PAPATYA BEYAZI ve RÜZGAR - MEHMET BURAK ÇERİ

Papatyaları kıskandıran kız. Ben rüzgarım. Gözlerinin rengini bilmem. Teninin,saçlarının rengini de bilmem. Ben sadece kulaklarına fısıldar, seni bir serinletip geçerim. Benden medet bekleme.

PAPATYA BEYAZI ve RÜZGAR - MEHMET BURAK ÇERİ
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 23 Mart 2018 - 15:22

PAPATYA BEYAZI

 

Sabah namazından sonra yatamadı kızcağız. Sevincinin bu denli büyüklüğüne kendi dahi inanamıyordu. Heyecanlıydı. Havanın aydınlanmasını bekliyordu.

  Pencerenin kenarına oturdu. Başına örtüsünü bürülerken perdenin altından dağa bakıyordu.’’Ah! ne zaman gelecek şu vakit.’’

  Gözlerini güneşin doğacağı tepeye kilitlemişti. Sonra otur otur canı sıkıldı. Yapılması gereken hazırlıkları yapmaya başladı. Hazırlıklar bitince saate baktı. ‘’Hadi be güzel vakit. Gel artık.’’

  Yine oturup beklemeye başladı. Saatler sonra ev ahalisi uyandı. Annesi ve babası kızı uyanmış, hazırlanmış ve üstelik bütün hazırlıkları yapmmış görünce, biraz da uyku mahmurluğu ile şaşaladılar.’’Kızım, ne bu heyecan. Alt tarafı dağı gezeceğiz  seninle.’’ Dedi babası. Ne yapayım der gibi bir gülüş attı kızcağız. ‘’Sonuçta papatyalar!’’ diyememişti.

  Artık vakit gelmişti. Babası söz verdiği gibi dağın tepelerine çıkaracaktı onu. Ama bu heyecanı papatyalaraydı.Bir örtü gibi,uçsuz bucaksız  şekilde yerleri kaplayan papatyalara... Papatya mevsimlerini ne çok seviyordu. Ve yaşadıkça sevecek gibiydi. Hatta kesin severdi. Acaba yılın her ayı papatyaların çıktığı bir ülke var mıydı?

  Dağ yolunda gidiyorlardı. Yıllar geçti de yol geçmedi sanki. Sonunda gelmişlerdi. Arabadan indi. Masmavi giysileriyle beyazlara doğru gidiyor, küçücük bir çocuğun sevinciyle eş değer halde sevinç yaşıyordu. Nasıl yaşamasındı. Gözlerinin önündeydi papatyalar... Kollarını açıp ‘’Özledim sizi papatyalar.’’ Dedi, özlemini döktü dilinden

  Uçsuz bucaksız bir beyaz görünüyordu.Minik minik papatyalar ona nice tefekkürler,nice şükürler ettiriyordu. Koparamayı bırak,dokunmaya kıyamıyordu. Papatyalara sevdalı, titrek yürekli bir kuş gibiydi.

 Usulca oturuverdi toprağa. Papatyaları izliyordu. Hayretlere düşüyor, hayallerden bile daha güzel olduğunu itiraf ediyordu kendine.

  Sonra ellerini papatyaların üzerinde gezdirmeye başladı. Papatyalarla aynı renkti elleri.Birden bire bir ses duydu. Hafif rüzgar kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Ne dediğini anlamak için kulak kabarttı rüzgara. Çıkarıverdi rüzgar dilinin altındaki baklayı. Dedi ki ‘’Ey titrek yürekli kız. Ellerinin beyazını kıskanmasın papatyalar.’’

 Meğer Galata’daki genci kandırmamış rüzgar. Haklıymış. Ellerinde papatyalar varmış kızın. Elleri de papatya gibiymiş. O kıza uğrayan rüzgar hiç de saf değilmiş.

 Birden irkildi kızcağız. ‘’Ama ben ne yaptım ki ?’’ dedi. Etrafına bakınıyordu. Sonra papatyalara daldı tekrar. Rüzgar yine fısıldadı ‘’Utandı papatyalar; ellerinin beyazından...’’

  Bunu duyunca kızcağız hemen iltifatlar etmeye başladı papatyalara. Gönüllerini almak için ince ve tatlı sesiyle sevdasını anlattı. Papatyalar da inanıverdiler kıza.

  Yine daldı gitti papatyalara. Bunu fırsat bilen rüzgar yine fısıldadı kulağına. ‘’Üstüne oturduğun toprağı kıskanır diğer topraklar.’’ ‘’Ama’’ dedi kız. ‘’Ama ben bir yolcuyum. Kalıcı değil...’’ ‘’Hadi, kalk,gezin dağları Titrek Yürekli.’’

  Kalktı kız. Papatyaların arasında kanat çırpıyordu sanki. Bütün sıcak mevsimleri göğsünde saklamış gibi sıcacık, bütün renkleri yüzüne sermiş gibi capcanlı gülümsüyordu. Ellerini iki yana açmış sevdasını anlatan şiirler okuyordu. Toprağın gönlünü almak için papatyalara fısıldadı. Papatyalar elçi oldu kıza. İnanıverdi toprak.

  Gezinirken yine kulağına doldu rüzgar.’’Böyle yüreğini salıp, kanatlanırsan; kelebekler kıskanır seni.’’ Bu kez ne diyeceğini biliyordu kız. Hem papatyalarla toprak dostuydu artık. Araya onları sokuverdi. Dedi ki, ‘’Benim yüreğim, kelebeklerin toz desenli kanatlarında bir tek toz sadece...’’

 Rüzgar fısıldadı yine. ‘’Ben bile kıskanır oldum seni. Bir Meczubun nabzında uyuyan ben bile... Kuşlar nasıl kıskanmasın seni. Kelebekler, papatyalar... ‘’Ama ben hepinize sevdalıyım.’’ dedi kız. ‘’Mevsimlerinizi dört gözle bekleyen bir sevdalı...’’Papatyalarda artık senden ötürü doğacakları mevsimi dört gözle bekleyecekler. ‘’ ‘’Bende papatyaları çok özledim. Hatta şimdiden özledim.’’

  Bir de şair bir Meczup geldi buralara. O Meczup şimdi galat-ı meşhur olmuş. Evvel zaman içindeydi. Bir şiir istedi papatyalar ondan. Sen en iyisi mi o şiiri oku bir dahaki sefere. Senin sevdanı,onun kelamını unutamaz papatyalar...

 

Mehmet Burak Çeri

tarihistan.org

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum