Kemal H. Karpat'ın Yeni Kitabı

‘Bir dünya insanı’nın ömründen geçenler Kemal H. Karpat yeni kitabı Bir Ömrün İnsanları’nda Türkiye ve dünyadan insan portreleri sunuyor. Hepsi bir şekilde Karpat’ın hayatına temas etmiş isimler arasında Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Jimmy Carter, Rauf Denktaş, Dalay Lama, Halil İnalcık, Bernard Lewis, Şerif Mardin, Yaşar Kemal, Kemal Tahir ve Halit Refiğ var.

Kemal H. Karpat'ın Yeni Kitabı
25 Ocak 2016 - 12:13

Dünyada sıfatları ve unvanı zikredilmeden tanınan veya ismi bütün kariyerinin önüne geçen az sayıda insan vardır. Kemal H. Karpat onlardan biri; Romanya’da doğup büyüyen, yükseköğrenimini Türkiye’de yapan, akademik kariyerini Amerika’da, Ortadoğu üzerine çalışarak tamamlayan Karpat ‘dünya insanı’ tanımının içini dolduran nadir şahsiyetlerden. Kemal Hoca, Türk olduğu için Romanya’da ‘azınlık’, Türkiye’de ‘muhacir’, Amerika’da ise ‘göçmen’ sayıldı. Buna rağmen, hayatın sırtına yüklediği bu anlamsız ve yıpratıcı yüklerin altında ezilmedi, dünyanın sayılı tarihçilerinden biri olmayı başardı. 20’den fazla ülkede 100’ü aşkın makale ve 20’ye yakın kitap yayımlamak şüphesiz bir insanı dünya çapında bilim adamı yapmaya yeter. Ancak Karpat’ı ‘dünya insanı’ yapan asıl faktör, entelektüel kimliği. Kişiliğini doğru inşa etmiş olması, çağının ruhunu anlaması, mazlum ve mağdurun yanında yer alması onun entelektüel duruşunu belirleyen özellikler...

Kral, sanatçılar, sıradan insanlar…

Kemal Hoca’nın entelektüel ufkunun sınırlarını yeni kitabı Bir Ömrün İnsanları’nda görmek mümkün. Timaş Yayınları’ndan çıkan eserde, Türkiye ve dünyadan insan portreleri var. Kitapta yer verilen isimlerin ortak özelliği, hepsinin bir şekilde Karpat’ın hayatına temas etmiş olması. Tarihçi, tanıdığı ve dostluk kurduğu önemli kişilerin kendi üzerindeki olumlu-olumsuz tesirleri kadar Türk toplumundaki izlerini de hesap ederek bir seçki yapmış. Yelpaze oldukça geniş: Hoca’nın merakı, araştırmacı ruhu, insanlığa yararlı olma düşüncesi ile kurduğu dostluklar, karşımıza bir kraldan ünlü sanatçılara, yazarlara ve sıradan insanlara uzanan renkli bir tablo çıkarıyor. Kimler yok ki: Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Rauf Denktaş, Dalay Lama, Jimmy Carter, Kral Hüseyin, George Soros, Halil İnalcık, Aydın Bolak, Abdülcemil Kırımoğlu, Bernard Lewis, İhsan Doğramacı, Şerif Mardin, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Halit Refiğ, Selim Sarper, Kemal Sülker…

Kemal Hoca bu kişilerin portresini sunarken bir taraftan da kendi hayatını anlattığı Dağı Delen Irmak kitabının eksik parçalarını tamamlıyor. Bunu şöyle izah ediyor: “Dağı Delen Irmak’ta birçok kimseyle olan ilişkim, onların kişiliği, karakteri ve beni nasıl etkiledikleri yer almamaktadır... Bence bir hatırat insanın yalnızca yaptıklarını ve tecrübelerini anlatmakla kalmamalı, ömür boyu tanıştığı kimselerle, onların kimlik ve karakterleri, memleketleri hakkında da bilgi vermelidir. Gariptir ki, Dağı Delen Irmak’ın eksikliklerini fark etmemin ana faktörü bizzat kitabın kendisi olmuştur.”

Yaklaşık 50 portrenin yer aldığı kitap önemli bilgiler ve ilginç ayrıntılarla dolu. Mesela merhum Turgut Özal ile ilgili hep, “Özal herkesi dinler, ama sonunda kendi bildiğini yapar.” denir. Karpat, bu özelliğin çok iyi tanıdığı ve defalarca müzakerelerde bulunduğu Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit’te de olduğunu örnekleriyle aktarıyor. ABD başkanı iken kendisini Beyaz Saray’a davet eden Jimmy Carter hakkındaki izlenimleri ise bölgemizdeki liderlerle ilgili çarpıcı bir gerçeği ifade ediyor: “Carter, inanılamayacak kadar mütevazı, alelâde bir insan gibi davranıyor… Ben birçok siyasi lider tanıdım. Bilhassa Ortadoğu’da yüksek bir mevkie çıkanlar adeta tabiatüstü bir varlık gibi hareket ediyor.”

İstanbul Üniversitesi’nde hukuk okuyan Kemal Karpat’ın tarihçiliğe adım atmasına vesile olan kişinin, 1945 yılında tanıştığı ve “geniş ufuklu, Türkçü diplomat, hatip” diye tanımladığı Hamdullah Suphi Tanrıöver olduğunu öğreniyoruz. Tanrıöver’in Gagavuzlar hakkında bir çalışma istemesi üzerine yaptığı araştırmalar, basılmasa da 200 sayfalık bir kitaba dönüşmüş. Bu çalışmayı hiçbir zaman unutamadığını söylüyor Hoca.

Soros gençliğinde 50 dolara muhtaçtı

Karpat’ın arkadaşlık yaptığı şaşırtıcı isimlerden biri “insanlığını korumuş milyoner” diye bahsettiği George Soros. Macaristan’dan kaçıp ABD’ye sığınan Soros ile 1956’da New York’ta tanışmış ve dostluğu uzun yıllar devam etmiş. “Zekâsına hayran kaldım’ dediği Soros’un finans hayatına atılmadan önce geçim zorluğu çekiğini belirtiyor: “Bir keresinde eski püskü arabasıyla gelmiş, onu satmak istediğini söylemişti. ‘50 dolar veren çıkarsa satacağım’ dedi. Ama müşteri bulamıyordu.”

Kemal Hoca’nın acı anıları da var. Bunlardan birine sebep olan kişi eski dışişleri bakanlarından Selim Sarper. Sarper, New York’ta BM Türk Delegasyonu Başkanı iken Karpat da BM’nin bir başka biriminde staj yapmaktadır. Bir gün Karpat’ı çağırır ve komünistlikle itham eder. Romanya’nın bir köyünden çıkıp kendi çabalarıyla BM’de çalışacak noktaya gelmesini hazmedememiştir. Ve intikamını onu askerlik için Türkiye’ye göndererek alır. Karpat o günleri hüzünle anıyor: “Sonuçta BM’deki işimi bıraktım. Evlenmeyi kararlaştırdığımız, hayatımda sevdiğim tek kadını arkamda bıraktım. O da bunu yadırgadı ve ayrıldı…”

Bernard LewIs’in AK Parti yorumu

Kitapta AK Parti hakkında tespitler de aktarılıyor ki, not etmeye değer. İki farklı insan daha kurulduğu yıllarda partinin bugünlerini görürcesine değerlendirmeler yapmış. Biri Türkiye’nin tanınmış işadamlarından Aydın Bolak, AK Parti iktidara geldiğinde endişesini şöyle dile getiriyor: “Bunlar devletin ne olduğunu bilmeyen, tecrübesiz kimselerdir.” Diğeri ise İngiliz tarihçi Bernard Lewis: “Eninde sonunda bu partiler ne kadar liberal, modern olduklarını söyleseler de gene eski biçimine gireceklerdir. Tutucu ve dogmatik olmaktan kurtulamayacaklar.”

Hoca’nın bilim adamlığı konusunda hakkını teslim etmekle birlikte insani olarak yıldızının bir türlü barışmadığı kişi ise Şerif Mardin. Onu topluma inememiş, halka üstten bakan elitlerden gören Karpat, bu yüzden de kendisini aşırı derecede kıskandığına inanıyor. Karpat, Romanya’daki ailesinin Türk Dışişleri’nin notasına rağmen bir türlü Türkiye’ye giriş vizesi alamamasının Mardin’den kaynaklandığını söylüyor, zira babası Şemsettin Mardin tam da o dönemde Bükreş büyükelçisiymiş. 

BİR ÖMRÜN İNSANLARI, KEMAL KARPAT, TİMAŞ YAYINLARI, 496 SAYFA

zaman kitap eki

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum