KURTULUŞ DOĞRULUKTADIR: RASTİ RUSTİ (Emir Timur) / Cahit GÜNAYDIN

KURTULUŞ DOĞRULUKTADIR: RASTİ RUSTİ (Emir Timur) / Cahit GÜNAYDIN
09 Nisan 2020 - 21:16

KURTULUŞ DOĞRULUKTADIR: RASTİ RUSTİ

Türkistan Başbuğu, Sahipkıran Emir Timur’un yüzüğünde RASTİ RUSTİ yazar. Anlamı “Kurtuluş Doğruluktadır”. Kendi adını taşıyan satrancı icat eden Timur’un sanat ve bilim adamlarına çok değer vermesi “horasan hezarfenler aydınlanma çağını” destekleyen bir Başbuğ olarak mimari eserlerinin de bugüne ulaşmasını sağlamıştır. İbn-Haldun ile dört kere görüşmüş olan Timur’a istediği bilgileri İbn-Haldun yazılı olarak da iletmiştir. Bu dört görüşmenin içeriğini İbn Haldun otobiyografisi olan et-Ta’rîf’te tüm detaylarıyla kaleme almıştır. Timur çağının en iyi bilim ve sanat adamları ile fikir alışverişinde bulunmuştur. Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi, Türkistan Başbuğu, Sahipkıran Emir Timur tarafından 14. yüzyılda inşa edilmiştir. Türbe mimari yapısı ile de son derece farklı bir yapıya sahiptir. Türk mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan türbe hiç sütun kullanılmadan sadece kerpiçle yapılmasından dolayı da ender eserlerden birisidir. Türbenin dış duvarları ve kubbelerindeki renkli seramik ve sırlı boyalı yazılar günümüze kadar orijinal haliyle kalmayı başarmıştır. Dış duvarlardaki geometrik sembollere benzetilerek yapılmış olan eserlerin hepsi yazılıdır. Timur’un mektupları da tarihi belgelerdir.

Çağatay Osmanoğlu’nun Kamer yayınlarından çıkan Türkistan Başbuğu Emir Timur adlı kitabından Yıldırım Beyazıt ile yazışmaları bölümünden bir alıntı ile devam edelim yazımıza. “….Bizim askerimiz babadan ataya Müslüman ve Müslüman çocuklarıdır. Niçin hidayete layık olmasınlar? Kaldı ki, Osmanlı’nın askerleri çoğunlukla kafirlerden devşirme olduğu açıktır. Davamız cihangirlik olup, saltanatımız adına hutbeler okunmaktadır, sikkeler basılıdır. Eğer samimi selamınızla beraber iyi ifadeler içeren mektubunuz gelirse, her iki taraf arasında yumuşama ve sevgi peyda olur. Aksi halde kılıç ortaya çıkınca, kaleme yer kalmaz vesselam” ifadelerini içeren ikinci mektubu Yıldırım Beyazıta göndermiştir.

Mahmut Esat Bozkurt, Aksak Demir’in Devlet Politikaları adlı eserinde Timur’u “Dünyayı yenmiş bu Türk oğlu Türkü iç yüzüyle, gerçek çehresiyle tanıtmaya çalıştığını söylüyor. DEMİR e göre hakan her işte adaleti gözetmelidir. Vezir seçerken onun adil olmasına dikkat etmelidir. Çünkü adil bir vezir, zalim bir hakanın kötülüklerini tamir eder. Fakat vezir de hakan gibi zalim olursa, hükümet binası yıkılmakta gecikmez. Politikaya muhtaç bir meselede hiçbir vakit politika yerine kılıç kullanmadım. Orduyu harekete geçirmedim. Bir kumandan hem politika hem de kılıcıyla fetih muhafaza ederse ona, SAHİBÜSSEYF VEL KALEM denilmeye layıktır…”

ATATÜRK, Demir’i çok severdi. Onun kumandanlığına, devlet adamlığına hayrandı denebilir. Bir gün Yıldırım ile DEMİR arasındaki  Ankara meydan muharebesini değerlendiriyordu. “Bakınız” dedi, “Yıldırım, DEMİR’i öyle bir kıskaç altına almış ki, bu kıskaç dan DEMİR den başka bir kumandan sıyrılıp çıkamazdı. O çıktı ve hasmını yendi. İlave etti; “Ben, Demir zamanında gelseydim, onun yaptığı işleri başaramazdım. O benim zamanımda gelseydi, yaptıklarımdan daha büyük işler yapardı”

Bugün herhangi biri istediği bir konuda bilgiye sosyal medya sayesinde kolayca ulaşabilir ve bu bilgiyi sosyal medyada paylaşabilir. Bilgi kaynağının doğruluğuna göre bu paylaştığı bilgi olumlu bir etki yaratabileceği gibi bilgi kirliliğine de yol açabilir. Araştırmacı bir kişi ise bilimsel makale ve kitapları okuyarak kendi dünya görüşüne göre tarihsel olayları analiz eder ve bugün yaşadığımız sorunlara çözümler bulabilir ve geleceğe dönük öngörüler önerebilir. Tarih bilincine sahip olmadan geleceği şekillendirme olasılığı düşüktür.  Kamer Yayınlarından çıkan Selçuklu Tarihi kitabı yazarı Hüseyin Tekinoğlu önsözünde Türk tarihinin bütünlüğünü çok güzel yazmış. “Türk tarihi birbirinin uzantısıdır ve bütündür. Türkler hem dışa karşı savaşmışlar, hem de içeride kendileriyle vuruşmuşlardır. Dünya hakimiyeti ülküsünün kendilerine sağladığı aşırı güven, aslında en büyük zaaflarıydı. Aşırı güvenin dağılışı ve yıkılışı da hızlandırdığını görüyoruz.” diyor

Hüseyin Tekinoğlu’nun Selçuklu tarihi kitabında sayfa 137’den Taht Mücadelesi adlı bölümden bir alıntı ile Melikşah ve Nizamülmülk arasındaki gerilime dikkat çekmek istiyorum. Melikşah Nizamülmülk’e diyor ki “ sen benimle ortak mısın? Ülkemin dört yanı senin oğullarının elinde. Benimle istişare yapmaksızın tasarrufta bulunuyorsun. Sarığın başından açılmasını buyurmamı ister misin?” Nizamülmülk o sıralarda seksen yaşını aşmıştı. “Benim sarığımla senin tacın birbirine sarılmıştır” diye cevap gönderdi. Selçuklu Tarihini okuyunca ikisininde sonunu öğrenebilirsiniz. Benim söz konusu kitaptan sayfa 182 den Hasan Sabbah hakkındaki alıntılar ile beyin yıkama tekniklerinin yani mankurtlaştırmanın Ortadoğu’daki tarihi kökenlerine inmenin, bugün yaşadığımız bu kaotik ortamı daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. Hasan Sabbah 1046 yılında Kum kentinde doğdu. Hasan Sabbahın kökeni ve açık adı el-Hasan bin Ali bin Muhammed bin Cafer bin el-Hüseyin bin Muhammed es-Sabbah el-Himyeridir. Babası Yemen den Kufe’ye, Kufe’den Kum’a göç etmiştir. Hasan Sabbah’ın babası oğluna iyi bir eğitim aldırmıştır. Hasan Sabbah kelam, mantık, felsefe, matematik alanlarında eğitim gördü. Başlangıçta Hoca Nizameddin-i Tusi, Ömer Hayyam, Nişaburi derslerine katıldı. (Selçuklu Tarihi sayfa 186) Hasan Sabbah yeni kaleleri fethederek askeri yönden, fikri mücadeleler ve propagandalar yaparak sosyal yönden olmak üzere iki yönlü güçlenmiş ve teşkilatlanmıştır. İslam dünyasını tek bir görüş alında toplamak isteyen bâtıniler, Sünni Selçuklu imparatorluğunun içinse sızıp, en önemli engelleri ortadan kaldırmaya ve yıkmaya çalışmışlardır. Bâtıniler, büyük bir imparatorluk olan Selçukluları düzenli bir ordu ile alt edemeyeceklerini biliyorlardı. Bunun için kendilerine strateji olarak Selçuklu topraklarında Hasan Sabbah öncülüğünde, bazı önemli bölgeleri tespit edip, alan alan, lider lider boyun eğdirmeye yönelik, parça stratejisini benimsediler. Bundan dolayı bu parçalı siyasi ve içtimai yapıyı içeren fetih etmek için olabildiğince çok sayıda üssü ele geçirip buralardan eş zamanlı bir ayaklanma başlatma stratejisini benimsemişlerdir. Kaleleri ele geçirmek için çeşitli hileler kullanmıştır. Önce kale dizdarlarının ve kale sakinlerinin güvenini kazanmış, kale içine sızmış ve kaleyi ele geçirmişlerdir. Bugün kaç tane Hasan Sabbah var aramızda? Hüseyin Tekinoğlu’nun Kamer Yayınevinden çıkan İlk Müslüman Türk Devleti Karahanlılar kitabı tarihimizin düşünsel derinliğini anlamak için iyi bir kaynaktır. Karahanlılar adı bu devletin asıl adı değildir, Rus şarkiyatçısı V.Grigoryef tarafından verilmiş takma bir isimdir. Her devletin bir yaşama süresi vardır. Hanedanlar değişir, adlar değişir ama Türk varlığı var olagelir. Karahanlı hükümdarı Süleyman Arslan Hakan oğlu Tavgaç Uluğ Buğra Han’ın desteklediği Kaşgarlı Mahmut’un Divanu Lügatit Türk kitabı ve Yusuf Has Hacip’in Kutatgu Bilig eseri Türk düşünce dünyasının doruklarıdır. Hasan Sabbah’ın mankurtlaştırma tekniklerine karşı en önemli zihinsel koruyucudur. Türk tarihini bütünsel olarak Hun İmparatorluğundan Türk Cumhuriyetlerine kadar okumak ve düşünce dünyasının zihinsel kalıplarını kırmak gerekir. Atatürk 1930’lu yıllarda düşünce ve kültür devrimine önderlik yaparken arkeolojik ve antropolojik araştırmanın önemine değinmişti. Sergen Çirkin’in YKY’dan çıkan Güney Sibirya Arkeolojisi ve Şamanizm kitabının ön sözünde “Sibirya’da kültürel devamlılık öylesine yoğundur ki binlerce yıllık zaman çizgisinde çağların ayrımına varmak, tarihin akışını izlemek çoğu kez imkan dışıdır. Ağır aksak akan bu Tanrısal zamanı aydınlatacak ve onu yeniden okunur hale getirecek kilit tamga ise pazırık kurgan halısıdır.” Demektedir. Sergen Çirkin’in söz konusu kitabından pazırık kurganı başlıklı 163. Sayfadan bir alıntı ile son sözümüzü tamamlayalım. “ mezar odasının dışında atların gömüldüğü yerde 200X190 cm ölçülerinde kareye yakın bir halı bulunmuştur. Literatürde pazırık halısı olarak geçen bu meşhur halının her santimetre karesinde 36 düğüm vardır.” Tarih bilincine sahip olmadan gelecek şekillendirilemez.

Cahit GÜNAYDIN

Kaynak: Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi – SASAM

http://sahipkiran.org/2020/02/21/rasti-rusti/

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum