RESNELİ NİYAZİNİN İLGİNÇ HİKAYESİ

Geyik muhabbeti Niyazi'den armağan Hürriyet için 2. Abdülhamit zamanında dağa çıkan Resneli Niyâzi, ne şehit oldu ne gâzi. Ama 31 Mart Vakası'na dağda beslediği geyiğiyle birlikte katılınca dilden dile kahraman gibi ismi dolaştı. Niyazi ve geyiği o kadar ünlü oldu ki bu hikaye uzun süre konuşuldu. İşte bir kavgayı ayırırken öldürülen Niyazi ve geyiğinin ilginç hikayesi...

RESNELİ NİYAZİNİN İLGİNÇ HİKAYESİ
14 Eylül 2012 - 10:05

MAHMUT SAMİ ŞİMŞEK / TARİH SANDIĞI


Halk arasında meşhur bir söz vardır: "Ne şehittir ne gâzi, hiç uğruna gitti Niyâzi". Hiçbir işe yaramayanlar için söylenir bu özdeyiş. Bir de "Geyik muhabbeti" vardır ki; bu da yine hiçbir işe yaramayan boş konuşmalar için söylenmiş bir sözdür. Bu söz nasıl çıkmıştır?

Sultan 2. Abdülhamid'in saltanât yılları... Yunanlılarla yaptığımız Dömeke Savaşı'na katılanlardan biri olan ve 2. Meşrutiyet'in îlânına yol açan ayaklanmanın da lîderi olan Resneli Niyâzi, Arnavutluk'ta doğmuştur. Osmanlı târihindeki meşhur 2 Arnavut isyancıdan biridir Resneli Niyâzi (diğeri de Patrona Halil). Pâdişâhın ordusunda yüzbaşı rütbesiyle bir Osmanlı subayı iken, ve kendisine sarayda yâverlik dahi teklif edilmişken, O meşrûtiyetin îlânıyla, hürriyet lâfını ağzına sakız yapıp, Sultan Hamid'i devirmek isteyenlerin arasına katılmayı tercih edenlerdendir. Hem Meşrutiyet hem de 31 Mart vak'asında, İstanbul'a gelen hareket ordusunun içerisinde en önde gidenler arasındadır.

İttihat-terakkî cemiyetinin kararıyla, meşrûtiyetin ilk günlerinden îtibâren Sultan Hamid idâresine karşı hürriyet isteyerek, emrindeki 160 askerle berâber 3 Temmuz 1908 de Makedonya dağlarına çıkar, hürriyet türküleri söyler dururlar. Resneli Niyâzi dağa çıkarken, kışla cephâneliğinden adam başı iki tüfek, bol cephâne ve kışla kasasından 550 altın almıştır. Kısa süre sonra emrindeki insan sayısı bini geçer. Bu arada, Saray'a durmadan telgraflar gönderir ve Padişah'ı meşrutiyet'in îlânına zorlar. Sağdan soldan duyduğu hürriyet lâfını ideâl addedip, birkaç yardakçısının da desteğiyle kendini "Hürriyet Kahramanı" îlân eden Resneli Niyâzi, dağlarda başıboş dolaşıp, arkadaşlarıyla âlem yaparken, bulduğu bir geyik yavrusunu da kendine alıştırarak hürriyet sembolü hâline getirir. Niyâzi bu geyiğe "Rehber-i Hürriyet" adını verir.

GEYİKLİ FOTOĞRAF ÜNLENİR

Sultan Hamid aleyhtarlarının nazarında Resneli Niyâzi; Hürriyet Kahramanı, geyik de; Hürriyetin Sembolüdür. Hattâ fesinin ön kısmına "Vatan Fedâisi" yazdırarak fotoğraflar çektirir. Ve bu fotoğrafları propaganda amacıyla dağıtır. Başta fotoğraflarda kendisi ve geyiği vardır. 2. Meşrûtiyetin îlânından sonra çekilen fotoğraflarda ise, kendisiyle berâber aynı anda dağlardaki mücâdelesini bırakıp şehre inen Binbaşı Enver Bey de vardır. Ortada Padişah 2. Abdülhamid, sağda kendisi, solda Enver Bey. Geyikli fotoğraflar kapış kapış satılır. Günümüze kadar gelebilmiş bu fotoğraflardan biri de Resneli Niyâzi'nin isminin verildiği bir okulda. Hâlen Fulya'daki Resneli Niyâzi İlköğretim Okulu'nun girişinde, o meşhur geyiğiyle çekilmiş büyük bir fotoğrafı vardır.

1908 Devrimi'nin fiilî başlangıcı olan Resneli Niyazi'nin başlattığı ayaklanmayı çatışmasız bastırmak vazîfesiyle, iki tabur askerle Manastır'a gönderilir Saray'ın güvenilir adamlarından Şemsi Paşa. Lâkin saraya çektiği telgraf sonrası postaneden çıkarken, ittihatçılardan Mülâzım (teğmen) Atıf Kamçıl tarafından, bir suikastle şehit edilir. Şemsi Paşa'nın komutasında Manastır'a gelen taburlardan birisindeki askerler isyancılara karşı değil, tam tersine mutlakiyetçiliğe karşı savaşacaklarını söyleyerek bir isyan da onlar çıkarırlar.

DAĞDAN İNEN NİYAZİ

Nihâyet Sultan 2. Abdülhamid'in, meşrûtiyeti îlân etmek zorunda kalmasından sonra, Niyâzi de geyiği ile dağdan iner. Selânik'e giden Niyâzi, geyiğiyle birlikte kahraman gibi karşılanır. "Şu geyik bile hürriyetin kıymetini anladı" diyerek muhâliflere lâf çakarlar. Daha sonra İstanbul'a Niyâzi ile birlikte gelen geyik, Gülhâne Parkı'nda ziyâretçilerini ağırlar. Gazetelerde "Şehrimizi şereflendirdi" manşetleri ile birlikte geyiğin resimleri boy gösterir. Geyik o kadar ilgi çeker ki; Veliaht Reşad Efendi dahi görmek istemiştir. O sene doğan oğlan çocuklarına umûmiyetle Enver ve Niyazi ismi konur, kızlara ise Meral (geyik). Resneli Niyâzi adına "Neşîde-i Hürriyet" ismiyle marş bile bestelenir Karikopoulo Efendi tarafından.

Meşrûtiyetle birlikte ittihatçılar devlette makam kapmaya başlamışken Niyâzi de bu mücâdeleye karışmak yerine kendisine Resne'de Prespe Gölü'ne nâzır bir saray yaptırmayı tercih eder. Sarayın resmini Paris'ten gelen bir kartpostalda görmüştür. (Saray "Dragi Tosiya" adıyla anılıyor).

Sonunda ittihatçıların istediği olur ve saraya karşı Sultan Hamid'i tahttan indirmek için ayaklanma çıkar. Resneli Niyâzi, 31 Mart ihtilâlini bastırmak için İstanbul'a gelen hareket ordusuna da katılır. Tabii ki geyiği ile birlikte. Maksad hâsıl olmuş, pâdişah devrilmiştir.

Sultan Hamid'den sonra ittihatçılar, devletten kendilerine pay koparma yarışına girmişlerdir. Niyâzi çoktan unutulur. Çünkü Manastır'daki ittihatçılar İngiliz yanlısıdır, Selânik'tekiler ise Alman. O, dağlarda hürriyet türküleri söylerken, (güyâ) dâvâ arkadaşları, pâyitahtta devletin nîmetlerinden istifâ etmeye bakmışlardır. Bu durum Niyâzi'ye fazlasıyla dokunur. Askerlikten istifâ ederek siyâsete atılmayı daha mantıklı bulur. Artık Resneli Niyâzi için şöhret günleri yeniden başlamıştır. Bir dizi yolculuk yapar. Her yerde alkışlarla karşılanır. Yaptığı konuşmalar, tezâhürâtlarla bölünür.

KAVGA AYIRIRKEN ÖLÜR

Niyâzi'nin amacı; kendisi de mâhiyetini tam anlamadığı hürriyeti, bozuk hitâbetiyle halka anlatmaktır. En son, bayraklarla donanmış trenle Bursa'ya gittiğinde, zamânın Bursa vâlisi Azmi Bey karşılar kendisini. Onuruna verilen ziyâfette şehrin bütün eşrâfı hazır bulunur. Protokol konuşmaları yapılır. Bütün konuşmacılar Niyâzi'ye ihtirâm eder dururlar. Vâlinin de konuşmasının akabinde Hürriyet Kahramanı (!) kürsüye çıkar ve sürekli elinde taşıdığı kamçısını kürsüye vura vura bir konuşma yapar. Konuşmasında "Neden Resne dağlarında dolaştığını, hürriyetin sâdece Resne dağlarındaki bir avuç kahraman sâyesinde kazanıldığını ve bu başarının, kendisinin de mensûbu olduğu 3. orduya âit olduğunu, şimdiki iktidar sâhiplerinden zamânı gelince hesap soracağını falan..." söyleyince Niyâzi için artık muhâlif rüzgârlar esmeye başlar. Bu nutuk O'nun sonunu getirecektir. Zîrâ nutuk esnâsında orada hazır bulunan şehrin vâlisi Prevezeli Azmi Bey ve garnizon komutanı vâsıtasıyla yapılan konuşma, İstanbul'daki İttihat terakkî hükümetine bildirilir. Gece yarısı, hareket ordusu kumandanı Mahmut Şevket Paşa'dan gelen bir mesajla "Anadolu turlarının iptâli ve Niyâzi Bey'in derhal İstanbul'a dönmesi" emredilmektedir.

Ertesi sabah İstanbul'a dönen Resneli Niyâzi, Anadolu turlarının iptâlinin sebebini bir türlü öğrenemez. Zîrâ ittihatçı lîderlerin nazarında Niyâzi'nin değeri, tek kullanımlık bir mendil kadardır. İktidar elde edildiğine göre, Niyâzi'nin son kullanma târihi de dolmuştur.

Nihâyet kendi dâvâ arkadaşları tarafından yalnız bırakıldığını anlayan Resneli Niyâzi, onurlu bir davranışta bulunarak siyâseti bırakıp çiftçilikle uğraşmaya karar verir. İttihatçılar tarafından kendisine bağlanan emekli maaşını bile almaz. Resne'deki sarayına geri döner. Bu sırada zuhûr eden Balkan savaşlarına da katılan Resneli Niyâzi, savaş sonrası, Memleketi olan Makedonya kaybedilince, İstanbul'a gitmek ister. Lâkin 1913 Nisanında Arnavutluk'un Avlonya limanında İstanbul vapurunu beklerken 7-8 kişilik düzmece bir grubun, düzmece kavgasının ortasında kalan Resneli Niyâzi, kavgayı ayırmak isterken kim vurduya gider. Hürriyet kahramanı Niyâzi, böylesine garip bir şekilde ölür ve kim tarafından niye vurulduğu dahi belli olmadığı gibi, şehit mi gâzi mi olduğu da belli değildir. Böyle bir kuru kavgada öldüğünden, halk şu özdeyişi yakıştırır Resneli Niyâzi için: "Ne şehittir ne gâzi, hiç uğruna gitti Niyâzi"

 

 

YAYIN TARİHİ: 09.09.2012 YENİŞAFAK GAZ.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum