıma, anlama fırsatı bulacaklar. Eserin ismi Bilgin Şehzade : İlk Türkçe Sözlüğün Romanı

Gerçekten elde bir sözlük ve tarihimizin asırlar öncesinde kalmış bir hayat hikâyesi olunca roman kurgusuna dönüştürmek kolay değil. Bunu yazmayı göze alabilmek hakikaten bir davası olan cesur bir yüreğin işi olsa gerek. Bu cesaret Hasan Kallimci hocamızda fazlasıyla var.

Tarihi kaynaklara inmek, ilk Türkçe sözlüğün değişik baskılarında özgün okumasını yapmak, araştırma kaynaklarına inmek ve de uzmanlardan her bir adımda destek almak, görüşlerine başvurmak; sabır gerektiren bir aşama. Hasan Kallimci hocam olgunluğun sabrıyla bu evreyi de başarıyla atlatmış.

Dîvânu Lugâti’t- Türk deyince 19.yy sonlarında Ali Emirî Efendi tarafından bulunuş hikâyesi aklımıza gelir. O muhteşem hikâyenin sonunda kültürümüzün ve dilimizin başyapıtlarından bir eser karşımıza çıkar. Kitabın içeriğine baktığımızda farklı protipte  bir insanla karşılaşırız.

Türklüğe, Türk diline aşık bir aydın: Kaşgarlı Mahmut.

Bir tigin ve prens, bir alim, bir halkbilimci, belki bir ozan, bir âşık belki de bir Dede Korkut!. Özelliklerini saymakla bitiremediğimiz Kaşgarlı Mahmut aslında devrinin uyanışına tanıklık eden ve o devri besleyen aydınlanmanın yansıtıcılarından. İbni Sina’dan, Farabî’ye, Birûnî’ye ve ismine sayamayacağımız İslâm âlimlerinin attığı tohumlar belki de Kaşgarlının İbni Rüşd, Râzi, Attâr, Cevzî gibi asrın aydınlarıyla aynı dönemde yaşamış olması böylesi muhteşem bir eseri yazmaya gönül vermesine ve bu eser uğruna bütün ömrünü vakfetmesini sağlamıştır.

Hasan Kallimci hocam Bilgin Şehzade romanında hem  Dîvânu Lugâti’t- Türk’ü içerdiği zenginlikleriyle aktarıyor hem de Kaşgarlı Mahmut’un hayat hikâyesinde saklı o yüzyılın aydınlanma ruhuna tanıklık etmemizi sağlıyor.

Kaşgarlı Mahmut’un bu muhteşem eseri yazma nedeni olarak Araplara Türkçe’yi öğretme amacından bahsederiz hep. Oysa Bilgin Şehzade de bir Türk’ün şuurlanmasındaki esasların dilinin ve kültürünün kaynaklarına Dede Korkutvari bir özde saklı olduğunu görürüz. Hayatımızın her alanında bizi kavrayan sözcüklerin kaynağı “Biz”i özümüzde ve insanda buluşturur. Her bir kelime cümlede yer almadan asırlar boyunca nice yaşanmışlığın hikâyesini barındırır aslında. Bu sözcükler Türk’ün mührünü taşıyan destanlardan efsanelere, atasözlerine, deyimlere özümüzün aynasıdır bir bakıma.

Bilgin Şehzade’nin yaşam öyküsünden bize sunulan her bir kesitte Hasan Kallimci hocam Dede Korkutvari söyleyişi hep muhafaza etmiş. Kaşgarlı Mahmut’un kimliği, şahsiyeti ve muhteşem eseri dağlar, akarsular, ovalar aşırıp sözün deryaya kavuşmasını günümüz belleğine akmasını sağlıyor.

Fazla söze ne hacet! Bu kitabı çocuklarımızla, gençlerimizle bir an evvel buluşturmalı, söz ırmaklarında nice sözün Dede Korkut sözünde, Türk’ün sözünde buluşmasını sağlamalıyız.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum