ARZU KUREYŞİ YAZDI: İLAHİ AŞK (1)

Asıl amacımızın ne olduğunu arayıp bulmaktır amacımız. Arayışımız ise içimizden başlar. Kalbimizin tam derinliklerindeki sesten…

ARZU KUREYŞİ YAZDI: İLAHİ AŞK (1)
12 Ekim 2024 - 21:19
İLAHİ AŞK (1)
Sevgiyi yaratan her şeyi sevgiyle yarattı.

Yeryüzünde kan dökecek insan bile büyük bir zatın rahmetiyle yeryüzüne indirildi.
Yeryüzünün halifesi olan bu varlık, varlıkların en şereflisi ve âdeta her şeyin yaratma sebebi oldu.

Ne için? Neden bunca kötülük yapan bu varlık bu kadar değerli görünsün?
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim." Kur'an: 2/30
Meleklere yüzyıllarca hocalık yapan, Allah'a boyun eğdiren ama içinde Allah'a karşı kulluktan başka bir şey besleyen İblis, insanla sınandı.

O aşamadan sonra artık yaratılmış ve yaratılacak her şeyin sebebi insan oldu.

Evrenin de, ağacın da, Güneşin de, karınca da, şeytan da, melekler de insan için vardır.
İnsan ise Allah için... Değerlidir. Ama bir o kadar da gafil...

Kimsenin olmadığı bir yerde, kimsenin sizi göremeyeceği bir köşeye çekilip düşünün. Bu yılların içerisinde neler yaşadığınızı, hangi olaylarla karşılaştığınızı, hangi hatalarınızdan ders aldığınızı ve kimlerle tanışıp şu anda kimlerle geçirdiğinizi bir düşünün.

Kalplerini sözlerinizle belki de yaptıklarınızla, davranışlarınızla kırdığınız insanları hatırlıyor musunuz?
Belki istemeden yalan söylediğiniz oldu. Belki de bilerek bunu yaptınız.

İyisi veya kötüsü ne yapmışsanız artık değiştiremezsiniz yaptığınızı. O öylece iyi veya kötü olarak kalır. Tarihten silinmez.

Size kötülük yapanları, kalbinizi kuranları ve onları güvendiğiniz hâlde sizi tam yolun ortasında bırakanları affedin.

Kalbinizi onların pisliğinden temizleyin. Bilin ki her varlıkta olduğu gibi o kalbin de yaratma sebebi vardır. Ona iyi bakmalısınız.

Kendinizle dakikalarca yüzleşin. Gerekirse saatlerinizi verin kendinizi düşünürken. Gerçek her ne ise saklanmadan ve üşenmeden kendinize hatırlatın. Biliyorum, bazı yaptıklarınız için pişmanlık duyuyorsunuz. Keşke yapmasaydım diyorsunuzdur.
Ama eğer bu satırları okuyorsanız hâlâ geç kalmamışsınızdır. Allah Teâlâ'nın tövbe kapıları açıktır. Ve Allah Teâlâ tövbe eden kullarını çok seviyor. Ne kadar bizi sevdiğini bir bilsek her saniyemizi onu hatırlayarak, zikir ederek geçiririz.

Bundan gafil olduğumuz için bir felaket ve acı bir olay başımıza gelmeden onu hatırlamıyoruz. Başımız bir musibete girdiğinde ise ellerimiz göğe uzanır. Başımız ise toprakla boğuşup secdeye gider. Kalbimizden akıyor gibi akan gözyaşlarımız aktığında melekler bizi izlemeye gelir. Hiç kimsenin sesini duyamadığımız hâlde bir kaç dakikalığına yaptığımız o duanın kalbimize verdiği huzur anlatılamayacak kadar muhteşemdir.

Amacımız ne?
Asıl amacımızın ne olduğunu arayıp bulmaktır amacımız. Arayışımız ise içimizden başlar. Kalbimizin tam derinliklerindeki sesten… Ki her geçen saniyeyle kim olduğumuzu bize söylüyor. Ama biz duyamıyoruz. Çünkü dolmuş kalbimiz dünya zevkleriyle, hevesleriyle ve onlara benzetmeye çalıştığımız ama kim olduklarını bilemediğimiz insanlarıyla. Bu yüzden duyulmuyor içimizdeki ses.

Ses, kendisini duyurmak istediğinde önündeki engelleri geçene kadar kaybolur.
Sesi duyup duymamanız içinizdeki engellerin sayısına bağlıdır.

Engelleri kaldırın ve Allah Teâlâ'dan gelen sese kulak verin. Dinleyin. Her şeyinizle sese yönelin. Ancak böyle mutlu olursunuz. Yaradanı dinleyerek...

Düşünmeyi devam edin. Keşke böyle yapmasaydım da böyle yapsaydım gibisinden cümleleri silin kafanızdan. Kendinizi teslim edin zamanın akışına. Geleceği zaten göremiyorsunuz, onu Allah bilir. Onun hakkında konuşmak çokta bir anlam taşımıyor. Geçmişi de değiştiremezsiniz. Neden şimdi keşkelerle dolduruyorsunuz zamanınızı?
Onun yerine bu geçen saniyelerle ilgilenin. Onların boş geçmesine izin vermeyin.
Hiçbir şey yapamıyorum demeyin.

Siz insansınız.
Sizin sahiplendiğiniz görev ve sorumluluklarınız o kadar fazladır ki yapmaya kalksanız boş diye bileceğiniz bir saniyeniz bile kalmayacaktır.
En azından bir ağaca bakıp düşünün. Hissedin doğanın bazen çığlıklarla bazen ise bir fısıltı gibi gelen seslerine.

İçinizde bir emanet barındırdığınızı farkında mısınız?
Kur'an ı kerim şöyle buyurur:
"Allah emaneti göklere, yere ve dağlara önerdi de onlar emaneti yüklemekten çekindiler, korkup titrediler. Emaneti insan yüklendi." Kur'an: 33/72

Bu ayet muhteşem bir ayettir. Her okuduğumda ağlamak istemişimdir. Vicdan rahatsızlığım her geçen gün artıyor. Göklerin, yerin ve dağların büyüklüğünü gözüme getirip bir de onların emaneti yüklenmekten korkup titrediğini düşünmek bu emanetin ne kadar değerli olduğunu ve dünya üzerindeki tek amacımız bu emaneti iyi bakmak olduğunu anlamak beni çok düşündürüyor.

Bir yandan bir korku ve endişe sarıyor içimi. Ya emanete ihanet etsem? Şeytana uyup emanete bakmaya bırakırsam sonum ne olacak?

Bana bu kadar değerli bir emanet verene hesap gününde ne diyeceğim?
Diyebilecek bir şeyim kalır mı gerçekleri gördüğümde?

Arzu KUREYŞİ 27.09.2024
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Arzu KUREYŞİ
    7 ay önce
    Çok teşekkür ederim.
  • Kamil Ersin
    8 ay önce
    "Büyük dünyalara açılan kapıların anahtarları" Harika bir değerlendirme. Muhteşem tespitler. Devamını dileriz.