Savaş yıllarının şairane anlatımı

Kaleme aldığı eserleriyle 19. yüzyıl modernleşme döneminin öncü kadınlarından Şair Nigâr Hanım, günlükleri ile bizi yüzyıl öncesinin İstanbul’una, savaş yıllarındaki günlük hayatın içine götürüyor.

Savaş yıllarının şairane anlatımı
03 Nisan 2023 - 09:39
Savaş yıllarının şairane anlatımı

R. Rüveyda Okumuş

 

Bugün Ramazan, Âh bir kere îd-i sulh vürûd etse! Beşereiyet bu melhame-i kübradan hâlâs olsa! Kerametcikten bir kart aldım, ne kadar göreceğim geldi, ömür ve afiyetine duâhânım.

Şair Nigâr Hanım’ın 21 Haziran 1917’de günlüğüne kaydettiği bu satırlar bir taraftan Ramazan ayının ilk gününü idrak ederken bir taraftan da Birinci Dünya Savaşı’nın sürüp gittiği, barışın ümitle beklendiği, yurtdışında olan evladından haber almanın tesellisiyle yaşandığı günlerin halet-i ruhiyesini yansıtıyor.

Türk edebiyatının en uzun süre günlük tutan kadın yazarı unvanına sahip şair Nigâr Hanım’ın günlüklerinin tamamı ilk kez, Zeynep Berktaş’ın titiz çalışması Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu’nun önsöz ve notlandırmasıyla Timaş yayınlarından iki cilt olarak okurla buluştu.

Şair Nigâr Hanım’ın (1862-1918) vefatından bir asır sonra gün yüzüne çıkan günlüklerinin ilk sekiz defterini ihtiva eden ve 2021’de neşredilen birinci cildi 1887-1890 yılları arasını kapsıyor. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan ikinci cilt ise 1894’den 1918’e kadar tutulmuş beş defterden oluşuyor. Sırasıyla Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı’na tesadüf eden ikinci ciltte savaşın devlet ve toplum nezdinde yarattığı büyük hasar, yaşanan acılar ve kayıplar göze çarpar. Günlüklerin tamamı -eksik ve kayıp kısımlar olmakla beraber- hem Nigâr Hanım’ın hayatı hem de devrin sosyal, siyasi ve ekonomik durumu hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

Nigâr Hanım’ın Günlüklerinden.
Âşiyan’da Şair Nigâr Hanım’ın kabri.

İSTANBUL’DA GÜNLÜK HAYAT

Nigâr Hanım’ın aile ilişkilerini, babası Macar Osman Paşa ve annesi Emine Rif‘atî Hanım’la geçen yılları, eşi İhsan Bey ile inişli çıkışlı evliliği ve boşanmasıyla birlikte yalnız yaşamı, oğulları Münir, Feridun ve Salih Keramet ile anne-evlat rabıtası, kalabalık sosyal hayatı, alışkanlıkları, musikişinaslığı, yazma serüveni, yurt içi ve yurt dışı seyahatleri, yaşadığı maddi sıkıntılar, kimi zaman da geçirdiği hastalıkları, kederleri kimseye anlatamadığı duygu düşünce dünyasını samimi bir üslupla günlüklerine kaydetmiştir.

Günlüklerde yeme içme, giyim kuşam, gezme, mesire, alışveriş, mağaza, okullar, tiyatro, sinema, tramvay, ısınma, ev içi yaşam, hizmetkarlarla ilişki gibi hususlardan bahsetmesiyle dönemin toplumsal hayatıyla ilgili zengin malzeme taşımaktadır.

İstanbul’un seçkin muhitlerinden Saray çevresine kadar uzanan Nigâr Hanım’ın zengin cemiyet hayatı ve ünlü simalarla dostluğu, katıldığı muayede (bayramlaşma) ve düğün törenleri, padişah ve hanedan mensuplarından gördüğü iltifatları günlüklerinde takip etmek mümkündür.

Nigâr Hanım’ın günlüklerinde tesadüf edilen edebî simalar ve muhitler, musiki mahfilleri, basın yayın, kadın ve edebiyat ilişkisi edebiyat tarihi açısından dikkate değerdir. Yazları Rumelihisarı’ndaki yalıda kışları Nişantaşı’ndaki konakta geçiren Nigâr Hanım uzun yıllar boyunca her salı yakın çevresi, yerli yabancı dostları, hanedan mensupları, devlet adamları, şair, yazar, musikişinas, ressam ve sanatkârların ağırlandığı bir kültür sanat muhiti meydana getirmiştir. Bu Salı kabulleri ve misafirlerinden günlüklerinde sık sık söz etmektedir. Günlüğüne kaydettiği son gün ise 9 Mart 1918 Salı gününe aittir. O gün, yakalandığı amasız hastalığın tüm ızdıraplarına rağmen gelen konuklarını evinde son kez misafir etmiştir.

Nigâr Hanım, babası Macar Osman Paşa, annesi Emine Rif‘atî Hanım, eşi İhsan Bey ve üç oğlu ile birlikte.

TİFÜSTEN VEFAT EDER

1 Nisan 1918’de Nigâr Hanım yakalandığı Tifüs’ten kurtulamayarak altmış iki yaşında olduğu halde Şişli Etfal Hastanesi’nde vefat eder. Rumelihisarı Kayalar Mezarlığı’ndaki aile kabristanında toprağa verilen Nigâr Hanım’ın mezarı yol yapımı sebebiyle iki defa değiştirilmiş ve Âşiyan Mezarlığı’nda bugün bulunduğu yere alınmıştır.

Vefatından yıllar sonra 1959’da oğlu Salih Keramet Nigâr tarafından şair Nigâr Hanım’ın özel eşyaları ve günlükleri Âşiyan Müzesi’ne bağışlanır. Kendisine ait kitap, fotoğraf, resim, şahsi arşiv ve eşyaları Âşiyan Müzesi’ndeki Şair Nigâr Hanım Odası’nda muhafaza edilmektedir. Ayrıca Nigâr Hanım’ın günlüklerinde bahsi geçen, tamamı henüz neşredilmemiş çeşitli dillerde üç yüzden fazla meşhur ismin imzaları ve hatıra yazılarının olduğu Albüm-i Edîbe ve Hatırât isimli iki yazı albümü Milli Kütüphane koleksiyonunda bulunmaktadır.

Salih Keramet Nigâr.

SAVAŞ YILLARI VE ZOR GÜNLER

Şair ve edebi yönünün yanı sıra devrinin yardımsever kadınları arasında yer alan Nigâr Hanım, Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı’na tesadüf eden yıllarda Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Nişantaşı Hanımlar Cemiyet-i Hayriyyesi gibi hayır kurumlarında üye olması hasebiyle aktif olarak rol almış, konuşmalar yapmış, şiir okumuş ve yardım faaliyetlerde bulunmuştur. Bununla beraber Hilal-i Ahmer Cemiyeti için vatan sevgisini vurgulayan şiirler yazmıştır. Günlüklerinde savaş yıllarının etkisiyle yaşanan maddi zorluklar, babası Osman Paşa’dan bağlanan maaşında yaşanan kesinti, yalnızlığı ve iştirak ettiği cemiyetlerin yardım çalışmalarından bahsetmektedir.

1912’de Balkan Savaşı’nın devam ettiği esnada günlüğüne şu satırları kaydetmişti:

“Bir gün âzâ-yı müessisinden bulunduğum Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’ne, bir gün de yine âzâsından bulunduğum Cemiyet-i Hayriye merkezine, Etfâl Hastanesi’ne gittim, mecruhların (yaralılar) manzarası beni harap etti. Yatak, yorgan yetiştirmek gayretine iştirak eyledim. Evim! Vatanımın küçük mikyâsta aynı. Avdetimden beri yine hizmetkâr ve yalnızlık derdiyle uğraşıyorum.”

14 YAŞINDAN İTİBAREN ŞİİR YAZAR

Şair Nigâr Hanım hem sosyal yaşantısı hem de kaleme aldığı eserleriyle 19. yüzyıl modernleşme döneminin öncü kadınları arasında ilk akla gelen isimdir. Nigâr binti Osman imzasıyla çeşitli mecmua ve gazetelerde yayınlanan şiirlerinin yanı sıra hikâye, tiyatro, çeviri, mektup, makale, anı, sohbet, deneme gibi edebi türlerde de eserler vermiştir. Günlüğünde “Ohh ne teselli Yâ Rabbî! Edebiyat, naçiz şiirlerim, onlardan mütehassıl mükâfat-ı maneviyye, işte hayatımın en büyük medâr-ı tesliyeti.!” demektedir. On dört yaşından itibaren şiir yazan ve “Yazmak benim için hem teselli hem mükafat” diyen Nigâr Hanım’ın ilk şiiri de son şiiri de bir mersiyedir. Genç yaşta erkek kardeşinin vefatı üzerine kaleme aldığı mersiye ile yazı hayatına başlayan Nigâr Hanım’ın son şiiri ise Âtıfpaşazâde Rauf Bey için yazdığı ve ünlü şairenin vefatından hemen sonra yayınlanan bir mersiye olması oldukça anlamlıdır.

Nigâr Hanım’ın oğulları Salih Münir, Feridun ve Salih Keramet.

O GÜNÜ NE ZAMAN GÖRECEĞİZ YA RABBİ?

Yine bir başka sayfada “Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nde âzâdan bulunuyorum ve davet olundukça kürsülere çıkıp irâd-ı nutk ediyor ve manzumeler inşâd ediyorum, bazen sâmi’inden olan bazı hanımların ağladığını görüyor ve en samimi hissiyât-ı vatanperverânemi ihsâna, kısmen muvaffak olduğum için teselli olmaya çalışıyorum” diyor. Birinci Dünya Savaşı’nın tüm şiddetiyle devam ettiği Mayıs 1917’de yazdığı satırlarda da savaşın sona ermesi ve barışın imzalanmasıyla milli bayram olmasını arzu ederek “Bugün îd-i bahar, âh bir kere sulh imzalayıp îd-i milli-yi umumi de olsa.. O günü ne zaman göreceğiz Yâ Rabbi? Beşeriyet bu felaketten ne zaman kurtulacak? Ne zaman yekdiğerimizi tebrik edeceğiz?” demektedir.

Yazı ilk olarak 2/04/2023 Pazar tarihinde https://www.yenisafak.com/hayat/savas-yillarinin-sairane-anlatimi-4520022 yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum