Ahmet SEVGİ: İstişare…

Ahmet SEVGİ: İstişare…
19 Mayıs 2021 - 20:11
Dilimizde yer alan ve zaman zaman kullandığımız "istişare, meşveret, şûrâ" gibi kelimeler sosyal hayatta özellikle de devlet yönetiminde "danışma"nın, "görüş alış-verişinde bulunma"nın önemini hatırlatan kavramlardır ki temeli âyet ve hadislere dayanır. "İşlerde onlarla istişare edin" mealindeki âyet ve "Müşavere eden bir toplum her halde işlerinin en doğrusuna muvaffak olur" hadis-i şerifi bu konuda akla gelen ilk "nass"lardır.
Hz. Peygamberimiz, hakkında "vahiy" bulunmayan meselelerde ashabına danışır, kendi görüşüne aykırı bile olsa çoğunluğun dediğine uyardı. Siyer kitaplarında anlatıldığına göre Peygamber Efendimiz, "Hendek Savaşı"nda düşman saflarında yer alan bazı kabilelere, savaşa girmelerini önlemek maksadıyla Medine hurmalıklarının gelirinden bir miktar vermeyi düşünmüş, ashabına konuyu açtığında onların "Biz o kabilelere şimdiye kadar hiç haraç vermedik, şimdi mi vereceğiz?" demeleri üzerine kendi düşüncesinden vazgeçerek ashabına uymuştur.
"Dört Halife" döneminde de devlet idaresine bu anlayışın hâkim olduğunu görüyoruz. Ancak, Emevîler (662-750) devrinde istişare ortadan kalkarak devlet yönetimi otoriter bir yapıya bürünmüş, o gün bugündür de Müslüman devletlerde öyle veya böyle tek adamlık hüküm sürmüştür. Esasen padişahlık gibi krallık gibi tek adamın söz sahibi olduğu rejimlerde istişare ve meşveret kurumları şeklen olsa bile sembolik kalmaya mahkûmdur. Zira netice itibarıyla son kararı tek bir kişi verecek, kanun da hukuk da o kişinin iki dudağı arasında olacaktır.
Elbette duymuşsunuzdur, Fransa kralı XIV. Louis "Devlet benim" dermiş. Doğrusunu söylemek gerekirse "Devlet benim" deme gücüne ulaşan herkes "Devlet de, kanunun da benim" demekten çekinmez, çekinmemiştir de…
Diğer taraftan şunu da belirtelim ki devlet ricali istişareden peyderpey uzaklaşmış olsa da ilim adamları meşveretin gerekliliğini anlatmaya devam etmişlerdir.
Bu konuda Yusuf Has Hâcib (XI. a.) "Kutadgu Bilig" adlı eserinde bakın ne diyor:
"Her işi bilerek ve danışarak yapmalıdır; danışmayan herkes işinde zarar görmüş ve sonunda pişman olup inlemiştir.
Dinle Tanrı'dan insanlara haber getiren Peygamber ne der: 'Her yapılacak işe meşveret ile çare bulunur.'
İnsan her işinde yakınına danışmalıdır; her türlü iş danışma yolu ile halledilir.
İnsan, işinde ancak danışmak suretiyle muvaffak olur; danışmayan kişi sonunda pişman olur."
Mevlânâ da (ö. 1273) "Mesnevî"de şöyle der:
"Aklı bir dostun aklına dost et de 'Onların işi danışmaktır' âyetini oku, ona göre iş yap.
İyi kişilerle meşveret et. Peygamber 'İşlerini meşveretle yapar onlar' dedi, bunu böyle bil."
Sünbülzade Vehbî (ö. 1809) "Lütfiyye"sinde meseleyi biraz daha geniş ele almıştır. İşte "Lütfiyye"den birkaç beyit:
"Lîk pek akla da mağrûr olma//Meşveret eylemeden dûr olma//Beğenip aklın olanlar hodbîn//Kaldılar künc-i nedâmetde hazîn// Kalbi vahyile olan maşrık-ı nûr//Oldu 'şâvirhüm' ile çün memûr." (Aklına güvenip meşveretten uzak kalma. Kendini beğenenler sonra pişman olurlar. Kalbi vahiyle aydınlanan Peygamber "Onlara danış" emrine muhatap oldu.)
Hâsılı kelam; atalarımızın da dediği gibi bin bilsek de bir bilene danışmalıyız. Başarının temelinde istişare yatar. Özellikle devlet yönetiminde istişare ihmâl edilmemelidir. Tek aklın vereceği kararla ortak aklın vereceği karar hiç bir olur mu?..
 
 ACZİMİN GİRYESİ:
 
MEŞVERET
Akıl akıldan üstündür, i s t i ş a r e et.
Doğruları bulmanın yoludur meşveret.
(Li-müellifihî)

19 Mayıs 2021 Çarşamba
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazarlar/

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum