Kütle Fedaileri
Âdem’den bu yana devam eden insanlık macerası neler görmemiştir ki!
Bilindiği üzere Allah meleklere, insana itaat etmesini söylediği zaman, şeytan itiraz etmiş ve o kan dökücüdür, bencildir, zalimdir, ben ise saf ve temizim deyip benlik göstermiştir.
İyilik ve kötülük, kıskançlık, fedakârlık, hâkim olma, var olma hep iç içe geçmiş birbirini tamamlamış, birbirinin kıymet ölçüsü olmuştur.
Lakin insanın içindeki iyi duygular, olumsuz duygulardan üstündür. Hayatta ideal olması gereken insani değerler, inanış, sevme, bağışlama, hoşgörü ve yardımlaşmadır ki Peygamberler ve bilge kişiler bu değerler vasıtasıyla dünyaya örnek olmuşlardır.
Toplum yaşayışla ortaya çıkan dalgalanmalarla birlikte, hayatın sorunları ve ihtiyaçları karşısında, kendi toplumuna ve dünyaya hizmet eden, prensipleri olan kişiler ortaya çıkar ki bunlar;
İlim Adamları, Düşünürler ve Sanatkârlardır…
Her ne kadar çağımızda karşılıksız bir iş olmayacağını fikri yerleşmiş gibi görünse de, bu sevgi insanları, karşılıksız insanlığın iyiliğini, huzur ve mutluluğunu isteyen kütle fedaileridir.
Kimdir bu kütle fedaileri: onlar kâh Ahmet Yesevi olup yeni bir toplum inşa ederler, kâh Karacaoğlan olup halkın hislerini terennüm eder, kah Kurtuluş Savaşında, Küçük Ağa olur diyar diyar gezer, Kah Yahya Kemal olup medeniyetimizi bir bütün haline getirirler…
Zaman geçer, toplum kendinden uzak, amaçsız kalır, böyle durumlarda da sürtünerek geçtiğimiz, çığlığını bazen çoğunluğumuzun tam fark etmediği veya idrakte zorlandığı kişiler yanımızdadır.
Onlar ki düşünen, okuyan, toplumunu tanıyan ve ıstırabını içinde hisseden, çare arayan kimselerdir.
Kendi elleriyle kazdığı mevzisinde gerçekleri haykıran, köşesinde yazılar yazan, bir internet sayfasında inanışına dört elle sarılan, konuşan, anlatan hayatın görünüşte sade öğretmenidir.
Bize düşen de toplumun kendisinden olan, kendi değerlerini taşıyan, bu sese kulak verip, sahiplenmekten başka ne olabilir.