Yeni Ortadoğu'da "Kuklalar Savaşı"

Prof.dr. Mehmet Seyfettin Erol yazdı..

 Yeni Ortadoğu'da "Kuklalar Savaşı"
18 Nisan 2015 - 22:37

http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Yeni_Ortadoguda_Kuklalar_Savasi/24326#.VTADn8uJjIU~~12 Nisan 2015 tarihli New York Times’da yayımlanan makalesinde ülkesinin “radikal Husi milislerinin kuşatması altında olduğunu” savunan Yemen eski Cumhurbaşkanı Mansur Hadi, burada asıl suçlunun da İran olduğunu söylüyor.
“Ülkem Yemen, korku ve yıkım faaliyetlerini bölgede hâkimiyet kurmayı takıntı haline getirmiş olan İran rejiminin politik ve askeri katkılarıyla devam ettiren radikal Husi milis güçlerinin kuşatması altında” diyen Hadi, Husileri de “İran yönetiminin kuklası” olarak nitelendiriyor. Bir diğer dikkat çekici husus da Husileri bu bağlamda bölgenin ikinci Hizbullahı olarak ilan etmesi ve Batı’yı uyarması.

Hadi, bu uyarısı ile aynı zamanda Batı kamuoyuna karşı “terör kartı”nı çekiyor ve Ortadoğu’nun en etkili örgütlerinden biri olan Hizbullah üzerinden; “Hizbullah demek, El Kaide demektir” anlamına gelen bir cümle kullanıyor. Hizbullah’ın İran, El Kaide’nin ise Suudi Arabistan-Körfez ile özdeşleştirildiği bir ortamda Hadi’den farklı bir açıklama beklemek de zaten sürpriz olurdu.

Nitekim Ortadoğu’nun değişmez bir karakteri niteliği kazanmaya başlayan bu “kuklalaştırmadan” Mansur Hadi’nin de nasibini aldığını görüyoruz. Husileri “İran’ın kuklası” olarak adlandıran Hadi’nin bir lakabı da, “Suudi Kuklası”.

Yemen üzerinden BOP’a devam…

Aslında, bölgede yaşanan son gelişmelere daha geniş bir perspektiften bakıldığında Yemen’deki oyunun ve bu bağlamda Hadi’nin çağrısının BOP’da yeni bir aşamaya işaret ettiği görülüyor. Yemen ile bölgenin siyasi haritasında radikal bir değişikliği gerçekleştirmenin yolu ise başını Türkiye-Suudi Arabistan ile İran’ın çektiği bir Sünni-Şii savaşından geçiyor. Bu olmadan, siyasi haritaya son şeklini vermek mümkün görünmüyor.

Obama yönetiminin 2012’den bu yana Türkiye’ye rağmen, hatta Türkiye’yi bir anlamda oyunun dışına iterek İran’a sağladığı rahatlık ve manevra alanı bu açıdan oldukça dikkat çekici.

Nitekim bu politika, bölgeyi ve dünyayı adeta yeni bir kamplaşmanın içerisine itmiş durumda. Irak-Suriye-Lübnan hattı sonrası Yemen ile daha da keskinleşen bu kamplaşmada karşımıza ilk etapta iki ana blok çıkıyor. Birinci blokta “Türkiye-Suudi Arabistan-Katar” üçlüsünün başını çektiği Fas, Ürdün, Sudan, Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Pakistan yer alıyor. Bu ülkelere bölgedeki Yemen Müslüman Kardeşleri gibi yapıların verdiği destek de dikkatlerden kaçmıyor.

Bu bloğun arkasındaki asıl güç olarak ise ABD ön plana çıkartılıyor. En büyük kazananı ise elbette İsrail. Tüm gelişmeler İsrail’i daha güvenli kıldığı gibi, “Büyük İsrail Projesi”ni de, aynen İsrail devletinin kuruluş sürecinde olduğu gibi adeta Müslümanların eliyle inşa ettiriyor.

İkinci grup ise, başını İran’ın çektiği ve Suriye ile Lübnan Hizbullahı ve Irak Şiileri başta olmak üzere, bölge Şiilerinin içinde yer aldığı ülke-gruplardan oluşuyor. Arkasındaki asıl güç ise Rusya olarak gösteriliyor. Asıl kazanan ise, yine İsrail!

Türkiye-Pakistan-İran üçlüsü…

Diğer taraftan, aktörlerin pozisyonu hakkında net bir şey söyleyebilmek mümkün değil. En azından Türkiye ve Pakistan’ın pozisyonu fazlasıyla tartışmalı. Bu iki ülke şu an itibarıyla tam bir taraf değiller.

Nedeni ise çok basit. Öncelikle ABD’ye güvenmiyorlar ve daha da önemlisi oyunun farkındalar ve bölgede Yemen üzerinden bir savaş çıkmasını istemiyorlar. Bunun dışında Rusya ve İran ile geliştirdikleri “özel ilişkileri” de göz ardı etmemek gerekiyor.

Aynı şekilde, Mısır’ın da durumu göründüğü gibi değil. Mısır’ın Rusya ile son dönemde geliştirdiği ilişkiler, açıkçası Yeni Ortadoğu’da “kimin eli kimin cebinde belli değil” sözünü bir kez daha teyit ediyor.

O yüzden, özellikle Türkiye-Pakistan ikilisinin Yemen krizinde izlediği politika oldukça önemli. Suudi Arabistan-Mısır ikilisi ile diğerleri, Türkiye ve Pakistan’ın içinde bulunmadığı bir savaştan başarılı çıkamayacaklarının farkındalar. Türkiye ve Pakistan ise, bu savaşın kazananlarının kendileri olmayacağını çok net biliyorlar.

Bundan dolayı, her ne kadar Arap tarafı gelişmelerden pek memnun olmasa da, Türkiye-Pakistan-İran üçlüsü, her şeye rağmen biz bu oyunda yokuz mesajını veriyorlar. Önemli olan da bu!

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum