Mehmet YARDIMCI: KKTC'de İsmail Bozkurt Efsanesi

Mehmet YARDIMCI: KKTC'de İsmail Bozkurt Efsanesi
26 Mayıs 2022 - 19:43

Efsanelerde anlatılan olaylar bazen doğaüstü olabilir ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Anlatılan öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir. İsmail Bozkurt'un Kıbrıs'ta yaptıkları da bunlardandır.

Bir konuşmasında: "Kıbrıs Türk Kültürü derken, halktan kopuk bir zümrenin kültüründen söz etmiyorum. Kıbrıs Türk Kültürü ile Kıbrıs Türk Halk Kültürü büyük oranda özdeştir. Kent-köy, aşağı tabaka-üst tabaka ayırımları pek kalmamıştır" diyen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde üç dönem milletvekili ve bir dönem Kültür Bakanı olan, mücahit, yazar, siyaset ve devlet adamı,  Kıbrıslı değerli dostum İsmail Bozkurt'la yakın dostluğumuz KIBATEK'in kuruluş aşamasında perçinleşmiştir.

KIBATEK'in ortaya çıkışı 1998 yılındadır. İlk yapılanma, 1998 Mart'ında Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi'nin düzenlediği "I. Uluslararası Kıbrıs ve Balkanlar Türk Edebiyatları Sempozyumu" sonunda bir "İzleme Kurulu" oluşturulması ile başlamış ve aynı yılın Ekim'inde, İzmir'de "II. Uluslararası Kıbrıs ve Balkanlar Türk Edebiyatları Sempozyumu" gerçekleştirilmiştir. Her iki sempozyuma da bildiri ile katılışım, kuruluş aşamasındaki bazı toplantılarda bulunuşum, KIBATEK kurumunun oluşmasına tanıklığımın belgeleridir.

Merkezi KKTC olmak üzere, (Kıbrıs-Balkanlar-Avrupa Türk Edebiyatları Kurumu) KIBATEK adı Köstence'de gerçekleştirilen "3. Uluslararası Kıbrıs-Balkanlar-Avrupa Türk Edebiyatları Sempozyumu"nda netleşmiş ve bu aşamaya da tanık olmuşumdur.

Yaşamının her aşamasında Kıbrıs halk kültürünü sergileyen, özellikle içinde doğup büyüdüğü halkının gelenek, görenek ve töresinden ödün vermeden en üst görevleri yürütürken bile halkça olmayı sürdüren İsmail Bozkurt, özellikle romanlarında yöresel kültürü üst düzeyde sergilemiş, Türk halklarının yaşadığı esaret yıllarının sıkıntılarını, mücadelelerini, geleneklerini, göreneklerini  romanlarında yansıtan Yakup Kadri, Halide Edip, Mustafa Necati Sepetçioğlu gibi o da romanlarında Kıbrıs Türklerinin kurtuluş mücadelesine ışık tutmuş, 1955-1974 yıllarında Kıbrıs Türklerinin yaşamına, kültürüne dair gerçekçi ve somut aktardıklarıyla dönemin doğru algılanmasına katkı koymuştur.

Kıbrıs'ta yaşanan olayların insan dünyasında yol açtığı yıkımları, küçük hesaplara dayalı siyasal çekişmeleri ve toplumsal çalkantıları da başarıyla betimleyen 'Yusufçuklar Oldu Mu' adlı kitabı, manzum Mensur Hikâyeler, 'Kızıl Meydanda Bir Uçak' (Gezi Yazıları), 'Bir Gecede', 'Mangal' ve 'Kaza' adlı  romanlarından sonra devasa bir eserle karşımıza çıkışı yazı başlığındaki 'Kıbrıs'ta İsmail Bozkurt Efsanesi' yakıştırmasını çoktan hak etmiştir.

Oğuz Karakartal'la birlikte oluşturduğu; Başta şiir olmak üzere, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anadolu'daki tüm edebi türlerin varlığını, Halk Edebiyatının, Divan Edebiyatının önemli temsilcilerinin burada da önemli eserler verdiğini, Anadolu'daki mani, ninni, tekerleme, atasözü, türkü gibi anonim halk edebiyatı ürünlerinin Kıbrıs halkınca canlı bir biçimde yaşatıldığının tescili olan ve roman, öykü, anı, gezi, deneme türlerinin ilginç örneklerinin Kıbrıslı şair ve yazarlar tarafından ustaca sergilendiğinin gösterilmesi açısından ülkemiz kültür hazinesi için paha biçilmez değerdeki 'Kıbrıs Türk Edebiyatı Tarihi' adlı 5 ciltlik devasa eser gelecek kuşaklara bırakılan önemli bir mirastır. Kıbrıs için kim ne yazarsa bu önemli esere bakmak zorundadır. İsmail Bozkurt'un şahsında emeği geçenleri yürekten kutlamak istiyorum.

Sözlü kültür ortamında oluşan halk kültürü ürünleri, bir toplumun dünya görüşünü, inançlarını, edebî zevkini ortaya koyar. Bu ürünler roman, öykü tiyatro vb.. edebi eserlerde ustaca yer alınca o esere ayrı bir kimlik kazandırır. Kıbrıs'ta bunu başaranların en önemlisi İsmail Bozkurt'tur.

İsmail Bozkurt'un tüm romanlarında halk bilimi ve halk edebiyatı unsurları belirgin olarak yer alması Bozkurt'un bilinçli tercihidir

Kıbrıs Türk Edebiyatında en çok romanlarıyla tanınan İsmail Bozkurt, Kıbrıs Türkünün millî mücadelesini anlattığı eserlerinde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve kültürel yaşamına geniş yer vermiş, gerekli görülen yerlerde de Kıbrıs ağzını ustaca yansıtmıştır. Bu nedenle Kıbrıs Türk romanı içerisinde Bozkurt'un ayrı bir yeri vardır.

Yazar yayınlamış olduğu; 'Yusufçuklar Oldu mu? (1991)',  'Bir Gün Belki (2002)', 'Bir Gecede (2005)' gibi romanlarıyla 1974 sonrasında Kıbrıs Türk edebiyatında roman geleneğinin oluşumuna zemin hazırlayanlardan ve bu türün gelişmesini sağlayanlardan biri olmuştur.

Çeşitli dönemlerde Bekir Kara ve Özker Yaşın gibi yazarların realist çizgide geleneksel roman örnekleri verdikleri bilinmekle birlikte, öykü, roman, deneme ve gezi yazıları ile Kıbrıs Türk nesrinin oluşumuna  büyük katkıda bulunan İsmail Bozkurt'un yeri farklıdır. O,  romanlarında millî bilinçle hareket eden, toplumsal çarpıklıklara direnen toplum için ideal olarak nitelendirilebilecek tipler yaratmıştır.

2002'de yayımlanan ve hem Azerbaycan Türkçesine aktarılan hem de Rusçaya çevrilen iki gencin yaşadığı aşk çerçevesinde Kıbrıs Türkü'nün 1960'lı yıllarda vermiş olduğu varoluş mücadelesini anlatan "Bir Gün Belki" romanında yer alan Kıbrıs Türk folkloruna dair unsurlar, kaybolan veya kaybolmaya yüz tutmuş gelenekler, o kadar doğal ve ustaca kullanılmıştır ki bir zamanlar Kıbrıs Türk halkının ana geçim kaynaklarından harnup toplayıcılığı bile gelecek kuşaklar için belge niteliği kazanmıştır.

Lefkara, geçmişten itibaren Kıbrıslı Türklerin ve Rumların icra ettiği önemli bir el sanatıdır. Adını Güney Kıbrıs'ta bulunan Lefkara köyünden alan ve güzel desenlere sahip olan bu el sanatını Kıbrıs Türkleri günümüzde de yaşatmaktadır. Romanda da Nitsa'nın annesini Lefkara işlerken görmekteyiz

Anadolu'da olduğu gibi Kıbrıs Türkleri arasında lakap verme yaygın bir uygulamadır. Kişiye takılan lakap zamanla öylesine işlerlik kazanır ki kişinin asıl adı kullanılmaz olur ve kişi sadece lakabıyla anılır. Kimi zaman da bu lakap aileye mal olur ve aile bu lakapla anılır olur. "Bir Gün Belki" romanında lakap vermenin ustaca kullanıldığı görülmektedir. Örneğin, Kara Salih, Deli Hristo, Davut Pehlivan, Kelle Dayı gibi lakapların yanı sıra Amerika'dan Kıbrıs'a dönen roman kahramanlarından birinin lakabı Tsiro olarak takılırken, kahvehane çalıştıran birinin Stalin'e hayranlığı nedeniyle kendisine Stalin lakabı takılmış, iş yerine de Stalin'in kahvesi denmiştir. Romanda Nevruz Bayramının önemsenişi, günler öncesinden hazırlıklar yapılışı, piknik yerlerinde renkli yumurtalar haşlanarak yumurta tokuşturma yarışması yapılışı ve ateş üzerinden atlanılışı Anadolu'da olduğu gibi eski Türk geleneklerinin tüm canlılığıyla yansıtıldığının işaretidir.

Türk toplumunda kaynaştırıcı bir özelliğe de sahip düğünlerin romanda özenle yer alması, düğün bünyesinde pehlivan güreşlerinin anlatılıp, gelin alayı konusuna yer verilişi Türk halk kültürü geleneklerinin romanda ustaca işlenişinin kanıtlarıdır.

İsmail Bozkurt'un, Beştulum'dan Zirköy'e Bir Kıbrıs Çocukluğu ve İlkgençliği (1940-1963) yıllarını anlattığı, Kıbrıs'taki direniş ve mücahitlik yıllarını (1955-1968) kaleme aldığı, Zirköy'den Mermertepe'nin ardından çocukluk ve ilk gençlik yıllarını dile getirdiği, Türkler'le Rumların yan yana yaşadığı Güney Kıbrıs'ın Lârnaka ilçesine  bağlı  Boğaziçi/ Aytotro köyünde geçen yıllarını geniş açıdan ele aldığı ve Halkbilimi açısından çok önemli olan köyünün insanlarından Rum komşularına; bayramlardan düğünlere; geleneksel yemeklerden geçim kaynaklarına kadar ayrıntılarıyla anlattığı eseri, çok başarılı betimlemeleriyle dikkat çeken ve 2018'de yayımlanan Bozkurt'un anıları  toplumsal tarihin yeniden kurgulandığı bir eser görünümü sergilemektedir.

İsmail Bozkurt'un tüm romanlarında dikkat çeken husus, Kıbrıs Türk tarihi, Kıbrıs halk kültürü, gündelik yaşamda uygulanan pratikleri  ve Kıbrıs Türk halkının güncel sorunlarına yer verilmesidir. Bu nedenle yaşantıya dayalı olarak oluşturulan Kıbrıs Türk edebiyatında roman ve hikâyeler Kıbrıs'ın geçmişine tanıklık eden belgeler konumundadır.

İsmail Bozkurt'un bizzat Kıbrıs Türk toplumunun varoluş mücadelesinde yer alması ve uzun yıllar siyasetin içinde olması nedeniyle, sözünü ettiğimiz eserlerinin tümüne Kıbrıs Türklerinin sıkıntıları ve mücadeleleri doğal olarak yansımıştır. Bu romanların, edebî eser olmanın yanı sıra, Kıbrıs Türk tarihi ve varoluş mücadelesi hakkında bilgiler veren önemli bir kaynak eser niteliği de taşıdığı görülmektedir. İsmail Bozkurt'un, romanlarına yansıttığı sözlü kültür ortamında oluşturulan, halk kültürü ürünlerinden biri efsanelerdir. Bunlardan en dikkat çekeni ise Afrodit efsanesidir.

Kaza romanında ortak coğrafyada yaşayan Türk ve Rum toplumlarının Aşk tanrıçası Afrodit anlatısının roman kahramanlarından biri olan Türk genci Ayhan tarafından Altınkum'a bağlanması ama, diğer kahraman Rum kızı Marulla'nın şiddetle karşı çıkıp, Güney'deki Limasol ile Baf arasında bir yerde kıyıya çıktığını söylemesi Afrodit'in bugün Türk yönetiminde olan bir bölgede kıyıya çıkmış olabileceğini kabullenmek istememesi bir zamanlar birlikte yaşayan iki toplum arasındaki düşünce farkını sergilemesi açısından önemlidir.

Afrodit efsanesi ile ilintili olarak anlatılan Galatya efsanesinden başka Karpaz'da, Apostolos Andreas Manastırı ile ilgili örneğin, gemide susuz kalan bir grup insanın Seydü'l Bedevi tarafından Karpaz sahiline çıkarıp manastır önünde asasını yere vurup şifalı su çıkarma efsanesi ile, Afrika'dan getirilen esmer tenli güzel bir kıza âşık olan Karakız Koyu yakınlarında bulunan bir sarayda yaşayan prensle, karakız her gece buluştuğu kayalıkta bir gece karakız teni beyaz olsa prens daha çok sever düşüncesine kapılıp dua edince gaipten gelen bir ses Akdeniz'in köpüklü sularında yıkanırsa teninin bembeyaz olacağını ünler, bu sese uyup yıkanan kız beyaz bir tene kavuşur ama prens beyaz kızı sevmeyince kızın kayalıklardan atlayarak intihar ettiği Karakız Efsanesi de İsmail Bozkurt'un ustaca romanlarına aktardığı halk kültürü ürünlerindendir.

İsmail Bozkurt, romanlarını İstanbul Türkçesiyle yazmakla birlikte Kıbrıs ağzından da yararlanarak Kıbrıs Türklerinin kullandığı yöresel arkaik sözcüklere, argo ifadelere, atasözleriyle deyimlere "horozlanmak (diklenmek), lolo lo söylemek (Boş konuşmak), apışıp kalmak (çok şaşırmak), mankafa (anlayışsız), kıynaşmak (kötü bir şey yapmaya cesaret etmek), gırla gitmek (bol bol harcamak), hırpani kılıklı (derbeder), ziğil zağarı (başı boş dolaşan it), ödü kopmak (çok korkmak), zangır zangır titremek (aşırı titremek) geleceyik, ganara, tekeş, havrası, hıkdeyiciler" biçiminde oldukça realist ve canlı bir şekilde yer verişi, Kıbrıs halk kültürünün korunup gelecek kuşaklara otantik hali ile aktarılması açısından önemlidir.

1992' de Yusufçuklar Oldu mu? romanı ve l995'te Mangal' romanı için Necati Özkan Vakfı Edebiyat Ödülü'ne layık görülmesinin yanı sıra: 1999'da (Azerbaycan) Bakü'de Üniversitenin Fahri Doktorluk Beratı ile ödüllendirilen, l999'da Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV)'ın Türk Dünyasına Hizmet Ödülüne layık görülen, 1999'da Doğru Yol Kültür Sanat Dergisi (Prizren-Kosova)'nın 'Süleyman Brina Balkanlar Türk Kültürü Hizmet Ödülü ile taltif edilen, 1999'da, Uluslararası Doğu-Batı Akademisi (Bükreş-Romanya), Onur Belgesi (Diplome d'Honneur)'la  onurlandırılan, l999' da Ankara, Folklor Araştırmaları Kurumu'nun 'Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülüne layık görülen ve 2013'te VI. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi'nde, "IV.Türk Dünyasında Yılın Edebiyat Adamı Ödülü" verilen İsmail Bozkurt'u yürekten kutluyor, Kıbrıslı gençlerin efsane şahsiyet İsmail Bozkurt'u örnek almalarını diliyorum.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazarlar/
26 Mayıs 2022 Perşembe

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum