MBÇ - MÜJDE BEKLEYEN

Bir an beklemesi gerektiği hissi düştü yüreğine. Sabretmek işine talip oldu adam.

MBÇ - MÜJDE BEKLEYEN
16 Ocak 2016 - 14:14 - Güncelleme: 16 Ocak 2016 - 22:16

                                       MÜJDE BEKLEYEN

   Zamandan ve mekandan habersiz bir boşluğa gözlerini açtı adam. Gözlerinde bir hiçlik perdesi... Etrafında endemik ağaçlar vardı.Denizin kokusunu duyabiliyordu.Ortalık kuş cıvıltılarının fonunda erimiş, rahatsız etmeyen bir rüzgar ile her şey mükemmeldi. ‘’Buranın tek kusuru yalnızlık heralde’’ dedi adam. Sonra etrafı araştırmaya çıktı. Acaba tek miydi bunu merak ediyordu. Muz ve kestane ağaçları bir aradaydı. Nasıl olurdu bu ? Hayretler içerisindeydi. En son erik ağaçlarını da görünce öldüm mü acaba diye geçirdi içinden. Hiç haşerat yoktu ortalıkta. Doru bir yörük atı gördü dolanırken. Siyah tüylerini okşadı. At hiç mi hiç huysuzlanmıyordu. Gelişkin kasları ve parlak siyah tüyleri vardı. Okşadı sakin sakin. Binmek istedi ve bindi sorunsuzca. Bir an deh dedi ata hafifçe. At yavaş adımlarla gidiyordu. Kaderine gidiyordu.

   Az ilerde eskiden hatırladığı perişan bir çiçek gördü adam. Koştu imdadına.Su verdi, yaralarını sardı. Başında bekledi uzun zaman. İyileşti, serpildi çiçek. Bir gün uyandığında yoktu çiçek. İhanetine uğramıştı çiçeğin. Ama kızamadı çiçeğe. Yüreğine kızmak olurdu bu. Kızmazdı, kızamazdı. Kala kaldı öylece. Yaşı aksa boş, kanı aksa boş, canı gitse boş... Üzülse de yoluna devam etti adam. Devam etti kaderine.

   Sonra bir mezar gördü adam. Taşında ‘’Yazılmamış şiirlerin mezarı’’ yazıyordu. İçinden ‘’Yaşanacak ne çok şey vardı oysa’’ diye geçirdi adam. Diz çöktü mezarın başında. Elini mezarın üstüne koydu. Gözlerini kapattı. Bir an da lavlarla çevrili bir tepede pembe bir çiçek gördü.  Uzun uzun baktı çiçeğe. Koklamak geldi içinden. Bir kez kokladı ve aşık oldu. Sonra dokundu. Baktıkça çiçeğe ruhu ve kalbi huzur buluyordu. Işık vuruyordu çiçeğe. İçinden bir ses dokunmamasını söylüyordu bu çiçeğe.Derken bir daha dokundu kendini tutamayıp. Çiçek rengini kaybetti önce. Sonra yaprakları döküldü ve kurudu. Dünya başına yıkıldı adamın. Ne yaptım ben dedi.Dizlerinin üzerine çöktü. Ağlarken kendini yine o mezarın başında buldu. Düşkün hissetti kendini. Bir gayretle kalktı ayağa. Envayi çeşit güzellik görünmüyordu gözüne. Deniz kenarına gitmeyi arzuldı. Atı yanında bitiverdi. Adamı sahile götürdü. Bu sonsuzlukta yalnızlığına çare ümit etti adam. Lakin imtehan yazılmıştı bir kere. Çekilecek dert var...

  Yine bindi atına adam. Etrafın güzelliklerini süzerken bir cevher çıktı karşısına. Bir alana çil çil yayılmış  cevher. Nasıl işlenmeliydi bu cevheri diye düşündü. Bir an beklemesi gerektiği hissi düştü yüreğine. Sabretmek işine talip oldu adam.Gün  olur biz de büyürüz aşka dedi.Diz çöktü adam. Sonra yere uzandı. Yerdeki bitkiler üzerini sarmaya başladı. Bir süre sonra tamamen benimsedi adamı toprak. Bitkiler tamamen sardı üzerini. Uzun bir bekleyişe geçti adam. Müjde kilidiyle kapattı kendini...

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum