Ağlayan Gözyaşı... / Fevzi Erden

Ağlayan Gözyaşı... / Fevzi Erden
21 Nisan 2020 - 17:57

Ağlayan Gözyaşı...

"Bu yaşına kadar annesine karşı olan pişmanlığını, o kadına sarılarak üzerinden atmak istedi ama vicdanının sızısı yerdeki mermer tozlarıyla birleşerek kabul etmedi ve gözünden çıkmayan gözyaşı, adeta içinde ağladı"

Annesi ile arasındaki ilişkisi, babası ile olan ilişkisine nazaran daha kötüydü. Aslında hiç iyi değildi. Babası ile çok iyi anlaşıyor, sürekli eğlenip güzel vakit geçiriyordu.

Annesi iyi bir kadındı. Anlayışlı, kendisine ilgi ve alakayı eksik etmezdi. Aralarındaki kavganın en büyük sebebi; annesinin atölye de sürekli vakit geçirmesi ve toz ortamında çalışmasıydı.

Üstelik ihtiyaçları da yoktu. Evlerinin alt katında bulunan atölyede çalışan makine sesleri ve içeride bulunan tozlar, annesiyle sürekli kavga etmelerine neden oluyordu. Onun da elinde yapacak bir şey yoktu.  Kendisi ile sürekli bu konuda savaş verse de beceremiyordu. Tozlara alışamamış, atölyeyi sevememişti.

25 yıldır aynı kavgayı ediyorlardı. Bir gün annesinin bedeni beyaz tozların içine yığıldı kaldı. Annesi ölmüştü. Aşağıdaki atölye kapandı. Durumları iyi olduğu için kiraya bile verilmedi

İçeriye hiç dokunulmadan  kapıya kilit vuruldu. Annesinin ölümüne üzülse de hayatına devam etti.  İçinde bulunduğu durum aslında çok normaldi. Annesi de olsa, sürekli huzursuz olan ilişkileri bir anlamda son bulmuştu.

Etkilenmemek için mezara bile gitmiyordu. Aradan belli bir süre geçince, anne özlemi ağır basmaya başladı. Gün geçtikçe özlem duygusunu daha derinden hissediyor, acısını belli etmiyordu. Sebebini anlayamadığı şey ise; babasıyla olan ilişkisinin eskiye nazaran kötüye gitmesiydi. Önceden çok iyi anlaşmalarına rağmen şimdi fazla ortak dil bulamıyorlardı.

Yağmurlu bir geceydi. Yatağından kalktı. Pijamalarını çıkarmadı. Üzerine uzun br mont aldı.  Çekmece de bulunan anahtarı avucunun içine alarak yumruğunu sıktı. Babasını uyandırmamak için sessizce dış kapıyı açtı.

Aşağıdaki atölyeye indi. Kapının kilidini açarken gözleri dolmaya başladı. Anahtarı kilidin arkasına soktu, çevirdi. Duyduğu açılma sesi ile boğazında yumruk gibi düğüm oluştu. Kilidi kapının sürgüsünden çıkardı. Kapıyı araladı. Işık düğmesine bastı. Floresan belli bir süre yanıp söndükten sonra açıldı. Ağlayabilen biri olmadığı için dondu kaldı. Sürekli annesine gitme dediği atölyede, şimdi yalnızdı.

Belli bir süre orada, ayakta tepkisiz bir şekilde bekledi. Sonra kendi durumun farkına vararak irkildi ve çıkmaya karar verdi.  Çıkmak için kapıya yöneldi. Tam kapıdan çıkarken geriye doğru döndü. Boş atölyeye bakarak, dudakları belli aralıklarla mırıldandı;

Anne... Anne... Anne...

Yaş gözüne kadar geliyor akmıyordu. Bir damla aksa belki rahatlayacaktı Ama akmadı o yaş. Belli ki acı vermek istiyordu. Hazırdı. Kapıyı açtığı gibi tekrar kilitledi.  Yukarıya çıktı, yatağına girdi. Derin düşünceler eşliğinde uykuya daldı.

Sabah kahvaltı da babası;  işleri nedeniyle yurt dışına çıkacağını ve annesinin mezar taşıyla kendisinin ilgilenmesini istedi. Gün içerisinde kendi işlerini bitirdikten sonra mezar taşı yaptırmak için bir dükkana girdi.

Dükkan şehir merkezinde, orta büyüklükte ve işlek bir caddedeydi. İçeri girdi. Mermer tozlarıyla oynayan küçük esmer kız çocuğunu görünce, önce biraz şaşırdı sonra duygulandı. Kendi çocukluğuna gitti. "Usta yok mu" diye sordu. Küçük kız elindeki mermer tozlarını savurarak “Biraz bekleyin şimdi gelecek" dedi.

Etrafa göz gezindirmeye başladı. Tam küçük kızla sohbet etmeye niyetlenmişken, atölyenin içinde bulunan kapının biri açıldı. İçeriden orta yaşlarda, uzun boylu, hafif kilolu, siyah saçlı ve kahverengi tulumu mermer tozlarıyla kirlenmiş bir kadın belirdi.

Belli belirsiz yutkunmaya başladı. Anlam veremiyordu olanlara. Tüyleri diken diken oldu. Kendisine acı çektirmek için yaş vermeyen gözlerinin kestirdiği bir sandalyeye yığıldı kaldı.

Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra kendine geldi. Gözlerini açtı, yüzüne kolonya süren mermer ustası kadını gördü. Bu yaşına kadar annesine karşı olan pişmanlığını, o kadına sarılarak üzerinden atmak istedi ama vicdanının sızısı yerdeki mermer tozlarıyla birleşerek kabul etmedi ve gözünden çıkmayan gözyaşı, adeta içinde ağladı

Kız, babasının üvey olduğunu, gerçek babasının iki yaşındayken, aşağıdaki atölyede vefat ettiğini ve annesinin bu nedenle sürekli aşağıda kaldığını öğrenince, atölyedeki mermerlerden kendisine tabut yapıp, mermer tozlarıyla doldurdu. İçine girdi. İntihar etti... Kızın gözünden akmayan yaş, tavandan tabutun üstüne damladı...

Fevzi Erden

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum