YAHYA KEMAL, TÜRK'ÜN VİCDANIDIR - Prof. Dr. Nurullah Çetin

YAHYA KEMAL, TÜRK'ÜN VİCDANIDIR - Prof. Dr. Nurullah Çetin
01 Kasım 2019 - 21:31

*Bugün Yahya Kemal Beyatlı'nın ölüm yıldönümü. Bizden ona minnet, Allah'tan rahmet.

YAHYA KEMAL, TÜRK'ÜN VİCDANIDIR. - Prof. Dr. Nurullah Çetin

Yahya Kemal, 2. Abdülhamit döneminde ne olursa olsun Batılılaşmak, garplılaşmak, alafrangalılaşmak düşüncesinin, 2. Abdülhamit gitsin de kim gelirse gelsin anlayışının hâkim olduğu, Jöntürklük modasının zehirlediği bir havadan saf bir genç olarak etkilenmiş, Jön Türklük hevesiyle Paris’e kaçmış, orada Jön Türklerin kimisinin etnik azınlıkların kendi bağımsız devletlerini kurmak için çalıştığını, kimisinin Paris’te olayım da tek çöpçü olayım mantığıyla süründüğünü görmüş, zamanla bu zavallılar arasında, bu ihanet ortamında kendi benliğini, özünü, saf Müslüman Türk kimliğini bulmuş ve gavur olarak gittiği Paris’ten milliyetçi Müslüman bir Türk olarak dönmüş ve ömrü boyunca da bu ruhun heyecanını duymuş büyük bir şair ve önemli bir fikir adamıdır.

Yahya Kemal, kendisine Allah tarafından verilen ömrü, kabiliyeti, zekayı, derin duyarlılığı, ince dikkati milletine hizmet yolunda şuurlu bir şekilde programlamış ender, uyanık vicdanlarımızdan, münevver aydınlarımızdan biri olarak tecessüm ediyor.

Yahya Kemal, batıcıların şeytan çarpmasına döndürüp kafalarını tütsülediği, kendinden, kendi varlığından, kendi değerlerinden, kendi millî kimliğinden utanır hâle getirdiği, uyumuş, uyutulmuş, uyuşturulmuş, kandırılmış olan kalabalıkları, Türk adını alan ama Türklüklerinin farkında olmayan dağınık ve şaşkın yığınları, ortak bir millî ruh etrafında toplayan, başıboş kalabalıklardan şuurlu, dinamik, bilgili ve bilinçli bir millet yapmaya çalışan sorumlu, öncü bir münevver aydındır.

Yahya Kemal, mektepten memlekete dönen adamdır. Avrupa mektebine batıcılık sevdasına gidip de kaybolan, dinini, milliyetini kaybeden, oralarda sersefil perişan olup giden çok zavallı adam vardır. Yahya Kemal ise erken uyanan ve yanlışların farkına varıp kısa yoldan dönen, asıl olarak memlekete yönelen, Türklüğe dönen, bu milletin yerli, millî değerlerine bağlanan bir asil adamdır.

Yahya Kemal, Türk milletinin yetiştirdiği nadir millet mistiklerinden biri olarak, milliyetçilik fikrinin sanatını, şiirini, düşüncesini en yüksek düzeyde gerçekleştirebilen, en edebî ve estetik planda ortaya koyabilen öncü bir Türk bilgesi ve şuurlu bir şairi olarak arz-ı endam ediyor.

Yahya Kemal, bütün yazı, konuşma ve şiirlerinde bir tek değerin peşindeydi. O da uyum ve uyumun güzelliğidir. Bu meseleyi şöyle açmak mümkün: Uyum, ahenk, anlamlı bütünlük, verimli toplam, güzel birliktelik gibi kavramlarla pekiştirebiliriz bunu.
Yahya Kemal “güzel uyum” değerini hem toplumsal planda, hem kültürel planda, hem de tabiî planda aramış, ömrü boyunca bunun peşinde olmuş ve bunu ortaya çıkarıp göstermeye çalışmıştır.

O, öncelikle toplumsal uyumun peşindeydi. Bunun kavramsal karşılığı da Türk millî yapısıdır. Ona göre insanlarımız, ülkemizde yaşayan herkes, kan bağı, etnik kökeni ne olursa olsun, ortak bir dili, ortak bir tarihi, ortak bir vatanı, ortak bir kültür ve medeniyeti, ortak bir geleceği paylaştığı için yekpare bir millettir. Bu milletin adı da “Türk milleti”dir.

Dolayısıyla herkes Türk milletine mensubiyet şuurunda olursa, herkes aynı millete ait olmaktan dolayı kıvanç duyarsa, herkes kendi milletinin evlatlarına kardeşçe iyi muamele yaparsa, herkes Türk milletini yüceltmek, başı dik, alnı açık, mutlu, onurlu bir hayat yaşamasını sağlayacak çalışmalar yaparsa o zaman ortaya dayanışmacı, idealist, dinamik, aynı gayeye yönelen uyumlu güzel bir millet yapısı çıkacaktır.

Yahya Kemal, öncelikle bu Türk millî yapısını üretmek için, bu yapının barındırdığı güzel uyumu görmek ve bundan mutlu olmak için çalıştı.
İkinci olarak kültürel uyumun güzelliğini keşfetmeye çalıştı. Millî Türk kültürünün inceliklerini, derinliklerini, zenginliğini keşfetmeye çalıştı.

Üçüncü olarak da tabiattaki uyumun güzelliğini keşfetmeye çalışmış ve bulduklarıyla sermest olmuş bir şairdir. Özellikle İstanbul’un, Boğaziçi’nin, değişik mekanların doğal güzelliklerini onun kadar güzel bir ifadeye kavuşturabilen, tabii güzelliklerin şiirini yazabilen şair sayısı azdır.

Yahya Kemal sadece dış dünya tabiatının güzelliğini değil; aynı zamanda Allah vergisi insan güzelliğini; özellikle de kadın güzelliğini en saf biçimde keşfedebilen, kadın güzelliğindeki ahengi, uyumu, bu uyumun şiirselliğini yakalayabilen nadir şairlerden biridir.

Kısacası Yahya Kemal, Türk milletinin, tarihinin, kültürünün, coğrafyasının, kadınının şairidir. Türk varlığının barındırdığı değerlerin ve güzel uyumun farkına varan şuurlu bir şairdir.
Özgüveni olmayan millet, zamanla millet olmaktan çıkar. Millet, büyük değerleriyle millettir. Bugün biz Türk milleti olarak çok büyük bir toplumsal, siyasi ve kültürel kriz içindeyiz.

Kimse farkında değil ama emperyalist Batılı odaklar ve içerdeki yerli işbirlikçileri, psikolojik harp faaliyetleriyle, basın yayın organlarıyla, yazı ve filmleriyle, siyasetleriyle yoğun bir şekilde Türk milletinin millî varlığını ve yapısını çözme, yok etme, tasfiye etme, moralini çökertme, kendine olan güvenini dinamitleme çalışmaları yapmaktadırlar.

Türk’e Türk düşmanlığı propagandalarının hızla yoğunlaştığı, Türk’ün Türk’üm demeye utanır hâle getirildiği, sürekli surette “bizden adam olmaz, gelsin bizi Avrupa Birliği, Amerika bilmem kim idare etsin” tavrının hâkim kılındığı, Türklüğün silinip onun yerine insan hakları, kültürel haklar, demokratik açılım, çözüm süreci, bilmem ne gibi cafcaflı laflarla içimizden başka milletlerin üretilmeye çalışıldığı bu boğucu çözülme ortamında bizim tarihsel nitelikli büyük değerlerimizi anarak, okuyarak, onları çağımıza yeniden uyarlayıp taşıyarak, Türk millî varlığımızı perçinlemeye, tahkim etmeye ihtiyacımız var.

Mesela Yahya Kemal’i baştan sona okuyarak, büyük değerlerimizi gündemimize taşıyarak, onlardan aldığımız hızla yeniden derlenip toparlanma vesilesi, yeniden tarihin en büyük milletlerinden biri olma kararlılığımızı ortaya koymamız için bir çıkış noktası oluşturabilir.

Yahya Kemal Türk-İslam kültürünün şairidir. Medeniyet ve kültür arasında terimsel anlamda farklar var. “Medeniyet” genel, evrensel, ortak, soyut değerler bütünüdür. “Kültür” ise birçok millet tarafından paylaşılan bu ortak medeniyetin her milletin millî ruhuna göre şekil alması, uygulamaya konması, somutlaşması demektir.

Bu bağlamda Hıristiyan medeniyeti vardır. Bu medeniyete bağlı olarak İngiliz kültürü, Fransız kültürü, İtalyan kültürü vs vardır. Bizimle ilgili olan kısmına gelince İslam medeniyeti var. Bu medeniyet şemsiyesi altında Arap kültürü, Fars kültürü, Türk kültürü vs var. Biz İslam medeniyetinin temel umdelerini Türk milli ruhuna göre şekillendirdiğimiz ve uygulaya geldiğimiz biçimine Türk-İslam kültürü diyoruz.

Kültür, bir milletin mensup olduğu ortak medeniyetin soyut değerlerini millî ruhuna, anlayışına uygun şekilde somutlaştırmasıdır. Biz İslam medeniyetine ve Türk-İslam kültürüne sahibiz. Yani biz, İslam medeniyetinin soyut, genel ve ortak değerlerini millî ruhumuza göre somutlaştırdık ve Türk-İslam kültürünü ürettik tarih boyunca.

Bunu şöyle örneklendirelim: İslam medeniyetinde ibadetlerin yapıldığı mekan yani mabed kurumu genel, soyut bir unsurdur. İslam medeniyetine mensup olan her millet, bu soyut unsuru kendi millî ruhuna göre cisimleştirir. Mesela İranlıların cami mimarisi başkadır, Arapların başka, Afrikalıların başka, Endonezyalıların başka, Türklerin de başkadır.

Mimar Sinan’ın yaptığı cami mimarisi diğer İslam milletlerinin camilerine tıpa tıp benzemez. Arada bir üslup farkı vardır. Bizim camilerimizde Türk millî ruhunun yansıması vardır ve bu ürün, Türk-İslam kültürünün bir parçasıdır. Edebiyatımız da, giyinme tarzımız da, gündelik yaşantımız da, musikimiz de böyledir.

İşte Yahya Kemal, bu bağlamdaki Türk-İslam kültürünün, musikisinin, süsleme sanatlarının, mimarisinin, edebiyatının, yaşama geleneğinin vs. barındırdığı uyumu yakalamaya, bulmaya, keşfetmeye ve bu uyumun güzelliğini tatmaya ve göstermeye çalışan bir adamdır.

Uzun süren bir Türk tarihi vardır ve bu büyük tarih, dev bir Türk-İslam kültürü barındırır. Fakat dikkatli bir göz, uyanık bir zeka ve iyi niyetli saf bir vicdan ancak bu kültürün zenginliklerini, güzelliklerini, iç uyumunu keşfedebilir. Yahya Kemal, bu keşif yolculuğunun öncü isimlerinden biridir.

Dolayısıyla Yahya Kemal Türk-İslam kültürünün şairidir. Bu kültürün güzelliklerini, estetik değerlerini, sosyal ve millî değerlerini gösteren, dillendiren bir şairdir. İstanbul’un semtleri, Türk musikisi, tarihi, coğrafyası, kadını, dili hakkındaki şiirleri bu açıdan ele alınmalı.


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum