M FURKAN KOCAASLAN:BİR BARDAK ÇAY

BİR BARDAK ÇAY

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır derler. Peki ya bir bardak çayın?

İnsana huzur veren bazı anlar vardır. Bazen arkanda her şeyi bırakıp gitmek istersin. Sadece kafanı dinlemek, telefonun çalışını duymamak istersin. Bir bardak çay içerken bazen, başka hiçbir şey istemezsin.

İçtiğim bardağın içindeki çay, Karadeniz yaylalarında, uzun emekler sonucu nasırlı ellerle toplandıktan sonra, uzun bir yolculuğun ardından bardağıma konuk oluyor. Eski bir dostla buluşurmuş gibi hasret gideriyoruz. Tiryakilik denen şey de böyle bir şey olsa gerek.

Çayın yaylalarda başlayan uzun ve masalsı öyküsü sıcacık, tüten bir demlikte nihai sona ulaşıyor.

Ben, yeni demlediğim çayla beraber pencerenin pervazına tüneyip sadece o anın tadını çıkarıyorum.

O an zaman dursa, hiç ilerlemese şikayetçi olmayacağım.

Çay bildiğiniz gibi Türkiye’de önemli bir kültür haline gelmiştir. Kıraathanelerde, evlerde bir gelenek haline gelmiştir ve çay, ilginç bir şekilde önemli bir kültür olduğu bütün ülkelerde, tıpkı bizde olduğu gibi ‘’çay’’ ismiyle bilinir.

Çayın doğuşu, ilk yudumlanışı ise çok eskilere, milattan önceki dönemde ana vatanı olan Çin’e dayanmaktadır. Çin imparatoru   Shen Yung’un bir gün tesadüfen çay yaprağının sıcak suya  düşüşünü görmesiyle birlikte çayın yolculuğu başlamış olur. Bir rivayete göre de Shen Yung, yedi yıl boyunca o bölgeden ayrılmayarak çay içmiştir.

Çayın Avrupa kıtasıyla tanışması ise 1606 yılını bulur. O günden itibaren çay giderek yayılır ve son şeklini alır. Amerika ise biraz daha geç tanışır çay ile. Peter Stuyvesant ismindeki bir kişi, Amerika’yı çay ile tanıştırır. Hollandalı koloniler ise Amerika’nın ilk çay tiryakileri olarak anılır.

Gelelim dünyaca ünlü Lipton markasına. Bildiğiniz gibi İngiltere menşeili Lipton, kurulduğundan bu yana tüm dünyada lider marka haline geldi.

Kurucusu Thomas Lipton, ilk Lipton dükkanını 1871 yılında İngiltere’de kurar. Ardından 1890 yılında Seylan’dan bir çay tarlası satın alan Lipton, daha fazla büyüyerek önemli bir marka halini aldı.

Soğuk çay dediğimiz ‘’Ice Tea’’ kavramının doğuşu ise ilginç. Amerika’da sıcak yaz aylarında çay satışı yapamayan Richard Blechynden, çareyi çayı soğuk servis etmekte bulur ve ice tea kavramının mucidi olur.

Günümüzde çok tüketilen poşet çay ise 1908 yılında satışa sunulmaya başlanır.

Peki Türkiye’de durum nasıl? Daha 1900’lü yıllara kadar çayı tanımayan ve genellikle kahve tüketen Türkiye’nin, bu kadar kısa zaman içinde sudan sonra en çok tükettiği içecek çay oldu.

Peki şimdi ne dersiniz, bir bardak çay?

Bence iyi gider.