ORTA ÖĞRETİMDE AMAÇ

Yusuf Mesut KİLCİ Yazdı: ORTA ÖĞRETİMDE AMAÇ

 ORTA ÖĞRETİMDE AMAÇ
26 Ekim 2018 - 08:41

                                                           ORTA ÖĞRETİMDE AMAÇ

         Bir toplumun geleceği, medeniyetinin küçük ama ileride kahraman olabilecek çocukların sayesindedir. Çocuklar geleceğin yolcusudur. Onların rehberi öğretmendir. Ortaöğretimde amaç iyi bir eğitim almak olmalıdır. Bu açıdan bakıldığında yeterli bir eğitim alan öğrenci toplumla bütünleşerek, günlük hayatında ihtiyaç duyacağı bilgileri edinerek, gelecekteki hayatı için yön verici problemlerini çözücü bir başlangıç olacaktır. Öğrencilerin kendilerini daha yeterli hissederek, yaşama daha güvenli bakmaları sağlanabilecektir.

       Üniversite ve yüksek öğretim kurumlarının öğrenci yerleştirmedeki sınırlı imkânları sebebiyle, ortaöğretim kurumları bir yarış alanına çevrilmiştir. Türkiye’deki ortaöğretim kurumlarında öğretimin aynı düzeyde verilemeyişi bu yarışın eşit şartlar altında gerçekleştirilmesine imkân vermemektedir. Genellikle üniversite ve yüksek öğretim okullarına girebilen öğrencilerin çoğunluğunu büyük şehirlerdeki bilinen, belirli liselerden mezun olan öğrenciler oluşturmaktadır. Ayrıca değişik sosyo-ekonomik şartlar altında yetişen öğrenciler farklı ölçülerde faydalanabilmektedirler. Bu durum geleceğe kuşku taşıyan gençler ortaöğretimdeki aldıkları öğretimi ciddiye almadıklarından başarısızlıkları ve verimsizlikleri yaygınlaşmaktadır.  Ortaöğretimin kendisini, üniversiteye girebilmenin ötesinde hiçbir şey kazandırmadığını gören genç, güvensizlik duyduğu ortamda öğretim sistemini eleştirmeye başlayacak, daha sonra da bu eleştiriler gittikçe büyüyen bir biçimde yönetim eleştirisine dönüşebilecektir.

        Gençliğin eğitim kurumlarıyla olan anlaşmazlığı, toplumdaki diğer kurumlarla da çelişki içine girmesini kolaylaştırıcı bir rol üstlenmektedir. Gencin özellikle gelecekle ilgili aşırı güvensizliği onu sağlıksız bir psikolojik gelişim içine ittiği, bunun da daha çok sosyal problemleri beraberinde getirebileceği söylenebilir. Eğitim sistemi aileden çevreye, çevreden okula bütün sosyolojik kurumlara daha alt düzeyde kitle iletişim araçlarına kadar uzanan ve devletin genel politikası doğrultusunda gerçekleşen öğeler bütünü olarak ele alınmalıdır.

         Ortaöğretimde başarılı olmanın bir şartı da zamanı verimli halde değerlendirmektir. Zaman kavramı insanın günlük hayatında çeşitli dilimler halinde yer almaktadır. Kişinin hem kendisi hem de başkaları için bütün zorunluluklarından, yaptırımlarından, bağlantılarından vazgeçeceği ve kendi isteği ile seçeceği bir faaliyetle uğraşacağı zaman dilimini bazı bilim adamları serbest zaman veya özgür zaman olarak tanımlamışlardır. Gerçi kişinin bütün hayatını içine alan zaman sürecini verimli bir şekilde değerlendirmesi onun psikolojik ve biyolojik açıdan sağlıklı gelişmesine yardımcı olacaktır. Genel eğitim sisteminde zamanın her sürecini en verimli şekilde değerlendirmek, uygulanan eğitim sistemini destekleyen bir araç olarak ele alınmalıdır. Öncelikle devletin sunduğu var olan imkânlardan en üst düzeyde yararlanmalıyız. Mesela okulda geçen sürenin eğitsel kulüplerde, okul kitaplıklarında el işi atölyesinde spor salonlarında öğrencilerin hizmetinde değerlendirilmeli. Okuma alışkanlığı kazandırılması, sporun her bir dalında yetiştirilmesi, yeteneklerine göre edebiyat veya görsel sanatlarda becerilerinin geliştirilmesi kısacası öğrencilerin pasiflikten aktif duruma geçirilmesi..

            Kendimizi gençlere benzetmeye çalışabiliriz, onları kendimize benzetmeye kalkışmayalım. Onlara sevgimizi verebiliriz, ama düşüncelerimizi asla. Çünkü onlarında düşünceleri vardır. Gençlik toplumun geleceği için bir yatırımdır. Gençler yönetilmesi gereken bir kitle değil, yönetime hazırlanan, kendisine, görüşüne ve yaptıklarına değer verilen toplumsal bir güç olarak kabul edilmelidir.

          Hayatta başarılı olmanın belirli bir eğitim ve öğretim süreci gerektirdiği genelde yaygın bir inançtır. Toplumda orta öğretimde özellikte liselerde eğitim ve öğretim görmenin sebeplerine bakıldığında ister aile, ister öğrenci açısından birinci sebep meslek edinme olduğu görülmektedir. Böylece eğitim ve öğretim araç olmaktan çıkmakta daha çok amaç olmaya yaklaşmaktadır.

          Öğrencilerin şahsi problemlerinden dolayı okul başarılarını etkileyeceği bilinen bir gerçektir. Biz eğitimcilerin ve eğitim kurumlarının temel sorumluluklarından biriside bu tür problemlerin tespiti ve çözümünde öğrencilerimize etkili bir biçimde yardımcı olmaktır. Bu anlamda sınıf rehber öğretmenliği ve okul rehberlik servisine büyük sorumluluklar düşmektedir. Okuldaki eğitim ve öğretim faaliyetlerinin ana unsurlarından birisi hatta en önemlisi öğretmendir. Değişen eğitim anlayışları ve eğitim öğretim yöntemleri gelişen eğitim teknoloji karşısında öğretmenin önemi azalmamış aksine artmıştır.

                                                                       Yusuf Mesut KİLCİ

                                                                           Eğitimci-Yazar

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum