Bu VATAN Kimin ?
Çanakkale’de bir destan yazılırken hepimiz bu destanla gururlandık. Yalnız Çanakkale’de mi? Yedi cephede yedi düvele karşı çarpışırken olsun, Kurtuluş Savaşında olsun, esareti kabul etmeyeceğimizi, vatan, din, hürriyet mefhumları için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğimizi gösterdik.
Bu savaş yalnızca karşımızdaki yedi düvele karşı mıydı? Hayır, tabi ki binlerce kere hayır.
Filmlere, hikâyelere konu olmuştu. Hafızasını kaybeden insanın hali ne acıklıdır! Hafızasını unutan milletin hali daha vahimdir ki, sonu hüsran ve felaketle biter.
Biz tarihimizi unutmayacağız, şan ve şeref levhaları gibi kötü günlerimizi de bu vatanın üzerinde kimlerin ne niyetleri olduğunu da, ne yapmak istediklerini de, ne yaptıklarını da.
Bu gün yapılanları da unutmayacağız çünkü bir zaman sonra o da bizim tarihimiz olacak…
Çanakkale Savaşını destanı yazıldığı günlerde iki yüz elli bin vatan evladı toprağa düşerken, biz yedi düvelle savaşırken, aynı anda kendi içimizde Anadolu’nun doğusunda Rusya’nın kışkırtması ve desteğiyle uzun zamandır hazırlıkları yapılan Ermeni isyanı patlak verir. Aslında bu bilinen aksine isyan değil bir savaştır. Ermeniler tarafından İnsanımıza büyük bir katliam yapılır, beş yüz bin kişinin üstünde çoğu kadın, çocuk ve sivildir bu ölenlerin!
Türk Devleti bu savaşa elbette kayıtsız kalmayacaktır. Fakat Türk devleti bu katliama katliamla karşılık vermez. I. Dünya savaşının sürdüğü en zor zamanlarda her türlü tedbiri alarak Ermenileri tehcire yollar.
Tarihte yakın zamanlarda devlet kuramamış, son devleti Bizans tarafından yıkılan Ermeniler, özellikle kendi topraklarında yaşamayıp, Ermenilik şuurunu diri ve canlı tutmak isteyen, Ermeni diasporası, o günün zor şartlarında sürgünde ölen 150–200 bin civarında Ermeni için Türk Düşmanlığını körüklemeyi menfaati sayar ve çıkarları olan çeşitli milletler de bunları destekler.
Hâlbuki Türk milleti ne sürgünler ve eziyetler görmüştür ama bu durumu görmezden gelirler.
Bu ülkenin Başbakanı (Sadrazam) olan Talat Paşa ve Denizcilik Bakanı (Bahriye Nazırı) Cemal Paşa, Ermenilerin kurşunları altında can vermiş devlet adamlarımızdır. Yüzyıl sonra da Türklere yapılan zulüm ve katliamlar unutulmuş gibi şimdi resmi ağızlardan onların acıları paylaşılmış ve Ermenilere taziye dilenmiştir!
Bizim milletimiz, bizim aydınımız, şimdi düşünmüyor mu acaba, üzerinde nasıl bir ağırlık var. Bu vatan. Bu iman, hürriyet, din için yapılan bunca mücadele, akıtılan bunca kan, kurtuluş savaşları boşuna mıydı?
Bütün bunlara gönlünüz razı olur mu?
Sanırım razı olmuyor ki şair Orhan Şaik Gökyay'ın sesi duyulur kulağımızda ve yüreğimizde:
Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir…
Celil Altınbilek