Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

Hedefi Olan Milletler ve Kırım

20 Mart 2014 - 16:31 - Güncelleme: 18 Mayıs 2021 - 20:34

Hedefi Olan Milletler ve Kırım

Bir milletin var olması, büyük olması için,  belirli hedeflerinin olması, hedeflerini olgunlaştırması ve harekete geçmesi lazımdır. Hedeflerin olması içinde toplum içinde birlik beraberlik ve fikri bir altyapı elbette ki şarttır, elzemdir. Bu gerçekleşme bazen de baskıyla sağlanır. 

Bir toplumun yetiştirdiği düşünürler, sanatçılar ve ondan sonra da ilim adamlarının varlığıyla,  aynasında net görünüş elde edilebilir. Burada öne çıkan fikri değerlerin mahiyetleri, insan haysiyeti, birbirine tahammül, hür düşünce, sencil olma, yardımlaşma ve sevgidir ki;  daha sonra bu zenginlik topluma yeni bir ivme kazandırır ve yeni ufuklar açar…

Bazı toplumlar da vardır ki kendi üstünlükleri, çıkarları ve kazançları için yabancı toplumları hiç değerinde görür, onları baskı altında tutmayı, köleleştirmeyi, sömürmeyi kendi amaçları için mübah sayarlar.

Rusya’nın Çar Deli Petro’dan beri hedefleri bellidir. Dünya Devleti olmak için önce etrafındaki Türk Devletleri’ni ortadan kaldırmak. Başında kendisinin olduğu Slav Birliği’ni sağlamak. Karadeniz’i ele geçirip İstanbul’a sahip olmak ve Roma Devleti’nin varisi olarak Dünya Hâkimiyeti’dir.

Güçlü olduğu zamanlar saldırmak, gücü yetmediği zaman beklemek, ittifak araşışlarında bulunmak. Bazen düzenli harplerde ele geçiremediği rakibini içten yıkmak için içine casuslar sokmak. Fikri yayınlar yapmak. Rakibini kendi özünden ayırmak ve kendisini küçük görmesini sağlamak için tarihine, diline saldırıp onları bozmak ve yere sermek için işbirlikçiler temin etmek…

Her ne kadar batı Devletleri’nde amacı sömürgecilik ise de, diğer tarafta 20. Yüzyıl Rusların demir yumruğu altında baskı, zulüm, sömürü ve acı içinde geçmiştir.

Rusya’nın güçten düştüğü zaman, Ukrayna’ya geçen Kırım’da yaşananlar, Rusya’nın siyasetinin değişmediği ve değişmeyeceğinin belgelenmesidir.

1500 yıllık Türk Toprağı olan Kırım’ın yutulması hadisesini hatırlamakta fayda vardır. Osmanlı-Rus savaşının sonunda imzalanan 1774 Küçük Kaynarca Andlaşmasıyla Kırım’a özerklik verilir.

Kırım Türkleri, Rusya’nın da kışkırtmasıyla Bağımsız Devlet olmak için söylenen yaldızlı laflara da aldanırlar. Bağımsızlığını ilan ettikten kısa bir süre sonra Kırım Ruslar tarafından işgal edilir..

Kırım, Türklerin hamiliğindeki rahat, huzur ve hürriyetlerini kaybetmiş ve bir daha elde edememiştir. İşgalden sonra Kırım Türk’ünün yüzü gülmemiş özellikle 1944 yılında Stalin zamanında yurtlarından sürgün edilmiş, topraklarını ve canlarını kaybetmişler ve Kırım’a Ruslar yerleştirilip, Türkler azınlık durumuna düşmüşlerdir.

Bizim ise, Kırım’dan bize ne deme lüksümüz bulunmamaktadır. Ülke enerji potansiyeli ve ulaşımı için çok önemli bir yerde olduğu gibi Karadeniz ve Avrupa’nın stratejik bir konumda olması dolayısıyla bir atlama taşı yani mevzi veya bir kaledir.

Bundan sonraki hedef de, ama bugün, ama yarın Türkiye’dir.

Şimdi bize düşen ve unutmamamız gereken bazı milletlerin bu kararlı hedeflerinden kolay kolay vazgeçmeyecekleridir.

Onlar nasıl, yüz senede olsa, üç yüz sene de,  aynı hedefler için hareket ediyorlarsa; biz de dostumuzu,  düşmanımızı iyi tanıyıp, onların ne yapmak istediklerini unutmamamız ve bizimde Ülkemizi ileriye götürecek insani değerlerimizin ne olduğunu tespit edip,  büyük hedeflerle düşünmemiz gerekmez mi..

Celil Altınbilek