Turgay BOSTAN

Turgay BOSTAN

[email protected]

BAYBURT KAL'ASINDA GRAFFİTİM KALDI!

06 Temmuz 2020 - 09:38

BAYBURT KAL’ASINDA GRAFFİTİM KALDI!
 
Eğer yolunuz Bayburt’ta düşerse, “Bayburt Kalesi’ni” mutlaka gezin!
Gezin ve geçmişin ihtişamıyla, günümüzün pespayeliğinin mukayesesini yapın.
Kitâbesinde aynen şunlar yazılı:
“Kuruluşu 1. Bine Kadar Uzanan Kale Birçok Uygarlığa Sahne Olmuş, Türklerin Eline Geçmeden Önce Roma, Ermeni, Bizans, Arap, Komnenos Hâkimiyetinde Kalmıştır.
Bayburt Kalesi Anadolu Kaleleri İçinde Oldukça Sağlam Kalan Selçuklu Mimarisinin Güzel Örneklerinden Biridir. İlk Defa Doğu Roma İmparatoru Justinyen Tarafından Tahkim Edilmiş. Daha Sonra Saltuklulular Tarafından Başlatılan İnşaat Erzurum Meliki Mugisuddin Tuğrul Şah Tarafından 1200-1230 Yılları Arasında Mükemmel Bir Şekilde Tamamlattırılmıştır. Asıl Önemli Olan Bu Kaleye ‘Çini Maçin’ İsminin Verilmesine Sebep Olan Çini Süslemeleridir. Bunlar Kelenin Batı ve Güney Dış Yüzeyinde Tezniyat Olarak Mor Firuze Çiniler Kullanılmıştır. Gerek Savaşlar Gerekse Tahribatlar Yüzünden Bu Yerlerin Dışında Çinilerden Eser Kalmamıştır.” 
Talebeliğimde Gümüşhane, Erzurum arası çok sık seyahat ederdim. Bayburt terminalinde mola verdiğimizde, gözüm bu mimari şahesere sık sık takılırdı. O zamanlar gezip görmek nasip olmadı. Nihayet 2019’un Eylül’ünde ziyaret etme fırsatını yakaladım.
Kalenin girişinde yer alan kitâbesini okuyunca, “Keşke bunu Türkçe bilen birine yazdırsaydılar.” demeden geçemedim.  Dikkatli okursanız ne demek istediğim anlaşılır.

Kitâbede sözü edilen çinilerden, birkaç hatıradan başka bir şey kalmamıştı. “Geçmişin tahribatı.” dedim geçtim. Kale kapısından girer girmez, içim burkuldu. Duvarlar çirkin yazılarla dolu. Bir de ateş yakıldığı duvarlar kararmıştı.  Gezdikçe manzaranın fecaati, belgeselcilik ve gazetecilik dürtülerimi ortaya çıkardı. Arabama döndüm fotoğraf makinamı aldım ve fotoğraflamaya başladım. Attığım her adımda, zamane gençlerinin aymazlığına şahit oldum. Bayburt’un fethiyle, atalarımızın sahiplendiği, onardığı ve yıllarca gözü gibi koruduğu bu ata yadigarının hâli içimi burktu.
Son olarak bu yazıyı kaleme alarak, karınca kararınca bu tabloyu, başta Bayburtlular olmak üzere Türk halkına ve yetkililere göstermek, anlatmak istedim. Aslında çok lâfa gerek yok. Paylaştığım fotoğraflar vaziyetin vahametini ortaya koyuyor.
Netice şu:
Bir… Bayburt’un yerel ve hükümet yetkileri bu esere tam mânâsıyla sahip çıkamadılar, çıkamadılar. Çıksaydılar, duvarlar bu hâle gelmez, kalenin restorasyonuna daha fazla itina edilirdi.
İki… Kendilerini Dede Korkut’un torunu, Şair Zihni’nin evlâdı gibi gören Bayburtlular, bu ata yadigarına sahip çıkmadı, çıkamadı. Çıksaydılar, benim tanıdığım Bayburtlu, bu çirkin yazıları yazanlara hadlerini bildirirlerdi.
Peki…
Bu manzara değişir mi? Değişir ancak tarih şuuru ve devlet fikri olan yöneticiler ve onları seçip iş başına getirecek erdeme sahip bir halk olduğunda.
Bu yazdıklarıma kızanlar olabilir. Bana kızmadan önce (başta yönetici taifesi) gidip gezsinler, görsünler.
Boş hamasetle, slogancı vatanseverlikle ülke yönetilmez.
“Âyinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz.” demiş atalarımız.
Gidemiyorsanız çektiğim fotoğraflara bakıp son sözü siz söyleyin.
 
Graffiti: Çoğunlukla kamusal alanda yer alan bir duvar ya da yüzeye çizilmiş veya püskürtülmüş yazı veya çizimlerdir. (Kaynak; Wikipedi)
Turgay Bostan
06.07.2020
Torul/Gümüşhane

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum