NECDET CURA YAZDI: BİR DAVA ADAMI OLARAK MEHMET AKİF ERSOY

Sevgili tarihistan.org okuycuları, hepinize merhaba. Bu yazı bu platformda ilk yazım...

NECDET CURA YAZDI: BİR DAVA ADAMI OLARAK MEHMET AKİF ERSOY
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 10 Mart 2020 - 22:29

Mehmet Akif…

Biz onu İstiklal Marşı’nın yazarı olarak biliyoruz. Peki ya başka? Ne yazık ki bu satırları üzülerek yazıyorum onun hakkında pek fazla bir şey bilmiyoruz.

O bir Türkçe sultanı, iyi bir hatip, dinine bağlı bir Müslüman ve bir vatansever.

Tarihler 1873 senesini gösterirken İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Soğuk bir sonbahar günü olmasına karşın o evde bir yaz güzelliği vardı. Emine Şerif Hanım ve Mehmet Tahir Efendi’nin çocukları dünyaya gelmişti. Ragif ismini almıştı bu şirin bebek…

Ragif ismi babası Tahir Efendi vefat edinceye dek kullanılan ismi oldu. Ragif isimli bu çocuk zaman geçtikçe büyüdü ve onun yetiştiği çevre son derece dinlerine bağlı insanların bulunduğu bir ortamdı. Böyle bir çevrede bulunmasa İstiklal Marşında böyle güzel dizeler çıkabilir miydi? Onun yetiştiği dönem 3 kıtaya hükmetmiş yüce imparatorluğun 1683 yılından beri  başladığı geri çekilmenin artık Rus ordusunun İstanbul’a kadar geldiği, (93 Harbi) devamlı kötü haberlerin geldiği bir dönemdi.

‘’Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum.

Kesilir belki,fakat çekmeye gelmez boyunum!’’

Yine zor günler devam ediyordu. Osmanlı Almanlarla birlikte Cihan Harbine katıldı. Akif, Almanya’ya gitmişti tabi gitme sebepleri vardı. İtilaf Devletleri safında yer alan bazı Müslüman askerler vardı. Akif, onları kendi tarafına  çekip onların uyanmasını sağlıyordu. Yıllar geçmişti, Osmanlı savaştan yenik ayrılmıştı. Her şeye rağmen Türk milletinin ümidi asla tükenmemişti. Hala özgür olmaya, hür yaşamaya inanan bir kitle vardı. Ankara’nın Polatlı ilçesinde top sesleri yükseliyordu. Milli Mücadele hareketinin liderleri bu durumdan tedirgindi. Meclisin Kayseri’ye taşınmasını düşündüler. Bunun üzerine Akif:

-‘’Evet, meclis kesinlikte taşınmalı, ama Kayseri’ye değil Polatlı’ya ‘’ demişti.

Yıllar 1921’i gösteriyordu.

TBMM yarışma açmıştı. Bu yarışma sıradan bir yarışma değildi. 724 şiir katıldı bu yarışmaya. En güzel şiirin sahibine para ödülü konulacaktı, bu yüzden Akif katılmadı. Hasan Basri Bey’in çabalarıyla Akif yarışa katıldı. Tabi para meselesi ortadan kalkmıştı. Milli Eğitim Bakanı, Akif’in yarışmaya katılmasını çok arzu etti.

Hafız Bekir Efendi, Akif’in gecenin bir vakti kalkıp bir şeyler yaptığını gördü. Akif aceleyle kağıt arıyordu.  Kağıt sınırlıydı, var olan kağıtlarla yazdı şiirini.  Kağıt bulamayan Akif duvara yazmaya başladı.

İmkansızlıklar içinde imakn bulan, bu dev şahsiyeti hepimiz sahip çıkmalıyız. Birinin yaşaması demek, onun fikirlerinin hala içimizde olması anlamına gelir. Mehmet Akif gibi dev bir üstadın fikir dünyasını, şiirlerini, yaşam mücadelesini anlatalım ki o da hala aramızda bulunsun.

Sevgilerimle…

                                                                                                                        Necdet CURA

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum