SÜRÜ ADAMI - Peyami SAFA
SÜRÜ ADAMI
Peyami SAFA
23 Haziran l935
Bir adam vardır ki, hiç bir düşüncesinde, hiç bir hareketinde «kendi kendisi» olamaz. Ne düşünse, ne yapsa, ne söylese kendini değil, mensup oldugu sosyeteyi, ırkı, muhiti ve dışarıdan aldığı telkinleri dile getirir. Kendiliğinden hiç bir şey bulmamıştır. Başka birinin siteminden aldığı fikirleri ve akideleri o sistemin sahibinden daha softaca müdafaa eder. İradesi de böyle dışarıdan gelme, yanaşma, iğreti bir hareket mihrakıdır. Bilmez ki, asıl kendi kendisi, kendi içi, sonsuz imkânların, keşfedilmediği için körleşen ve tıkanan istidatların tükenmez hazinesidir. Örneğini kendinde değil, hep dışarıda aradığı için muayyen bir fikre, bir akideye başkasının kurduğu sisteme bağlanır, kalır. Artık, ölünceye kadar hiç bir realitenin mili, onun yabancı bir telkinle perdelenmiş gözünü açamayacaktır; hayatın her şeyi her gün değiştiği halde o, sakallı feylesofundan yahut iktisatçı şeyhinden bellediği hiç değişmeyen bir kaç ayet içinde kalmaya mahkûm, ilerlediğini sanarak yerinde sayacaktır.
İçinde hep sürü insiyakları teptiği için, şahsiyetten mahrûm, insana en uzak insandır bu. Bir ferttir, fakat şahıs değildir, çünkü onu teşhis için kendisine bakmaya hiç lüzum kalmaksızın, çömezi olduğu ideolojinin, için¬de uyuştuğu telkin âleminin firmasını bilmek, onun ipnotize eden sakallının adını öğrenmek yetişir.
Bu sürü adamlarının yüz bin tanesi bir tek şahsa muadil değildir. Nüfusunu gerçekten artırmak isteyen bir memleket, bunların sayısını azaltmakla işe başlamalı ve fertlerden değil, şahıslardan mürekkep bir sosyete kurmanın yoluna bakmalıdır.
FACEBOOK YORUMLAR