MEÇHUL YOLCU: M Furkan Kocaaslan

Uyandığında vakit neredeyse akşam olmuştu. Uzunca bir süre uyumasına rağmen kendini hala bitkin hissediyordu. Ama kalkmalıydı ve bu yolculuğu yapmalıydı.

MEÇHUL YOLCU: M Furkan Kocaaslan
17 Şubat 2013 - 14:04 - Güncelleme: 17 Şubat 2013 - 14:07

MEÇHUL YOLCU

Uyandığında vakit neredeyse akşam olmuştu. Uzunca bir süre uyumasına rağmen kendini hala bitkin hissediyordu. Ama kalkmalıydı ve bu yolculuğu yapmalıydı. Sebebini bilmiyordu ama yapmalıydı.

Biletine baktı. Otobüs 21.15’te hareket edecekti. Elinde tuttuğu umuda yolculuk biletine uzun uzun baktı. İçinde bir şeylerin kıpırdadığını hissetti. Umut, hayatında yapacağı ufak bir değişikliğin hissiydi bu.

Uzunca bir süre dönmem diye düşündü. Zaten kim merak edecekti ki? Ayda yılda bir arayan, işi düşünce para istemek için uğrayan sahte arkadaşlar mı? ‘’Varsın kim merak ederse etsin’’ dedi kendine. Oldu olası içine kapanık biriydi. Arkasında bugüne dek onun için endişelenen, iyi gününde, kötü gününde yanında olan biri bırakmamıştı. Ailesi desen zaten yıllar önce vefat etmişti. Bir tek ablası hayattaydı. Onun da yüzünü görebilen cennetlik. 5 yıl önce Almanya’ya taşınmış, bir daha Türkiye’ye uğramamışlardı. Ablası kendisiyle beraber Almanya’ya gelmesi için ikna etmeye çalışsa da o, burada kalmayı tercih etmişti.

Derin bir nefes aldı. Saate baktı. Yolculuğa üç saat gibi kısa bir süre kalmıştı. Hazırlanma vaktiydi.

Haftalar öncesinden, işten kovulduğu günün ardından planlamıştı bu yolculuğu. Buralardan biraz uzaklaşmak iyi gelir diye düşündü. Ama bu yolculuk, işten kovulmasıyla alakalı bir şey değildi.

Zaten, iş mevzusu onu burada tutan bir engeldi sadece. Kovulması sadece iş bulamadığı bu zaman diliminde yolculuk için uygun bir ortam oluşturdu.

Kalktı, kitaplığına göz gezdirdi. Yanına alacağı, yolculuk boyunca ona eşlik edecek olan kitapları seçti.

Birkaç parça eşya, sadece lazım olabilecekler falan. Yanına fazla bir şey almasına gerek kalmadı.

Eve son kez göz gezdirdikten sonra kapıyı kilitledi ve çıktı. Önce ev sahibine uğrayıp ayın kirasını verdi sonra düştü yola.

Nisan yağmurlarının habercisi olan kara bulutlar dolanıyordu etrafta. Otobüse binmeden önce yağmurun kendisini yakalamamasını umdu. Hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.

Henüz otobüsün hareket etmesine daha vakit olduğu için yürüyerek gitmeyi tercih etti otogara.

Bu yolculuktan ne beklediğini de bilmiyordu ama sadece biraz rahat nefes almak istiyordu. Bu doğum gününün gerçekten farklı olmasını istiyordu. Bugün 35 yaşına basmıştı. Gülümsedi. İster istemez aklına Cahit Sıtkı’nın o meşhur dizeleri geldi. Artık o da Dante gibi ortasındaydı ömrün.

Telaşlı bir kalabalık vardı yollarda. Eve bir an önce varmanın derdindeydi herkes. İşten çıkanlar, okuldan çıkan öğrenciler, hayatın yoğunluğu arasında hayatlarını yaşama fırsatını tepen binlerce insan ve daha nicesi.

Hayatlarını sokaklarda geçiren evsizler, az ilerideki lüks restaurant’ın önünde akşam eve ekmek götürmek için bir avuç para dilenen insanlar. Para dilenirken, önünden kayıtsız tavırlarla geçen kravatlı iş sahipleri. Adeta farklı hayatlar arasındaki dev uçurumu gözler önüne seren bir tabloydu sanki. Hayatı özetleyen bir tablo belki de.

Şu an bir yerlerde, bir evde cenaze varken, ölümün getirdiği o gri ton hakimken, bir başka evde hayata merhaba diyen küçük bir bebeğin sevinci yaşanıyordu belki de.

Tüm bu düşünceler arasından sıyrılıp devam etti yoluna.

Otogara geldiğinde, yollardaki o kalabalığın aksine, otobüs bekleyen bir avuç insanla karşılaştı.

Bir köşeye oturup soluklandı. Sigarasını yaktı, bir çay aldı. Şimdi kendini daha huzurlu hissetmeye başlamıştı. İstediği bir şeyi gerçekleştirebilmenin verdiği huzuru hissediyordu içinde. Biliyordu, artık daha farklı olacaktı. Şimdi binecekti otobüse ve kendisini meçhul diyarlara götürecek yolculuğa başlayacaktı.

Aklına uzun zaman önce okuduğu Orhan Pamuk’un Yeni Hayat romanı geldi. Kim bilir, bu da kendi yeni hayatı olabilirdi. Bir şeyleri değiştirebilmeyi düşünüyordu kendi adına bu yolculukla.

Çayından bir yudum daha aldı ve ufukta yaklaşmakta olan otobüse dikti gözlerini.

Otobüs geldi ve koltuktaki yerini aldı meçhul yolcu. İşte o an, üstündeki tüm yükün kalktığını hissetti.

Otobüsün hareket etmesiyle pencereden giderek uzaklaşan şehre baktı. Bu yolculuğun iyi veya kötü nasıl sonlanacağını kestiremiyordu. Bildiği tek şey ise içindeki değişimin başlamakta olduğuydu.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum