Türkiye, NATO ve Avrupa Birliği karşısında rakip kutbunu güçlendiriyor
Erdoğan, ABD ve Batı'ya "tarihi ders" veriyor: Türkiye, NATO ve Avrupa Birliği karşısında rakip kutbunu güçlendiriyor
13 Haziran 2024 - 19:05 - Güncelleme: 13 Haziran 2024 - 19:08
Elchin KHALIDBEYLI
Ankara, Türkiye'yi ABD ve Batı'nın etki alanından tamamen çıkarmakta oldukça kararlı görünüyor, NATO'daki "resmi müttefikler" ezici kayıplarla karşı karşıya kalacak... Türkiye'nin ulusal çıkarları açısından bakıldığında Avrupa Birliği ile yakınlaşma bir zorunluluktur. Artık cazip bir seçenek olmaktan çıkan Ankara'nın ikiyüzlü Batı ile resmi olarak yüzleşmesi ve ihtimali artıyor...
Dünya uzayında kutuplaşma süreci zaten yoğun. Böylece yeni dünya düzeninin ilk işaretleri yavaş yavaş görülmeye başlandı. Özellikle uluslararası kutuplaşmanın içerik ve niteliğinde belli bir değişiklik olabileceği ihtimali kesinlikle göz ardı edilmemektedir. Çünkü gelişmekte olan ülkeler, son dönemde dünyayı yönetme iddiasında olan ülkelerin çıkarlarıyla uzlaşmaya pek hevesli değiller. Ve uluslararası politik-ekonomik adaletsizliğe direnmeye çalışıyorlar.Türkiye'nin yeni dünya düzeninde öncü devlet olma yolunda oldukça ilkeli adımlar attığını da belirtmek gerekir. Resmi Ankara'nın dünya süper güçlerinin jeopolitik çıkarlarına yönelik keskin direnişi artık açık bir boyuta taşınmaya başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "dünya beşten büyüktür" tezi artık resmi Ankara'nın dış politika rotasında temel öncelik haline geldi. Ve Türkiye bu pozisyondan çekilme niyetinden çok uzak.
Gerçek şu ki, Türkiye son yıllarda ekonomik kalkınma düzeyini yükselterek yoğun bir şekilde güçleniyor. Türkiye'nin dış ticaret cirosunun halihazırda yüz milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor. Resmi Ankara, son yıllarda Türkiye'nin askeri-sanayi kompleksini geliştirmeyi de başardı. Modern askeri teknolojilerde Batılı ülkeleri geçmeyi başaran Türkiye, resmi NATO müttefiklerini bile hayal kırıklığına uğratmaya başladı. Her durumda, Türkiye'nin güçlenmesi Ankara'yı resmi NATO müttefiklerinin çıkarlarını hesaba katmak zorunda kalmaktan kurtardı.
Bu açıdan bakıldığında resmi Ankara, Türkiye'nin jeopolitik iradesini uluslararası alanda daha ısrarlı ve ilkeli bir şekilde dikte ediyor. Yani resmi Ankara'nın neredeyse hiçbir konuda ABD'ye ve Batı'ya ihtiyacı yok. Tam tersine son dönemde ABD ve Batı'nın Türkiye'ye bağımlı hale gelme ihtimali artıyor. Resmi Ankara'nın Batı'daki "ikiyüzlü ittifaka" karşı direnişi, Türkiye'nin alternatif ortak alan arayışında da görülüyor. Türkiye'nin bu yönde attığı ilkeli adımlar da artık Batı'da ciddi endişeyle izleniyor.
Resmi Ankara'nın önceki dönemlerin aksine artık Avrupa Birliği'ne tam üyelik için çabalamaması ilginçtir. Her halükarda Türkiye'nin bu örgüte üyeliği öncelikli hedefleri listesinden çıkarmış olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Avrupa Birliği onlarca yıldır Türkiye'yi kendi saflarına sokmayarak resmi Ankara'nın sabrının tükenmesine neden oldu. Üstelik dünyada değişen koşullar da dikkate alındığında Avrupa Birliği'ne üyelik Türkiye'nin çıkarlarıyla çatışmaya başlamıştır.
Öte yandan resmi Ankara, ekonomik-ticari ortaklığa yeni bir alternatif bulmuş görünüyor. Bu nedenle Türkiye BRICS ile yakınlaşma yolunu tercih ediyor. Son bilgilere göre resmi Ankara, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'yı birleştiren BRICS saflarına katılmak için resmi olarak başvuruda bulundu. Türkiye bu konuda Rusya ve Çin'in resmi desteğini hemen aldı. Ve resmi üyeliğin yakın gelecekte gerçekleşecek olması da kesinlikle bir istisna değil.
BRICS ülkelerinin bu organizasyonu Avrupa Birliği'nin ekonomik ve ticari ilkelerine uyarlamaya çalıştığını da belirtmek gerekiyor. Son bilgilere göre 15 ülke daha bu örgüte katılma niyetinde olduğunu açıkladı. BRICS'te genel olarak yaklaşık 25 ülkenin temsil edilmesi bekleniyor. Ve bu gerçekleşirse dünyada yeni bir politik-ekonomik kutbun oluşma ihtimalinden bahsetmek gerekecek.
Görünen o ki resmi Ankara, Türkiye'ye karşı ikiyüzlü bir tutum sergileyen Avrupa Birliği'ne alternatif bir ortaklık alanı bulmuş durumda. ABD ve Batı şimdi resmi Ankara'yı bu yeni hedeften uzaklaştırmanın yollarını arıyor. Çünkü Türkiye'nin ABD ve Batı'nın rakip kampına yönelmesi hem Beyaz Saray'da hem de Brüksel'de ciddi kaygılara neden oluyor. Batılı siyasi çevreler resmi Ankara'nın BRICS'e katılma kararının çok ciddiye alınması gerektiğine inanıyor.
Batıda ise NATO'nun önde gelen devletlerinden biri olan Türkiye'nin karşı kampa yönelmesinin kendileri için büyük bir kayıp olabileceğinden eminler. Ancak son yıllara kadar Batılı siyasi çevreler, Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin kapısında tutarak resmi Ankara üzerinde bir baskı mekanizması oluşturmayı başardıklarını sanıyorlardı. Artık resmi Ankara, Avrupa Birliği'ne sırtını dönüyor ve alternatif bir politik-ekonomik alana doğru ilerliyor. Bu da karşı kampı ciddi anlamda güçlendirebilecek önemli bir faktör.
Bazı ihtimallere göre ABD ve Batı, Türkiye'nin karşı kampa girmesini engellemek için bazı önleyici adımlar atmaya çalışabilir. Özellikle resmi Ankara'ya cazip ortaklık seçeneklerinin, hatta Avrupa Birliği üyeliğinin bile sunulması kesinlikle ihtimal dışı değil. Ancak bazı Batılı uzmanlar bu tür adımların atılmasını bile gecikmiş bir manevra girişimi olarak değerlendiriyor. Onlara göre resmi Ankara, Türkiye'yi ABD'nin ve Batı'nın kontrolünden tamamen çıkarmak konusunda oldukça kararlı görünüyor.
Öte yandan Avrupa Birliği ile yakınlaşma Türkiye'nin çıkarları açısından pek cazip bir seçenek değil. Çünkü Türkiye açısından Rusya ve Çin ile ekonomik ve ticari iş birliğinin geliştirilmesi daha karlı ve daha doğru bir yöndür. Türk siyasi çevrelerinin son dönemde hem Çin hem de Rusya ile ikili temaslarının derinleşmesi de bunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bu da Batı'nın Türkiye gibi önemli bir müttefikini kaybetmek üzere olduğu anlamına geliyor.
Ne kadar endişe dile getirilirse getirilsin, zaten ABD ve Batı'nın ikiyüzlülükleriyle Türkiye'yi farklı bir ortaklık alanı aramaya ittiği anlaşılıyor. Çünkü onlarca yıldır Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam üyelik çabalarına olumlu bir yanıt alamamıştı. Aynı zamanda resmi NATO müttefikleri de Türkiye'nin ulusal güvenlik çıkarlarını ihmal etti. Hatta Türkiye'ye karşı terör faaliyetleri yürüten PKK'ya da geniş çaplı destek sağladılar. Artık resmi Ankara'nın, NATO üyesi olan Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda farklı bir yöne gitmesi hiç de beklenmedik bir durum değil.
Elchin KHALIDBEYLI,
Siyaset uzmanı,
"Yeni Müsavat" Medya Grubu
Not: Makale ilk olarak 11.06.2024 tarihinde musvat.com sitesinde yayınlanmıştır.
FACEBOOK YORUMLAR