ÖZBEĞİM: EY TÜRKÜM

Tarihindir bin asırlar İçinde gizli Özbeğim, Sana yaşıttır Pamir ve Aksaçlı Tiyanşan, Özbeğim

ÖZBEĞİM: EY TÜRKÜM
29 Kasım 2012 - 22:35

"ÖZBEGİM" (1968 ERKİN VAHİDOV) ŞİİRİNİN TÜRKİYE TÜRKÇESİ ÇEVİRİSİ (Timur Kocaoğlu) * * *
ÖZBEĞİM (Kaside)
Tarihindir bin asırlar
İçinde gizli Özbeğim,
Sana yaşıttır Pamir ve


Aksaçlı Tiyanşan, Özbeğim.

Söylesin Âfrâsiyâb ile
Söylesin Orhun yazısı,
Eski tarih halkasında
Bir tane inci, Özbeğim.

El-Birunî, El-Hârezmî,
El-Fârâb soyundan,
Soyu-sopu belki Uzluk,
Belki Tarhan, Özbeğim.

Geçtiler zavallı başından
Oynatarak kılıçlarını
Nice kağan, nice sultan,
Nice bin han, Özbeğim.

Dağların çevrende sanki
Azman ejderhalar oldu da,
İki ırmak - iki gözün,
Gözü yaşlı, Özbeğim.

Roma Kayserinin mızrağından
Bağrında yara üstüne yara,
Cengiz ve Batu hançerine
Göğsü kalkan, Özbeğim.

Yağdı dört yandan asırlar
Başına yay okları
Ömrü kurban, mülkü talan,
Yurdu veyrân, Özbeğim.

Devrin zülmüne ancak
Bir ömür baş eğmedin,
Sen, -Mukanna, kumandansın,
Özgür kan, Özbeğim. 

Sen ne Zerdüşt, sen ne Budda,
Sana ne ateş, put,
İnsanlık dini ile
Taze imân, Özbegim.

Bilimin ışığına
Atılarak karanlık içinde,
Gözlerinden aktı geceler
Yıldızlar ülkesi, Özbeğim.

Hazırladı da Mirza Uluğbek
Köregânî cetvelini,
Sırlı gökyüzü gümbezine ilk --
Koydu merdiven, Özbeğim.

Mir Alişir seslenişine
Yankı verdi dünya,
Şiir ülkesinde oldu
Sultanlar sultanı, Özbeğim.

Bilim ve şiirde şahlar şahı,
Ancak takdirine kul,
Kendi ülkesinde çekti gurbet,
Acılı sızılı, Özbeğim.

Mirza Babursun, figanın
Saldı dünya boyunca ateş,
Şah Meşrep kanı sende
Yükseldi isyan, Özbeğim.

Şiirin gül bahçesinde
Soldu mahzun Nadire,
İpek teni yıkadı göz yaşı,
Gömdü ümidi, Özbeğim.

Ağladı ayrılıkta Furkat
Hem de sağlamlıkta Mukim,
Bağırışından Hint ve Afgan
Etti figan, Özbeğim.

Tarihini yazmaya, halkım
Bin tane Firdevsi gerek,
Çünkü bir kez çektiğin ahın
Bin tane destan, Özbeğim.

Geride kaldı eski tarih,
Geride kaldı dert, eziyet,
Gitti korkun, iyileşti yaran,
Buldu derman, Özbeğim.

Oldu gökyüzü aydınlık
Talih güneşı ile,
Oldu karanlık gecen
Nur saçan, Özbeğim.

Ben vatanı bağ diye söylesem,
Sensin onda biricik gül,
Ben vatanı göz diye söylesem,
Biricik inci, Özbeğim.

Övünürüm, ana halkım,
Göğsümü dağ yaparak,
Bağrından dağ çıkaran
Cömert çiftçi, Özbeğim.

Özbeğim diye geniş cihâna
Niçin övmeyeyim!
Kimliğimi bilmeye çağım
Verdi imkan, Özbeğim.

Ben büyük yurt oğluyumdur,
Ben insaniyet evladıyım,
Ancak önce sana olsam
Sadık oğlan, Özbeğim.

Bana Püşkin bir dünya da
Bana Bayron bir dünya,
Ama Nevayî gibi atam var,
Göğsüm kabarık, Özbeğim.

Nereye gitmesem, başta döppim*
Ünüm, saygım büyük,
Dünya boyunca adı ünlü
Özbekistan, Özbeğim.

Bu kasidem sana, halkım,
Ak süt tuz hürmeti,
Erkin oğlunum, kabul et,
Özbeğim, can Özbeğim.

ERKİN VAHİDOV 1968

Timur Kocaoğlu transkripsiyonuyla:
Timur Kocaoğlu, “Çağdaş Özbek Şiiri: 1920-1997" Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi (TDK: Ankara), No: 1 (1997); s. 3-53.
 
 

"ÖZBEGİM" ASLINDA "EY TÜRKÜM!"DÜR!
* Aşağıda ünlü Özbek ses sanatçısı (qoşuqçu/aşuleçi) Şérali Corayev sunumunda dinlediğiniz "Özbegim" (O'zbegim) adlı şarkı ünlü Özbek şairi Erkin Vahidov (doğ. 1936)'un 1968 yılında yazdığı "Özbegim" şiiridir. Bu şiirin tarihi ve siyasi önemi çok büyüktür!
* Bu şiir bir karşı durma (reaksiyon) şiiridir. Sovyetler Birliği'nde özellikle Türkleri birbirinden ayırmak
 ve onları ayrı ayrı milletler olarak parçalama siyaseti 1925 yılında uygulandı. Bu Sovyetler Milletler Siyasetinin birinci basamağıydı, Türk boylarının genel bir "Türk" millet adı altında birleşmesine karşı alınmıştı. Bu yüzden SSCB'de "Türk" ve "Türkistan" kelimeleri yasaklandı.
* Bu siyasetin ikinci basamağı ise, bu parçalanmış ve ayrı ayrı milletler olarak lanse edilmiş Türk topluluklarını SSCB içindeki başka milletlere yakınlaştırmak (sblijeniye) ve 3. basamak olarak da bütün milletleri tek bir Sovyet milleti içinde kaynaştırmak (sliyaniye) ve yeni bir SOVYET İNSANI (Homo Soveiticus) yaratmaktı.
* Başka Türk boyları gibi "Özbek" adı altında toplanmış Türk topluluğuna da Sovyet ideolojisi "Siz Özbekler 16. yüzyılda meydana gelmiş bir halksınız, sizin tarihiniz 16. yüzyıldan önceye gitmez, siz gerçek millet olarak ise Sovyet devrinde oluştunuz, önceleri feodal bir kabilelerden ibarettiniz!" telkin ediliyordu.
* Özbek aydınları ise, bunu kabul edemiyorlardı, en önemli Özbek aydınları 1936-1940 yılları arasında tutuklanmış, öldürülmüş ya da Sibirya çalışma kamplarına gönderilmişti, geride sadece Moskova ve Ruslara övgüler yağdıran zavallı aydınlar geziniyordu (bir kısmı can derdinden ve korkusundan böyle görünüyordu, bir kısmı ise gerçekten mankurtlaşmıştı).
* İşte 1960'larda şiiir alanına yeni gelen şairler kuşağı geldi: içlerinde Rauf Parfi (şair Çolpan'dan sonraki en büyük Özbek şairi olacak) ve Erkin vahidov gibi üstün yetenekli ve milli duygulafrı çok güçlü gençler vardı. Erkin Vahidov Özbek Türklerinin tarihinin 16. yüzyılla sınırlanmadığı, aksine ta Orhun Göktürk yazıtlarına ve ondan da önce ta Sakalar (İskitler) ve Hunlar dönemine kadar giden şanlı bir Türk milletinin varisleri olduklarını bildirmek için bu "Özbegim" şiirini 1968'de yazdı.
* Tabii o günün şartları dolayısiyle, Erkin Vahidov "Türk" kelimesini kullanamayacağı için bütün Türk tarihini "Özbegim" kelimesiyle sunuyor bu şiirinde... Bu şiirde her ne kadar "Özbegim" deniyorsa da, bu aslında "Ey Türküm!"dür.
* Bugüne kadar belki aranızda bu çok uzun şiirin Özbekçesini okuyanlarınız vardır. Ancak, maalesef Özbekistan'da kullanılan Özbek Kiril ve bugünkü Özbek Latin alfabeleri çok yanlış ve Özbekçenin gerçek fonetik ünlü seslerini veremediği için onu yanlış okumuş olabilirsiniz! Biraz sonra benim doğru transkripsiyonumla bu şiiri ve onun Türkiye Türkçesi çevirisini duvarımda okuyacaksınız.
* Benim transkripsiyonladığım "Özbegim" şiiri ve onun Türkçe çevirisi ilk olarak 1997 yılında Türk Dil Kurumu'nun aşağıdaki dergisinde yayımlandı:
Timur Kocaoğlu, “Çağdaş Özbek Şiiri: 1920-1997" Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi (TDK: Ankara), No: 1 (1997); s. 3-53.
 
 
 
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum