105 yıllık Ermeni yalanı - Şebnem KARSLI

Yalana doymuş ermenilerin daha bir yalanını açıklamak sıkıcı gelmeye başlıyor, zaten nefesleri bile yalan. Ama bu 24 Nisan tarihini neden seçtiklerini ermenilerin kendileri bile bilmiyordur. Zaten onlar için farketmez, Türklere karşı olsun, yalan olsa da olur, inandırırlar, hatta yıllar içinde kendileri bile inanırlar.

105 yıllık Ermeni yalanı - Şebnem KARSLI
24 Nisan 2020 - 23:04 - Güncelleme: 25 Nisan 2020 - 22:35

Ermeniler Tehcir Kanunu sonrası göç ettirildikleri zaman soykırıma uğradıklarını iddia ediyorlar. Ama Tehcir tarihi 24 Nisan’dan bir ay sonra imzalanmış, daha sonra yürürlüğe girmiştir. Tehcir Kanununun gerçek tarihi 27 Mayıs 1915'dir.

1 Haziran 1915 tarihinde Dönemin resmi gazetesi Takvim-i Vekâyi'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 10 Harizan 1915'de ise emir yazısı ile göçe zorlanan kişilerin mal varlıkları koruma altına alınmıştır. Daha sonra Terkedilmiş Mallar Komisyonu kurulmuştur.

Osmanlı Devleti resmileri göç edecek kişilerin mal varlıklarını dahi korumaya çalışırken seneler sonra dünya kamoyuna ‘soykırım’ yapmadığını kanıtlamakta sorlanacağı akıllarına gelmezdi.

Mal varlıklarını korumak için korunan komisyonlar, boşaltılan köy ve kasabalardaki Ermenilere ait malları tespit edecek, ayrıntılı defterlerini tutuyordu. Defterlerden biri bölgesel kiliselerde korunuyor, biri bölge yönetimine veriliyor, biri de komisyonda kalacaktı. Bozulabilir eşya ile hayvanlar açık arttırma ile satılacak ve parası korunacaktı. Komisyon gönderilmeyen yerlerde, bildiri hükümlerini bölgelerdeki görevliler yerine getirecekti.

Şimdi gelelim 24 Nisan tarihine. 24 Nisan 1915 tarihinde ermeniler Osmanlı topraklarında kurdukları çetelerle terrör estiriyordular. İstanbulda kurulan ermeni dernekleri ve kiliseleri Avrupa ve Rusya’daki fikir babalalarının yönlendirmesiyle Anadolu ermenilerini örgütlüyorlardı.

Osmanlı Devleti Tehcir kararı vermeden önce Anadolu ermenilerini örgütleyen, dernek ismiyle terrör estiren örgütleri kapatmaya karar vermişti. ‘Soykırım’ diye lanse edilen tarihte daha bir kişiye bile tehcir kanunu uygulanmamıştı.

24 Nisan Sözde Ermeni Soykırımını anma günü olarak kutladıkları tarih ise aslında Ermeni Derneklerinin İstanbul'da kapatılma tarihidir.

Peki gerçek olan ne?

Ermenilerin; Erzincan, Erzurum, Muş, Sivas, Bitlis, Diyarbakır ve Van gibi vilayetlerde yaptığı katliamlarda 1920 ile 1922 yılları arasında kayda alınabilen 523 bin Türkü katlettiği bilinmektedir. Ermenilerin isyanı sırasında, tehcir kararlarından çok önce Van’da gerçekleştirilen soykırımda 6000 bine yakın Müslümanın öldürüldüğü tarihe geçmiştir. 1915 Mayıs’ında Ermeni çetelerinin yapmış olduğu başka bir katliamda ise sadece Van’da 20 bin Türk öldürülmüştür.

Ermenilerin en çok önem verdiği merkezlerden olan Van ise, Ermenilerin bu köy ve ilçelerde yaptığı katliamların en kanlılarına şahit olmuştur. Van’da bulunan Akdamar Adası ve kilisesi Ermeniler için her zaman büyük önem teşkil etmiştir.

Hem sanat hem ticaret hem de gemicilik anlamında Doğu vilayetlerinde üstünlüğü elinde tutan Ermeniler, İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte hürriyet ve bağımsızlık amaçlarına daha da sıkı sarılarak isyan hazırlıklarına çoktan başlamıştır.

Doğu vilayetlerinde yaşayan Ermeniler başlarda bu isyanlara katılmak istemeseler de Rus Ermenilerinin baskısı ve esen hürriyet rüzgârlarının tatlı hayalleri ile komiteler kurmaya ve bu teşkilatlanmalara katılmaya ön ayak olmuşlardır.

İsyan için uzun bir hazırlanma dönemi geçiren Ermeniler, silahları ile birlikte Müslümanların karşısına çıktıklarında, ahali şaşırıp kalmıştır. Silahların üstünlüğü ve fazlalığı, hali hazırda görevde bulunan Osmanlı jandarmasından çok ileridedir. Hem evlerini hem de zamanında ibadet ettikleri kiliselerini silahlarla dolu birer kale haline getiren Ermeniler, bu evlerden ve kiliselerden Müslümanların üzerine ateş açmıştır.

Van’da Osmanlı’ya ait askeri kuvvetin olmamasını fırsat bilen Ermeniler, Ruslar ile işbirliği yaparak 1915’in Nisan ayının başında başladıkları isyanı bir ay sürdürmüşlerdir.

Vatana ihanetin sonucu olarak çıkarılan tehcir kararı, Ermeniler arasında büyük bir nefrete sebep olmuş olacak ki, o tarihlerde aynı göç kararı Van’da Ermeniler tarafından zulme uğrayan halk için de çıkarıldığında; topraklarını geride bırakmak zorunda kalan Müslüman halkın özellikle gemi ile kaçmaya çalışanları Ermeniler tarafından katledilmiştir. Ermeniler; göç etmeye, canlarını kurtarmaya çalışanları çocuk ya da yaşlı demeden öldürmüş; kadınları da kaçırıp tecavüz etmişlerdir.

Bu olayların gölgesinde en acı olanlarından biri Akdamar Adası taraflarında yaşanmıştır.

Ermenilerin yaptıkları zulüm nedeniyle göç edemeyenler işkence, zulüm ve katliamlarla öldürülürken; Müslüman kadınlar Ermeniler tarafından ele geçirilerek Akdamar Adası’na götürülmüşlerdir. Van ve civarındaki köylerden toplanan kadınlar özellikle kötü muameleye maruz kalmış; adaya götürülerek katledilmiş ve tecavüze uğramışlardır.

Ermenilerden korunmak isteyen kadınlardan 50’si Van Gölü’ne atlamış ve boğularak can vermiştir. Ermeniler için önemli olarak addedilen ve orada bulunan kilise sebebiyle kutsal olması gereken bu adada insanlar türlü işkence ve aşağılamalara maruz bırakılmışlardır.

Bu katliamları görmezden gelen Dünya olmayan ‘Soykırımı’ her sene kutsamakta...

Kaynak: https://asasmedya.info/

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum