TÜRKLER, OSMANLI VE GELECEK

Prof. Dr. İlber Ortaylı okuyuculara, Carter V. Findley'nin Modern Türkiye Tarihi kitabını okumalarını tavsiye etmiş ve eklemişti: "Bu çocuğun bir özelliği var; Amerikalı Türkologların aksine Türkiye'yi iyi biliyor." 'Bu çocuk'la yeni kitabı Dünya Tarihinde Türkler ve Türkiye izlenimleri hakkında konuştuk. sabah gaz. cumartesi eki

TÜRKLER, OSMANLI VE GELECEK
04 Kasım 2012 - 14:39

İlber Ortaylı'nın 'bu çocuk' dediğine bakmayın; Carter Findley, Harvard'daki doktorasını Ortaylı'nın Mülkiye'den mezun olduğu yıl verdi (1969). O günden beri Türk tarihi hakkında çalışıyor. Bu işe nasıl bulaştığını şöyle anlatıyor: "Kaliforniya Üniversitesi'nde okurken en çok ilgimi çeken konuların lisan, edebiyat ve tarih olduğunu fark ettim. Master için bu üç ilgimi birleştirecek bir program arıyordum. Columbia Üniversitesi'nde buldum. Oradaki ilk günümde beni kaydeden görevli 'Hangi lisanı öğrenmek istiyorsunuz?' diye sordu. 'Valla ne bileyim,' dedim. O da bana 'Madem ki tarihçi olmak istiyorsunuz; Türkçe öğrenin. Türkiye'de arşivler var,' dedi. Osmanlıca okuyabilmek için Arapça da öğrendim." Macera böyle başlıyor. Harvard'a gidince de durum değişmiyor: "Tez danışmanım Stanford Shaw kendisinin bile çözmekte zorlandığı divanî vesikaları önümüze koyar, kafamıza vurarak bizi okumaya zorlardı." 1967 yılının ocak ayında Türkiye'ye geliyor ve bir yıl boyunca Osmanlı arşivlerinde çalışarak yazıyor tezini. 70'li yıllardan itibaren bir ayağı hep Türkiye'de oluyor. Araştırmalar yapıyor, yazar ve sanatçı dostlar ediniyor, halı ve kilim alıyor. Gözlemlerini şöyle özetliyor: "İthal ikamecilikten bugünlere geldi Türkiye. Amerika'ya nispetle daha çok gelişti. İmkansız olduğunu düşündüğüm pek çok şey gerçek oldu. Ben Türkiye'nin geleceği konusunda Türklerin çoğundan daha iyimserim." 



FORT BENNİNG'İN BEYAZ BEYAZ EVLERİ 
Geçtiğimiz ay Carter Findley, Türkiye'ye rutin ziyaretlerinden birini yaptı. Birkaç konferansa ve a Haber'deki Eski Defterler programına katıldı; bu arada Türkçe'de yeniden yayımlanan Dünya Tarihinde Türkler adlı kitabının tanıtımını yaptı. Findley'le, Ortaylı'nın da sözünü ettiği Modern Türkiye Tarihi Türkçeye çevrildiğinde tanışmıştık. Bu gelişinde de buluşup Sultanahmet'te kahvaltı ettik. Buluşma mekanı yıllarını geçirdiği Sultanahmet olunca geçmiş günlere daldı. "Türkiye'ye gelmeye başladığım yıllarda Türkler dış dünyadan epey kopuk idiler. Dış dünyayı en iyi bilenler askerlerdi. Bendeniz Georgia eyaletinin Atlanta şehrinde doğdum. Atlantalı olduğumu söylediğimde bir de bunu açıklamak zorunda kalıyordum. Bunun tek istisnası askerlerdi. Bazıları 'Biz Atlanta'da bulunduk,' diyorlardı; şaşırıyordum. Georgia'da Birleşik Devletler'in büyük bir piyade üssü vardır: Fort Benning. Bu askerler orada eğitim görmüştü. Fort Benning deyince akla sıralı beyaz evler, yeşillikler, çimenleri biçen erler, geniş çiftlikler, sıkı bir disiplin gelir. Farkettim ki bu insanların zihnindeki modernlik algısı Fort Benning'deki askeri üsten çok etkilenmişti." Carter tanıştığı diplomatlardan ironik bir dille söz ediyor: "Türk diplomatları genellikle son derece nazik ve beyefendi insanlardı. Türk toplumuna göre kendilerince daha seçkin zevkleri vardı. Ama dar bir paradigmanın içine hapsolmuşlardı. Onlar için sadece ABD ve NATO önemliydi. Sovyetler ve Türk ülkeleri yoktu, önemsizdi. Arap ülkeleriyle ilgilenmiyorlardı. Son yılarda bu değişmeye başladı. Doktora öğrencilerim arasında şimdi Dışişleri Bakanlığı'nda çalışanlar var. Onlara bakıyorum, yayımladıkları raporları okuyorum ve görüyorum ki Türkiye artık dünyanın her yeriyle ilgilenen küresel bir vizyona sahip." Hükümetin dış politikasının sık sık tartışıldığını hatırlatıyorum. "Dış politikanın toplumun temel tartışma konuları arasına girmesi bir ülkenin gelişmesiyle ilgilidir. Cumhuriyet'in kurulmasından sonraki 10 yıllar boyunca Türkiye bir içe kapanma yaşadı ve iç meselelerden başka bir şey konuşulmaz oldu. Zaten dişe dokunur bir politika da yoktu. Şimdi yeniden gündeme gelmesine bir de bu açıdan bakın." Kahvaltı sırasında Carter bizi gülümseten bir anısını anlattı: "1999 yılında bir kongre yapıldı Ankara'da. 75 yıldan beri Ankara'da oturup birbirleriyle tenis ve kağıt oynayan insanlar, dünyanın farklı yerlerinden gelen uzmanlarla buluştular. Güney Afrika'dan gelen biriyle bile tanıştım. Ben de o sıralar bir araştırma için İstanbul'daydım. Bunu duymuşlar. Zaten burada, ucuza gelir diye beni de ABD'yi temsilen çağırdılar. Bir otobüs biletiyle hallettiler işi."

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları