Hunza Türklerinin uzun yaşamalarının sırrı ortaya çıktı
120 yıl yaşıyorlar, kanser yok! Hunza Türklerinin sırrı ortaya çıktı

20 Ekim 2024 - 11:21
Ortalama 120-130 yıl yaşayan ve 60 yaşını "yarı" olarak gören Hunza Türkleri, kansere yakalanmadan sağlıklı yaşamalarıyla dikkat çekiyor. Bilim adamlarının uzun süredir incelediği bu sıra dışı topluluk, yaşa uygun yaşam tarzıyla tüm dünyanın dikkatini çekiyor.
İşte Hunza Türkleri...
Pakistan'ın kuzeyindeki Hunza Vadisi'nde yaşayan Hunza Türkleri, 120-130 yıl kadar sağlıklı yaşayarak tüm dünyanın dikkatini çekiyor.
60 yaşını "yarı nokta" olarak kabul eden bu toplumda, yaşlılıkta bile enerjik kalmak neredeyse norm haline gelmiş durumda. Bilim adamlarının incelediği bu sıra dışı topluluk, uzun ve hastalıksız yaşamlarının sırrını doğal yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarına bağlıyor.

Doğadan gelen sağlık ve uzun ömür
Hunza Türkleri, dağlık coğrafyanın sağladığı temiz hava ve maden suyu kaynakları sayesinde sağlıklı bir yaşam sürüyor. Doğal hayvancılıktan elde edilen süt ürünleri de kendi yetiştirdiği kurutulmuş organik sebzeleri tüketen kişilerin sofralarında yer alıyor. Sağlıkları yoğurt, peynir, sütlü darı ve kısrak sütünden yapılan kumiz gibi geleneksel yiyeceklere dayanmaktadır.
Çok fazla et kullanmalarına rağmen hayvanlarını tamamen doğal yemlerle besledikleri için herhangi bir kronik hastalığa yakalanmazlar. Bu popülasyonda kanserin görülmemesi bilim dünyasında büyük ilgi görüyor. Hunzalılar baharatlı et yemekleriyle ünlü olsalar da sadece kendi yetiştirdikleri meyve ve sebzeleri tüketiyorlar.

Göçebe kültürün izleri: Eski Türk geleneklerini yaşatıyorlar
Hunza Türkleri atalarından miras aldıkları göçebe kültürün birçok geleneğini sürdürüyorlar. Mevsimlere göre göç eden, yazlık ve kışlık yerleri seçen bu topluluk, geleneksel Türk yaşam tarzına sadık kalıyor. Hayvancılık ve tarımla uğraşan ilk Türk toplulukları olan Hunzalar, binlerce yıldır değişmeyen bir yaşam biçimini benimsemişlerdir.
Hunza halkının izlediği takvim de bozkır kültürüne dayanmaktadır. "Geyiklerin ötmesi" veya "göçmen kuşların dönüşü" gibi doğa olaylarına dayanan döngüsel bir zaman kavramına sahiptirler. Göç yolları da rastgele olmaktan ziyade önceden belirlenmiş ve planlanmıştır.

Hunzalarda genç yaşta anne olmak ve yaş kavramı
Bu toplumda kadınlar 65-70 yaşlarında bile anne olabiliyor. 100 yaşında ölen birine "genç öldü" demek burada yaş kavramının ne kadar farklı olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar 65 yaş "yarı ömür" olarak kabul edilse de çoğu insan 120 yaşını geçene kadar yaşar.
Doğayla iç içe bir yaşam
Hunza Türklerinin yaşam tarzı bölgenin coğrafi ve iklim koşullarına göre şekillenmiştir. Deniz seviyesinden 6.000 metre yükseklikte yaşamak, yüksek oksijenli havayı solumalarını sağlar. Sert kışlara ve düşük sıcaklıklara alışkın olan bu topluluk, temiz su kaynakları ve doğal besinlerle bağışıklığını güçlü tutuyor.

Tarihsel olarak Orta Asya bozkırlarından göç ettiğine inanılan Hunza halkı, kültürel köklerini koruyarak günümüze kadar taşımıştır. Göçebe çobanlık geleneğini sürdüren topluluk aynı zamanda en eski Türkçe dilini de konuşuyor. Halı dokuma gibi el sanatlarına önem veren Hunza Türkleri, doğadan elde ettikleri malzemelerden iplik, halı ve kilim üretiyorlar.
Kronik hastalıkların ortadan kalktığı bir toplum
Hunza Türkleri sağlıklı ve aktif yaşam tarzları nedeniyle neredeyse hiçbir zaman kronik hastalıklara yakalanmazlar. Dağlardan gelen temiz hava ve doğal beslenme alışkanlıkları kanser gibi ciddi hastalıkların önlenmesinde önemli rol oynuyor. Bu küçük ama sık rastlanan lokanta, sağlıklı beslenmeyi günlük yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline getirdi.
Hunza Türklerinin yaşam tarzı, uzun yaşamın sırlarını arayan bilim adamlarına ilham veriyor. Göçebe kültürünün sürdürülebilirliği, organik beslenme alışkanlıkları ve doğayla uyum içinde yaşama felsefesi bu topluluğu dünya çapında benzersiz kılmaktadır.
Musavat.com,20.10.2024
İşte Hunza Türkleri...
Pakistan'ın kuzeyindeki Hunza Vadisi'nde yaşayan Hunza Türkleri, 120-130 yıl kadar sağlıklı yaşayarak tüm dünyanın dikkatini çekiyor.
60 yaşını "yarı nokta" olarak kabul eden bu toplumda, yaşlılıkta bile enerjik kalmak neredeyse norm haline gelmiş durumda. Bilim adamlarının incelediği bu sıra dışı topluluk, uzun ve hastalıksız yaşamlarının sırrını doğal yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarına bağlıyor.

Doğadan gelen sağlık ve uzun ömür
Hunza Türkleri, dağlık coğrafyanın sağladığı temiz hava ve maden suyu kaynakları sayesinde sağlıklı bir yaşam sürüyor. Doğal hayvancılıktan elde edilen süt ürünleri de kendi yetiştirdiği kurutulmuş organik sebzeleri tüketen kişilerin sofralarında yer alıyor. Sağlıkları yoğurt, peynir, sütlü darı ve kısrak sütünden yapılan kumiz gibi geleneksel yiyeceklere dayanmaktadır.
Çok fazla et kullanmalarına rağmen hayvanlarını tamamen doğal yemlerle besledikleri için herhangi bir kronik hastalığa yakalanmazlar. Bu popülasyonda kanserin görülmemesi bilim dünyasında büyük ilgi görüyor. Hunzalılar baharatlı et yemekleriyle ünlü olsalar da sadece kendi yetiştirdikleri meyve ve sebzeleri tüketiyorlar.

Göçebe kültürün izleri: Eski Türk geleneklerini yaşatıyorlar
Hunza Türkleri atalarından miras aldıkları göçebe kültürün birçok geleneğini sürdürüyorlar. Mevsimlere göre göç eden, yazlık ve kışlık yerleri seçen bu topluluk, geleneksel Türk yaşam tarzına sadık kalıyor. Hayvancılık ve tarımla uğraşan ilk Türk toplulukları olan Hunzalar, binlerce yıldır değişmeyen bir yaşam biçimini benimsemişlerdir.
Hunza halkının izlediği takvim de bozkır kültürüne dayanmaktadır. "Geyiklerin ötmesi" veya "göçmen kuşların dönüşü" gibi doğa olaylarına dayanan döngüsel bir zaman kavramına sahiptirler. Göç yolları da rastgele olmaktan ziyade önceden belirlenmiş ve planlanmıştır.

Hunzalarda genç yaşta anne olmak ve yaş kavramı
Bu toplumda kadınlar 65-70 yaşlarında bile anne olabiliyor. 100 yaşında ölen birine "genç öldü" demek burada yaş kavramının ne kadar farklı olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar 65 yaş "yarı ömür" olarak kabul edilse de çoğu insan 120 yaşını geçene kadar yaşar.
Doğayla iç içe bir yaşam
Hunza Türklerinin yaşam tarzı bölgenin coğrafi ve iklim koşullarına göre şekillenmiştir. Deniz seviyesinden 6.000 metre yükseklikte yaşamak, yüksek oksijenli havayı solumalarını sağlar. Sert kışlara ve düşük sıcaklıklara alışkın olan bu topluluk, temiz su kaynakları ve doğal besinlerle bağışıklığını güçlü tutuyor.

Tarihsel olarak Orta Asya bozkırlarından göç ettiğine inanılan Hunza halkı, kültürel köklerini koruyarak günümüze kadar taşımıştır. Göçebe çobanlık geleneğini sürdüren topluluk aynı zamanda en eski Türkçe dilini de konuşuyor. Halı dokuma gibi el sanatlarına önem veren Hunza Türkleri, doğadan elde ettikleri malzemelerden iplik, halı ve kilim üretiyorlar.
Kronik hastalıkların ortadan kalktığı bir toplum
Hunza Türkleri sağlıklı ve aktif yaşam tarzları nedeniyle neredeyse hiçbir zaman kronik hastalıklara yakalanmazlar. Dağlardan gelen temiz hava ve doğal beslenme alışkanlıkları kanser gibi ciddi hastalıkların önlenmesinde önemli rol oynuyor. Bu küçük ama sık rastlanan lokanta, sağlıklı beslenmeyi günlük yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline getirdi.
Hunza Türklerinin yaşam tarzı, uzun yaşamın sırlarını arayan bilim adamlarına ilham veriyor. Göçebe kültürünün sürdürülebilirliği, organik beslenme alışkanlıkları ve doğayla uyum içinde yaşama felsefesi bu topluluğu dünya çapında benzersiz kılmaktadır.
Musavat.com,20.10.2024
FACEBOOK YORUMLAR