ARZU KUREYŞİ YAZDI: ZAMAN
Çünkü insan ilk olarak şuur ve vicdan tarafından kendisinin nasıl gelişmesi gerektiğini öğrenmelidir.
11 Eylül 2024 - 11:52
ZAMAN
Geçmişi değiştiremez, geleceği ise göremezken hangi hakla içinde bulunduğumuz anı boşa geçirip bir gün geçmiş olacak olan geleceğimizi yaratabilecek düşünceye sahip olabiliriz ki?
"Sonra yaparım, yarın bitirmeye çalışırım. Zaten daha çok vaktim var diye diye erteliyoruz işleri. İşler birikince de vakit diye bir şeyin kalmadığının farkına varırız.
O zaman anlarız ki aslında duracak olan, ilerlemeyen bizdik, zaman değildi.
O zaman "Zaman çok hızlı ilerliyor." cümlesini kurup ümitsizliğe düşmekten veya her işi aceleci bir tavırla bitirmeye çalışmaktan başka ellerimizden bir şey gelemez.
Yıllardır zaman için bir tanım getirememiştir insanoğlu. Ama onun hakkında düşünen insanlar olmuş ve onu bölümlere ayıran milletler ortaya çıkmış.
Zamanı bir şekilde yönetmeye çalışmış. Zaman geçtikçe de zamana olan yönetme programına daha çok ihtiyaç duymuştur.
Çünkü zamanı yönetemezsek zaman bizi yönetir.
Bilirsiniz bu dünyayı bir sınama yeridir. Ve bence en çok zamanı nasıl yönettiğimizle sınanıyoruz.
Bu mesele oldukça önemlidir.
Ben de zaman nedir sorusuna bir cevap bulamıyorum. Onun hakkında nasıl yazmaya kalkıştığımı da biliyor değilim. Aslında kimse bu esrarengiz kelimeye herkesçe kabul görülen bir tanım getirememiştir. Bu yüzden herkesin "zaman" hakkında düşünceleri farklıdır.
Bu hayatı önemli kılan zaten farklı olan düşüncelerdir. Eğer herkes aynı şeyi düşünseydi kimse bir etki yaratmak için çabalamazdı. Zaten herkes benim gibi düşünür diye düşünüldüğü zaman öğrenebilecek veya öğretebilecek hiçbir şey kalmayacaktı. Kısaca hayatın bir anlamı kalmazdı. Kimse neden bu dünyaya geldiği sorusuna bir cevap bulamazdı. Tartışmak diye bir kelimeyle tanışmayacaktık. Tartışmak her zaman iyi bir şey olmazsa da iyilik yolunda bazı yolları aşmak için tartışmaktır insana yardımcı olan.
Bana göre zaman insanın hep bir değişimin içerisinde olmasını sağlar. Bu değişim aylar ve yıllar sonra belirgin olsa da aslında her saniyede gerçekleşir.
Gün içerisinde defalarca saate bakıyorsunuzdur. Eğer düzenli bir insansanız her şeyi belirli bir zamanda yapıp bitiriyorsunuzdur. Zamanla ilerliyorsunuz. Bu ilerleme geleceğe doğru bir ilerlemedir. Ama önünüzü görmeden ilerliyorsunuz.
Kalabalık bir yerde gözünüzün görmediği ve yürüdüğünüzü düşünün. Bu yerin adı Dünya olduğunu varsayarsak siz kalabalık bir yer olan Dünya'da adımlarınızı öyle dikkatli bir şekilde atmalısınız ki her hangi bir kimseye veya herhangi bir şeye çarpmamanızın garantisi fazla olsun. Biri elinizi tutup sizi caddeden geçmenizi yardımcı olmak istediğini söylediğinde çok dikkat etmelisiniz. Çünkü bu kalabalıkta öyle kötü insanlar var ki sizin masumluğunuzdan su-i istifade ederek sizi tam caddenin ortasında bırakabilir. Ve daha birçok tuzak kurulabilir bu Dünya'da.
Yani ben size herkesten defalarca duyduğunuz, "zamanınızı boşa geçirmeyin." Cümlesinin yerine size "Gözünüz görmüyormuş gibi ilerleyin." demek istiyorum.
Asla acele etmeyin. Acele etmek, gözü görmeyen birinin koşmasına benzer. Er ya da geç her hangi bir saniye de düşmesi ise aşikârdır.
Hayatım boyunca iyi veya kötü diye nitelendirdiğim birçok insanla karşılaştım. Bazılarının düşündükleri o kadar muhteşemdi ki ben bu düşüncelerden istifade ederek kendi düşüncelerimi de üstüne katarak anladım ki hayatı yaşamak için değil hayatı yaratmak için yaşıyoruz.
Bir hayatı yaratmak ise bir ömür kadar zaman alır. Ama her saniyesi önemli ve değerlidir. Çünkü ancak zamanla yaratabilirsiniz hayatınızı. Dolayısıyla düşünerek hareket etmelisiniz. Tarih dersiyle ilk 9.sınıfta tanıştığımızda öğretmenimizin her derste söylemese de aslında söylediği bir cümle vardı. "Tarih tekrarlanamaz." diyordu her şeyi anlatırken. Ben ise içimden bir soru geçiriyordum; "Neden tekrarlanamaz?"
Cevabını ise yine kendim kendime veriyordum. "Çünkü zaman ilerliyor. Zamanla birlikte insanlarda dünyaya gelip belli bir süre yaşayıp gidecekler." diyordum. Bir daha bu geçen saniyeleri şu anki duygularınızla, kafanızdaki bu düşüncelerle yaşayamazsınız, bunu unutmayın.
Zaman işte budur; Akıp giden ve sizi de kendisiyle götürendir.
Zaman bizi nasıl kendisiyle götürebilir sorusuna gelirsek.
Dikkatinizi tekrar gün içerisinde defalarca saate bakmanıza çekerim. Belirli veya belirsiz aralıklarla saate baktığınızda akrep ve yelkovanın gün içerisinde hep bir yer değiştirme içerisinde olduğunu anlarsınız. Biri her zaman diğerini kovalamak gayretinin içerisindedir.
Ama sadece zaman değil akıp giden. Onunla birlikte milyarlarca ömür de akıp gitmektedir. Bu milyarlarca ömrü zaman kendisiyle götürürken bazı ömürler bu gizemli şeyden iniyor ve onların yerini başka ömürler alıyor.
Muhteşem ve akıl almaz bir şeydir bu. Bu muhteşemliği yaratanın güçlüğünü nasıl tanımlaya bileceğiz?
Tanımlanamaz. Hiçbir kelime bu büyük gücü anlatamaz.
Üzücü tarafı ise zamanın üstüne binen kötü insanlardır. Hiç iyileşmeyecek izler bırakan, masum ömürleri sebepsiz yere sırf kendi menfaatleri için alan da işte bu insanlardır. Zaman bu güçlüğüyle utanır bu insanları bindirdiğinden. Şeytan ise mutlu...
Bugünlerde onlara insan demeyi utandığım, insana sadece görünüş olarak benzeyen vahşi hayvanlar tarafından masum insanlar şehit ediliyor.
Bunun daha üzücü tarafı ise aynı insanın gelip gelişmekten bahsetmesidir.
Ne gelişti?
Yüzbinlerce çocuğu bu kadar hayvanca şehit edenler bu dünyada yaşamayı sürdürdükleri zamana kadar ne gelişiyorsa hangi alanda bir gelişim görülüyorsa hepsi boştur.
Çünkü insan ilk olarak şuur ve vicdan tarafından kendisinin nasıl gelişmesi gerektiğini öğrenmelidir.
Zaman büyük bir öğretmendir. Her günün bitişi başka bir günün doğuşunun habercisi olduğu gibi her kışın başlaması ilkbaharın gelmesini haber verdiği gibi zaman da böyledir. Günler, aylar, yıllar geçtiğini, her şeyin sonu olduğunu, ömürlerin akıp gittiğini ve belki de yarın diye bir şeyin olmayacağı bilincini öğretiyor zaman.
Zaman konuşsaydı ne diyecekti bize acaba?
Bu sorunun üzerinde çok düşünmek lazımdır, kanaatimce…
Arzu KUREYŞİ 11.09.2024
Geçmişi değiştiremez, geleceği ise göremezken hangi hakla içinde bulunduğumuz anı boşa geçirip bir gün geçmiş olacak olan geleceğimizi yaratabilecek düşünceye sahip olabiliriz ki?
"Sonra yaparım, yarın bitirmeye çalışırım. Zaten daha çok vaktim var diye diye erteliyoruz işleri. İşler birikince de vakit diye bir şeyin kalmadığının farkına varırız.
O zaman anlarız ki aslında duracak olan, ilerlemeyen bizdik, zaman değildi.
O zaman "Zaman çok hızlı ilerliyor." cümlesini kurup ümitsizliğe düşmekten veya her işi aceleci bir tavırla bitirmeye çalışmaktan başka ellerimizden bir şey gelemez.
Yıllardır zaman için bir tanım getirememiştir insanoğlu. Ama onun hakkında düşünen insanlar olmuş ve onu bölümlere ayıran milletler ortaya çıkmış.
Zamanı bir şekilde yönetmeye çalışmış. Zaman geçtikçe de zamana olan yönetme programına daha çok ihtiyaç duymuştur.
Çünkü zamanı yönetemezsek zaman bizi yönetir.
Bilirsiniz bu dünyayı bir sınama yeridir. Ve bence en çok zamanı nasıl yönettiğimizle sınanıyoruz.
Bu mesele oldukça önemlidir.
Ben de zaman nedir sorusuna bir cevap bulamıyorum. Onun hakkında nasıl yazmaya kalkıştığımı da biliyor değilim. Aslında kimse bu esrarengiz kelimeye herkesçe kabul görülen bir tanım getirememiştir. Bu yüzden herkesin "zaman" hakkında düşünceleri farklıdır.
Bu hayatı önemli kılan zaten farklı olan düşüncelerdir. Eğer herkes aynı şeyi düşünseydi kimse bir etki yaratmak için çabalamazdı. Zaten herkes benim gibi düşünür diye düşünüldüğü zaman öğrenebilecek veya öğretebilecek hiçbir şey kalmayacaktı. Kısaca hayatın bir anlamı kalmazdı. Kimse neden bu dünyaya geldiği sorusuna bir cevap bulamazdı. Tartışmak diye bir kelimeyle tanışmayacaktık. Tartışmak her zaman iyi bir şey olmazsa da iyilik yolunda bazı yolları aşmak için tartışmaktır insana yardımcı olan.
Bana göre zaman insanın hep bir değişimin içerisinde olmasını sağlar. Bu değişim aylar ve yıllar sonra belirgin olsa da aslında her saniyede gerçekleşir.
Gün içerisinde defalarca saate bakıyorsunuzdur. Eğer düzenli bir insansanız her şeyi belirli bir zamanda yapıp bitiriyorsunuzdur. Zamanla ilerliyorsunuz. Bu ilerleme geleceğe doğru bir ilerlemedir. Ama önünüzü görmeden ilerliyorsunuz.
Kalabalık bir yerde gözünüzün görmediği ve yürüdüğünüzü düşünün. Bu yerin adı Dünya olduğunu varsayarsak siz kalabalık bir yer olan Dünya'da adımlarınızı öyle dikkatli bir şekilde atmalısınız ki her hangi bir kimseye veya herhangi bir şeye çarpmamanızın garantisi fazla olsun. Biri elinizi tutup sizi caddeden geçmenizi yardımcı olmak istediğini söylediğinde çok dikkat etmelisiniz. Çünkü bu kalabalıkta öyle kötü insanlar var ki sizin masumluğunuzdan su-i istifade ederek sizi tam caddenin ortasında bırakabilir. Ve daha birçok tuzak kurulabilir bu Dünya'da.
Yani ben size herkesten defalarca duyduğunuz, "zamanınızı boşa geçirmeyin." Cümlesinin yerine size "Gözünüz görmüyormuş gibi ilerleyin." demek istiyorum.
Asla acele etmeyin. Acele etmek, gözü görmeyen birinin koşmasına benzer. Er ya da geç her hangi bir saniye de düşmesi ise aşikârdır.
Hayatım boyunca iyi veya kötü diye nitelendirdiğim birçok insanla karşılaştım. Bazılarının düşündükleri o kadar muhteşemdi ki ben bu düşüncelerden istifade ederek kendi düşüncelerimi de üstüne katarak anladım ki hayatı yaşamak için değil hayatı yaratmak için yaşıyoruz.
Bir hayatı yaratmak ise bir ömür kadar zaman alır. Ama her saniyesi önemli ve değerlidir. Çünkü ancak zamanla yaratabilirsiniz hayatınızı. Dolayısıyla düşünerek hareket etmelisiniz. Tarih dersiyle ilk 9.sınıfta tanıştığımızda öğretmenimizin her derste söylemese de aslında söylediği bir cümle vardı. "Tarih tekrarlanamaz." diyordu her şeyi anlatırken. Ben ise içimden bir soru geçiriyordum; "Neden tekrarlanamaz?"
Cevabını ise yine kendim kendime veriyordum. "Çünkü zaman ilerliyor. Zamanla birlikte insanlarda dünyaya gelip belli bir süre yaşayıp gidecekler." diyordum. Bir daha bu geçen saniyeleri şu anki duygularınızla, kafanızdaki bu düşüncelerle yaşayamazsınız, bunu unutmayın.
Zaman işte budur; Akıp giden ve sizi de kendisiyle götürendir.
Zaman bizi nasıl kendisiyle götürebilir sorusuna gelirsek.
Dikkatinizi tekrar gün içerisinde defalarca saate bakmanıza çekerim. Belirli veya belirsiz aralıklarla saate baktığınızda akrep ve yelkovanın gün içerisinde hep bir yer değiştirme içerisinde olduğunu anlarsınız. Biri her zaman diğerini kovalamak gayretinin içerisindedir.
Ama sadece zaman değil akıp giden. Onunla birlikte milyarlarca ömür de akıp gitmektedir. Bu milyarlarca ömrü zaman kendisiyle götürürken bazı ömürler bu gizemli şeyden iniyor ve onların yerini başka ömürler alıyor.
Muhteşem ve akıl almaz bir şeydir bu. Bu muhteşemliği yaratanın güçlüğünü nasıl tanımlaya bileceğiz?
Tanımlanamaz. Hiçbir kelime bu büyük gücü anlatamaz.
Üzücü tarafı ise zamanın üstüne binen kötü insanlardır. Hiç iyileşmeyecek izler bırakan, masum ömürleri sebepsiz yere sırf kendi menfaatleri için alan da işte bu insanlardır. Zaman bu güçlüğüyle utanır bu insanları bindirdiğinden. Şeytan ise mutlu...
Bugünlerde onlara insan demeyi utandığım, insana sadece görünüş olarak benzeyen vahşi hayvanlar tarafından masum insanlar şehit ediliyor.
Bunun daha üzücü tarafı ise aynı insanın gelip gelişmekten bahsetmesidir.
Ne gelişti?
Yüzbinlerce çocuğu bu kadar hayvanca şehit edenler bu dünyada yaşamayı sürdürdükleri zamana kadar ne gelişiyorsa hangi alanda bir gelişim görülüyorsa hepsi boştur.
Çünkü insan ilk olarak şuur ve vicdan tarafından kendisinin nasıl gelişmesi gerektiğini öğrenmelidir.
Zaman büyük bir öğretmendir. Her günün bitişi başka bir günün doğuşunun habercisi olduğu gibi her kışın başlaması ilkbaharın gelmesini haber verdiği gibi zaman da böyledir. Günler, aylar, yıllar geçtiğini, her şeyin sonu olduğunu, ömürlerin akıp gittiğini ve belki de yarın diye bir şeyin olmayacağı bilincini öğretiyor zaman.
Zaman konuşsaydı ne diyecekti bize acaba?
Bu sorunun üzerinde çok düşünmek lazımdır, kanaatimce…
Arzu KUREYŞİ 11.09.2024
FACEBOOK YORUMLAR