Manisa bin yıllık ayak izi fosiline gezi

Spilos Trekking’den muhteşem gezi

Manisa bin yıllık ayak izi fosiline gezi
21 Mart 2013 - 09:40

Grup son gezisinde 12 bin yıl öncesine ait olduğu tahmin edilen fosil ayak izlerini görüntüledi

Manisa Spilos Kültür ve Spor Kulübü Derneği bünyesinde etkinliklerini yürüten Spilos Trekking Grubu 12 bin yıl öncesine ait olduğu tahmin edilen fosil ayak izlerini ve kaya resimlerini görmenin heyecanını yaşadı.

Geziyle ilgili bilgi veren grup lideri Mehmet Güllüpunar; “Çakallar Tepesi civarında bulunan fosil ayak izlerinin bulunduğu alan Türk Tarih Kurumu Eski Eserler Genel Müdürlüğü tarafından sit alanı ilan edilmiş, zaman zaman Manisa’dan ve çevre ilçelerden yetkililerce ziyaret edilerek acilen gerekli önlemlerin alınıp çalışmaların başlatılacağı konusunda ifadelerinin olmasına rağmen hiçbir çalışma yapılmamış. Bu değerli tarihsel miraslarımız yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Spilos Trekking Grubu olarak tüm yetkilileri acilen gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz.

Sivil toplum örgütleri, çevreci örgütler, doğaseverler, trekking grupları kültür varlıklarımıza, tarihsel zenginliklerimize, doğal güzelliklerimize sahip çıkalım. Yok edilmesine, yağmalanmasına seyirci kalmayalım. Çünkü geçmişi olmayanın geleceği de olmaz. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en önemli miras tarihsel zenginliklerimiz, tahrip edilmemiş bir doğa ve temiz bir çevredir.

Otobüslerle Salihli’nin Yeni Sindel köyüne geldiğimizde, Sindel muhtarı Bekir Üçtaş ile Çarıklar köyü muhtarı Mehmet Doğan köyün girişinde bizi karşıladılar. Köye yaklaşık 700 metre uzaklıkta Sarıkaya mevkisinde bulunan Paleolitik çağdan kalma (Kanlıtaş) kaya resimlerini görmek üzere yola çıktık. Solumuzda Sarıkaya, arkamızda Demirköprü Barajı bulunuyordu. Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşten sonra mağara devri insanlarının kaya resimlerinin bulunduğu Kanlıtaş’a geldik. Bu resimler Paleolitik Çağa (yontmataş devri) ait olduğu, Çakallar Tepesi civarında bulunan fosil ayak izlerinin bu resmi yapan insanlarla aynı olduğunun tahmin edildi. Kanlıtaş diye bilinen kayanın yüzeyinde kırmızı ve vişne çürüğü renklerinde boya ile yapılmış resimler bulunmaktadır. Resimlerde üç el izi ve onun altında volkanik bir patlamayı anlatan betimlemeler bulunmaktadır. Yöre halkı resimlere ait folklorik bir inanca da sahip. Uzun yıllar önce eşkiyalar tarafından öldürülen bir erkeğin ölmeden önce eliyle kayaya tutunduğuve kanlı elinden bu izlerin oluştuğuna inanılıyor. Kayanın Kanlıtaş adı da buradan geliyor. Grup fotoğrafçılarımız tarih öncesine ait bu kaya resimlerinin fotoğraflarını çektikten sonra Sarıkaya’ya gitmek üzere devam ettik. Sarıkaya bu bölgenin en ilginç yerlerinden biriydi. Burada doğa bütün ustalığını sergileyerek taştan dev heykeller yaratmıştı. Grup üyelerimiz Sarıkaya’dan yardımlaşarak geçtiler. Çünkü burası sarp ve alt yanı uçurum bir yerdi. Sarıkaya’nın altındaki dere gürül gürül akıyordu. Yaz kış devamlı akan bu dere Demirköprü Barajı’na su taşıyan kaynaklardan biridir. Sarıkaya’dan geçtikten sonra Demirköprü Barajı’nı yukarıdan gören tepeye geldik. Baraj suları sanki ayaklarımızın altındaydı. Burada seyir yaptıktan sonra grup fotoğrafı çektirip fosil ayak izlerini bir an önce görmek için sabırsızlanan grubumuzu Çakallar Tepesi mevkisine yönelttik. Aradaki mesafe bir hayli olduğundan otobüslerimizle belli bir yere kadar gitmeye karar verdik. Ayak izlerine yaklaştıkça grup üyelerimizin heyecanı gittikçe artıryordu. Muhtar Bekir Üçtaş yumuşak tüylü bir fırça ile birkaç tane ayak izini açarak fotoğrafçılarımızın fotoğraf çekmelerini ve grup üyelerimizin fosil ayak izlerini görmelerini sağladı. Ayak izlerinin jeo-morfolojik incelemeler ve radyometrik değerlendirmelere dayanarak 10-12 bin yıl öncesine ait olabileceği tahmin edilmektedir. Manisa’da 1954-1960 yıllarını arasında inşa edilen De-mirköprü barajı inşaatı çok önemli bir keşfe sahne olmuştu. Barajın toprak gövde dolgusu için malzeme getiren ve yöreden boş dönmek istemeyen kamyonlar Salihli – Turgutlu civarındaki briket fabrikalarına bu arazidan cüruf taşırdı. Bu çalışmalar sırasında dozerlerin açtığı bir ya-maçta ayak izlerine rastlandı. Dönemin MTA çalışanlarının girişimleriyle 1969’da kamuoyuna duyuruldu. Ayak izlerinin sahipleri ilkel insanların adımlarının uzunluğu 75-80 cm kadardır. Çıplak ayak izleri 41-42 ayakkabı numarası büyüklüğündedir. Toplam 200 tane olduğu tahmin edilen ayak izlerinden 60 tanesi sökülüp Ankara’daki Tabiat Tarihi Müze’sine götürülmüş. Birer tanesi Manisa Müzesi ve Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Müzesine götürülürken yerinde 12 ayak izi bulunduğu tahmin ediliyor. Ayrıca bir kısmının yurt dışına kaçırıldığı söyleniyor.

Ayak izlerinden sonra Çakallar Tepesi’ne 1 km mesafedeki baraj suları içerisinde bulunan Divlit Tepe’ye ( Ada ) gitmek üzere ayrıldık. Sanki rüya adasındaydık. Demirköprü Barajı’nın mavi suları içinde onlarca adacık bulunmaktaydı. Bunlardan bir tanesi de Flamingo Ada’sıydı. Bu adada sürü sürü flamingoların olduğunu uzaktan görebiliyorduk. Grubumuz Divlit Tepe’nin bir çember biçimindeki etrafını bir uçtan uca yürüyerek yine aynı noktaya geldi. Burası sanki cennet bahçesiydi. Değişik türde ve renkte lalelerle adını bildiğimiz, bilmediğimiz türlü çiçeklerle süslemişti tabiat burayı. Burada öğle yemeği molası verdik. Mehmet Bey bizi sandalıyla aşağıda bekliyordu. Yemekten sonra tepeden kıyıya inmek için yürüyüşe başladık. Kıyıdan sandalla tekrar karşıya geçtik. Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra otobüslerimizin bulunduğu Çarıklar köyü yakınlarına geldik. Gezimizi burada sonlandırdık.”

(Haber Merkezi) Manisagündem

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum