Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Ziyaret Notları(3) Ahmed Yesevi'nin Huzurunda

08 Haziran 2017 - 12:33 - Güncelleme: 08 Haziran 2017 - 13:06

~~Ziyaret Notları(3)
Ahmed YESEVİ’nin Huzurunda
Türkistan-Yesi şehrine doğru yola çıkmıştık. 2017 yılında Türk Dünyası Kültür başkenti seçilen şehre doğru giderken, kiraladığımız özel taksiye yolda birkaç kişi daha aldık. Araca binen genç adam elinde tuttuğu kiloluk kolayı ağzına dikti. Dünya ne kadar küçülmüş diye düşünüyorum. Şehrin girişinde diğer şehirlerde olduğu gibi büyük kapılar var. Bu süslü kemerlerin altından zafer takları misali geçiyorsunuz. Şehrin içinden ilerleyerek konaklıyacağımız Yassi Otele vardık.
Birinci gün kısa bir dinlenmeden sonra, takım elbisemizi giyip Hazret Sultan Müzesinin idari bürosuna gittik. Burası 1990 yılından beri, Kültür Bakanlığına bağlı Hazret Sultan (Ahmet Yesevi) Devlet Müzesi, olarak faaliyette bulunuyor. Bu bölge, Ahmed Yesevî’nin türbesi etrafında cami, tekke ve kütüphaneden teşekkül eden külliye şeklindedir. Ahmed Yesevi’nin mezarı, onun hatırasına 14 yy sonunda Emir Timur tarafından yaptırılmış, çok muazzam bir bina. Ayrıca Yesevi’nin ve takipçilerinin yaşadıkları mekânlar, kullandıkları eşyalar,  onların hayat belirtileri bir müze şeklinde korunmakta. İlaveten  O yörenin tarihi eserleri de arkeoloji müzesi olarak ayrı bir binada hizmet vermekte.  Müzenin sekreteri Dilara Hanım ile görüştük dergileri ve hediyemizi verdik.
Vakit öğleyi geçmişti,  Öncesi Otelimizden Yesevi Türbesini kaba çizgileriyle görmüştük. Müzenin idari bürosundan Yesevi Türbesine gidip orayı gezdik. Bu İhtişamlı bir bina, sizi eski zamanlarla bütünleştiriyor. En önemlisi de Türk Dünyası için Yesevi’nin önemi. O, Türkün Türkistan diyarlarından batıya doğru bir hedef çerçevesinde yola çıkmasını hazırlayıcısı ve mimarı olmuş. Onun ve takipçilerinin fikirlerini esas alan Türk Milleti,  yeni göçlerle bir ülkü dâhilinde batıya-bütün dünyaya- yönelmiş, yeni yerleşimleri hayata geçirmiş, büyük devletler ve imparatorluklar kurmuş.
 Bu kısa bir ziyaretti.  Sonra akşamüzeri gibi otele döndük. Üzerimizde Yorgunluk vardı. Odamıza dinlenmeye çıktık. Akşamüzeri markete gittik. Su ve ekmek aldım. Artık bu süpermarketler bana dünyanın bir köy olduğunu daha da hissettirdi. Şehrin bazı mahallelerinde bakkallara rastlamıştım, onlarda kendi halinde mütevazı halleriyle ayakta kalmak için mücadele eder gibiydiler. Bu marketler apartmanların altlarında çok büyük değiller fakat olabildiğince çok çeşit satıyorlar. Ülkenin diğer bölgelerinde daha büyük ve farklıları olabilir lakin daha çok gıda ağırlıklı çeşitleri var. Artık, Sermaye,  burada da büyük ellerde! Döndüğümde üzerimde bir burukluk vardı. Kılavuzumuzun bilgiç ve sözünde durmaz halleri daha ilk günden bizi rahatsız etti. Yola çıktığın kişi ne kadar önemliymiş. Otele çıktığımda daha bu iki gün nasıl geçecek diye karamsarlığa kapıldım. Fakat başa gelen çekilirdi. Üç gün boyunca Yesevi Türbesini tekrar tekrar ziyaret etmek Yesevi Hazretlerine dua etmek nasip oldu. Türbenin içinde Kunsulu Hanım bize rehberlik etti.
 Birkaç akşam, dolmuşa bindik şehir merkezine gittik. Dolmuşta ratladığımız Kazak Hanımı orta yaşlı olmasına rağmen akıllı telefon kullanılıyor. Gece hayat çok hareketli değil dükkânlar hava kararmaya yakın kapanıyor.  İkinci gün Dilara Hanım bizimle çok ilgilendi. Türbe’den sonra bizi bütün yerleşimlere ve müzeye gezdirdi. Burası türbe olarak görülse de buralarda hayat bütün haşmetiyle devam etmiş. Yesevi dervişlerinin izleri hala canlı gibi hissediliyor. Yaşanılan yemek yenilen, ibadet edilen, banyo yapılan yerleri ve kullanılan eşyaları görüyorsunuz. Ayrıca arkeoloji müzesinde eski medeniyetlerin izlerini takip etmek mümkün. Türkistan şehrinde uzun uzun yürüdüm. Üçüncü gün Pazar yerine ziyaret ettik. Pazarlarda çok fazla çeşit görmek mümkün değil. Çeşitli gıda ağırlıklı mahalli ürünler de sergileniyor. Tezgâhlarda, çoğunlukla Hanımlar duruyor. Türk -Kazak Üniversitesi ve ilim adamları oraya bir hareket getirmiş. Cuma günü bir hareketlilik hemen seziliyor. Türk Diyanet Vakfının Türkistan’da yaptırdığı camii o gün Cuma Namazı için dolup taşmıştı. Orada birlik beraberlik havası göze çarptı.
Dönüşte yine özel bir taksi kiralıyarak yalnız başıma Çimkent Havalimanına geldik. Saat 18 civarıydı yaklaşık 0n iki saate yakın uçağımızı bekleyecektik. Hava limanına geldikten kısa bir süre sonra Davut Aydın bizi aradı niye onlara uğramadığımızı sordu.  Onun misafirperverliği ve ilgisi beni ziyadesiyle memnun etti.  Hava limanında biraz huzursuzluğum vardı yalnız dönüyordum,  çok yol iz de bilmiyordum. Havaalanında ücretsiz internet hizmeti bizi memnun etti. Türkçe konuştuğunu hissettiğim başında takkesi, şalvar pantolonuyla ve uzun sakalıyla iyice tutucu biri izlenimi olan kişiyle rastladım kısa bir konuşmamız oldu Adı Mansur Mazlinof idi ve İstanbul’a gidiyordu. Türkçesi bizim anlayacağımız gibiydi. Ben onunla önce görünüşüne bakarak biraz uzak durmaya çalıştım.  Fakat küçük bir havalimanındaydık ve vakit vardı. Onunla konuştukça, görünüşüne karşılık nasıl yumuşak huylu ve iyi insan olduğunu fark ettirdi. Türklüğü ile gurur duyuyordu. Kendisi Kazak Milli takımı güreş hocası idi. Bu Kazak vatandaşı Türk evladı oradaki birçok kişi gibi Türkiye’ye büyük muhabbet ve sevgi besliyorlardı. O zaman Türk Dünyasının ne kadar büyük ve geniş bir camia olduğunu bir kez daha fark ettim.
Bu geniş ve zengin kaynakları olan toprakları Rusya hep bir baskı halinde tutup, kendi halinde bırakmadığı gibi, bir bölgenin ulaşımına hâkim olan gücün jeopolitik ve ekonomik ödülü alacağını bilen Moskova, Sovyetler yıkılana kadar bölgenin tüm demiryolu, gaz ve eski boru hatları ve hatta hava ulaşımını merkezden idare etmişti. Şimdi de Çin enerji alanında Kazakistan ile işbirliği yapmaktadır. Ayrıca miyarlarca dolarlık maliyetlerini kendisinin karşıladığı İpek Yolu Ekonomik Kuşağı projesiyle çok büyük yatırımlar yapmaktadır. Tek kuşak tek yol adlı bu projeyle Çin ticaretini doğudan Avrupa’ya kadar ulaştırmayı, taşımayı hedeflemektedir.
İşadamlarımız buralarda ticaret ve yatırım yapıyorlar, yolculuğumuzda onları görüp tanıştık.  Aynı zamanda üniversite de buralarda kültür açısından ilişkileri sıcak tutmakta. Alfabe değişikliği de gerçekleşirse çok işe yarayacak.
Biz Türkler çok büyük bir aileyiz bu durum uzak Türk Topraklarından daha net fark ediliyor. Bu gücümüzün farkında olarak iktisadi, kültürel olarak birlikte hareket etmek hepimizi daha güçlü kılacaktır.
Celil Altınbilek                                                          08.06.2017