Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

SİYASET TARİHİ

10 Kasım 2014 - 12:15

SİYASET TARİHİ

 

Siyaset kavramı, Türk Tarihi boyunca, Devletin hedefleri yönünde, dış devletlerle olan ilişkilerinde takip edilen yol ve iç siyasetinde kendi minvali üzerinde gerçekleştirdiği uygulamalar olarak sürüp gitti.

Özellikle, Osmanlı’da devlet Adamlarının, üst idarecilerinin ve aile fertlerinin (zaman zaman kadın sultanların) güçleri, hırsları, etkisi altında, belirli güç odakları oluşturmalarıyla devam etti. Bu çeşitli güçlerin oluşturduğu, adına ”parti” de diyebileceğimiz çevrelerin, kuvvetleri nispetinde, etki alanları arttı veya azaldı. Zaman geldi, İktidara ortak olabilecek, aile ve grup ve kurumlara müdahale edildi  

 

Batı Medeniyeti, teknolojiye hâkim olup, söz hakkını ele geçirince, bizim devlet kadememiz, ileri gidiş için çareler aramaya koyuldular. Çeşitli ıslahat hareketlerini başvurdular, bunun bedeli kimi zamanda canlarıyla ödediler.

On dokuzuncu asırda Devlet, gençlerini, görgüsünü arttırıp ülkeye faydalı olması için Avrupa’ya gönderdi.

Batı ile ilişkiye girmiş, Batıyı tanımış Türk Aydını, halkın da iktidarda söz hakkının tanınması için mücadele etti. Bu mücadeleyi yapan Genç Türkler, yurt içinde başarılı olamayınca yurt dışına gittiler. Orada mücadeleye devam ettiler.

 

Onlara en büyük destek de, dış ülkelerden ve dış mihraklardan geldi.

 

Rusya’ya karşı batı dünyası ile birlikte Kırım Harbi(1853) yapıldı. Bundan kısa süre önce Balta Limanı Antlaşmasıyla, mali yönden teslim olan devlet, Kırım Harbiyle büyük borçlanmaya maruz kaldı, iktisadi olarak iyice çöktü.

Bu zor durumda Devlet, Batı Dünyasının dayatmasıyla, bizim derdimizin dermanı olacağını sandığımız 1856 Islahat Fermanına imza attı ve memleketin kurumlarında birçok değişikliklere yer verdi.

 

Ezeli düşmanımız Ruslar ile yapılan ve facia ile biten 93 harbi(1877) sonrasında, iktidara gelene Sultan Abdülhamid söz verdiği üzere birinci meclisi açtı ve parlamenter sisteme geçildi. Bir imparatorluk coğrafyasında, Batı’sı ve Rusya’sıyla güçten düşen Osmanlıyı yutmak için çabalarlarken, bir de içte parlamentodaki ayrılıkçı eğilimlerle yüzünden parlamento tatil edildi.

 

Geri gidişe dur demek, dünyaya ayak uydurmak gerekiyordu. Artık memlekette tohumları Genç Türklerce atılmış ve söz sahibi ve memlekete bir faydalı olmak isteyen aydınlar topluluğu vardı. Batı Devletleri ve Rusya ise, hala bir İmparatorluk olan geniş topraklara ve iktisadi hammaddelere sahip memleketi yıkıp, nimetlerinde faydalanmak için, kendi aralarında toplanıp kararlar alıyorlar, içteki çeşitli unsurları kışkırtıp destekliyor ve savaşlar açıyorlardı.

Memleketin içinde yapılan ıslahatlar ve yatırımlar yeterli olmuyordu. Çünkü bizi kendi halimize bırakmıyorlardı.

 

Sultan Abdülhamid’in dirayetli idaresi esnasında, İttihat ve Terakki cemiyeti ortaya çıktı. Asker ağırlıklı olan cemiyet, içinde niyetli, vatansever kimseleri barındırmasına rağmen, birçok ırk ve düşünce ve niyeti de içine almış ve büyük bir dış destekle gücüne güç katmıştı. Cemiyet, bir askeri darbeyle iktidarı ele geçirdi. Ordu mensubu ağırlıklı olan cemiyette, orduya siyaset bulaşmıştı.

İttihat ve Terakki ile birlikte meşruti idareye tekrar geçildi. Lakin baskıdan dert yanarak iktidara gelen cemiyet, gidene rahmet okuttu. İcraatlarında baskıdan, zulümden, idamlardan, insanımız çok çekti. Yine bu devirde yapılan seçimlerde, baskı ve şiddete başvurdu. Bu seçimler siyaset tarihine” sopalı seçim”, olarak geçti.

 

Siyaset geleneği ve tecrübesi belli bir zamana yayılmayan, iktidarı yabancı güçler aracılıyla ve zorla eline geçiren, memleket ve ordunun içine ayrılıklar, siyaset yerleştiren, iktidarda iken: ülkenin kurumlarını darmadağın eden ve yerine iyisini koyamayanlar, ne toprak bıraktılar ne de memleket…

 

Maziyi tekrar diriltmek mümkün değildir. Ülkenin tarihinde yaşadığı tecrübeleri dikkate almak ise muhakkak gereklidir. Gücünü kendi toplumu ve tarihinden alan, birliğine sahip çıkan, baskıdan uzak, uz görüşlü, Milli duruşa ve Devlet Geleneğine sahip Siyaset Erbaplarına, Memleketin ne çok ihtiyacı vardır.

Celil Altınbilek                                                           07.11.2014