Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Türklüğün Tanımını Yapmak

21 Mart 2019 - 22:39 - Güncelleme: 21 Mart 2019 - 23:09

~~Türklüğün Tanımını Yapmak
     Türk adı ve vazifesi üstüne çok şey söylenmiştir. Ancak bu meselede ne hikmetse anlaşılmadığından mı? Yoksa olumlu veya olumsuz her bir taraflara çekildiği için mi? hatta başka sebeplerle mi olsun hiç gündemden düşmemiştir. Türk adının çeşitli tanımları yapılmıştır. Biz burada konunun işlevi ve ülküsü üzerinden değerlendirme yapacağız.
     Batı dünyasında seçkin soylular ve idareciler, nihayet kilise ve din adamlarının ağır baskılarıyla,  halk kütleleri sıkıntı çekmiş ve ıztırap içinde yaşamıştır. Fakat batı dünyasında çeşitli mücadele ve devrimlerle bu işin üstesinden gelinmiştir. Milliyetçiliğin, Fransız devriminden sonra geliştiği üzerinde mutabakata varılır.  Milliyetçilik akımları aynı zamanda halkın söz sahibi olmasının ve rahatının temeli olmuştur.
     Türk tarihinde İslam’dan önce Türkler, belirli ülkü ve töre çerçevesinde yaşamıştır. Türk milletine ait boylar güçlü boyun önderliğinde birleşmişlerdir. Hatta Moğollar, Tibetlilerle gibi başka ırklarla birlikte hareket etmişlerdir. Çeşitli iletişim ve etkileşimde kalmış fakat yapısını ve ülküsünü muhafaza etmiştir.
      İslam’dan sonra da hem Müslüman hem de gayri Müslimler Türk bayrağının altında mücadele etmişlerdir. Diğer topluluk ve ırklara baskı yapılmadığından, farklı kavimler bir nevi doğal milliyetçilik içinde yaşamış, örf ve adetlerini devam ettirmişlerdir. Fakat farklılıkları ifade tarzı soydan ziyade dini etiketler üzerinden olmuştur. Türk devleti asırlarca İslam’la eşdeğer, aynı birliktelikle ifade edilmiştir. Türk, İslam’ın temsilcisi olmuştur. Unutulmamalıdır ki, bizde de dünyada da zaten Türklük ve Müslümanlık dün de bugün de aynı mânada kullanılmaktadır.
     Batı dünyası, güçten düşen Osmanlının zenginliklerinden faydalanmak için on dokuzuncu asırdan itibaren, Türk’ün bünyesindeki kavim ve ırkları kışkırtmış, isyana teşvik etmiş, silahlandırmıştır. Balkan topraklarındaki Türk’e uygulanan zulümleri unutmak mümkün değildir. İçimizdeki isyanlar ve ayrılıklar arttıkça, son devir aydınlarının o zamana kadar Osmanlılık diye ifade ettikleri birleştiricilik bırakılmış ve Türkçülüğe başvurulmuştur.
      Türk adını yalnız bir ırka mensubiyet ile değerlendirmek yanlış ve aldatıcı yorumlardan biridir. Türklük veya Türkçülük bir kültür ve ülkü birliğidir. Elbette ki buraya mensubiyet için ırkın bir payı büyük olsa da bu birliğe inanmak, bir olup birlikte hareket etmek, burada olmak için yeterlidir. 
     Osmanlının son devirlerindeki İslamcılık ve benzeri dini birliğe sarılmak, işe yaramamıştır.  Nitekim kurtuluş savaşını da Türk çocukları gerçekleştirmiştir. Bazen Türk olmak ırkçılık olarak nitelendirilmektedir. Fakat bizim Türklüğümüzün ne kadar insani olduğu tarih ile tescillenmiştir. Batı dünyası olarak adlandırdığımız diğerleri ve düşmanlarımız ise bizim Türk olduğumuzu hiç unutmamaktadırlar.
     Osmanlıcılık ve benzeri ideolojiler zamanında ise yaramamıştır.  Günümüzde bazen ayakları yere basmayan, tarihi gerçeğe uymayan, kitleleri avutan, bu tür söylem ve sloganlar görmekteyiz. Maharet, laf ve ideoloji ile değil, güçlü olduğun devirlerdeki gibi ilimle, teknolojiyle üstün olmaktır. 
     Türklük asırlar öncesinden gelen bir meşaledir, kültür ve inanç birlikteliğidir. Doğru olan, ona karşı mesafe almak veya işine geldiğinde kullanmak değil, onu sahiplenmektir. Ülküsüne, diline, inancına, birliğine sahip çıkan herkesin kanı kutsaldır. Bu işin ölçüsü de çalışmak ve faydalı olmaktır.  Dünü bugüne ulaştıran ve yarına bağlayan Türklüğümüz,  şerefimiz ve övüncümüzdür.    
Celil Altınbilek                                                19.03.2019