KELİMELER, KELİMELER / Ergün GÖZE

KELİMELER, KELİMELER / Ergün GÖZE
17 Ocak 2020 - 20:40

KELİMELER, KELİMELER.

SEVGİLİ Namık Kemal Zeybek, dünkü yazısında, Türk dilinden bahsediyor ve muhtelif Türk Cumhuriyetlerinde kullanılan ortak kelimelere dikkat çekerek, bizim de hiç olmazsa bu ortak kelimelerin yerine yabancı kelimeleri koymamamız gereğinin altını çiziyordu.

Haklı ki ne kadar.

Bu dil şuuru bizim sadece Anadolu yarımadasında  sıkışmış kalmış bir topluluk olmadığımız gerçeğini de ortaya getirecektir. Bu gerçek coğrafyamızı, ekonomik imkânlarımızı, diplomatik manevra sahamızı ve maneviyat ufkumuzu  genişleteceği gibi, bizi bulunduğumuz noktada da takviye edecektir.

Bu gerçeği gören Sovyetler, kanlı bolşevik rejiminde Türk Kültür Birliğini koparmak için ellerinden gelen herşeyi yapmışlardır. Din sahasında allahsızlık propagandasını köpürttükleri gibi  muhtelif Türk lehçelerini de  Rusça kelimeler karıştırarak, ufak farkları büyüterek  ayrı diller gibi göstermeye çalışmışlardır.

Bunların hiçbirisi tutmamış, din bilgisi dumura uğrasa bile inanç birliği  devam etmiş, dilimiz ise ne kadar bölünse de temelde ayni kalmıştır. Şurası da muhakkak ki farklı Türk lehçeleri zaman zaman ayrı bir lezzet bile vermiştir bizlere. Demirperde gerisinde kaldığı halde dil, musiki ve sanat bakımından bize en yakın Türk Bölgesi elbette Azerbaycandır. Her ne kadar Azerbaycan Türkçesindeki kalın “Hlı”ların telaffuzu, İstanbul Türkçesine alışmış kulakları şaşırtsa da, netice itibariyle umulmadık şekilde gönle sempatik gelmektedir. Mesela Bakü radyosunun “ Şimdi habarlara gulak asacaksıınız” deyişi gibi.

Ayni zamanda ayni dili kullanan başka topluluklar ve coğrafyalar olduğunu bilmenin de ayrı bir güzelliği ve ferahlığı bulunmaktadır.   Mesela Demirperde yıkılınca Türkiye’ye ilk gelen Azerbaycanlılar mikrofonu ellerine alınca bizimkilerin “ Aa bunlar da Türkçe konuşuyormuş” demeleri gibi.

Devletimizin hiçbir dünya görüşü ve yeni dünya dengeleri görüşü ve tedbiri olmadığı için demirperde yıkılınca ana yurdumuzdaki kardeşlerimize yaklaşım şeklimiz maalesef  ya çok yanlış oldu yahut da hiç olmadı. Hatta keşke hiç olmasaydı daha iyiydi. Çünkü zaman içinde biz onlar için “Anavatan” olmuştuk. Bu imaj yıkıldı. Çünkü her zaman olduğu gibi en önde, menfaatçiler ve kötü niyetliler koşup ortalığı kısa zamanda ifsat ettiler.

Azerbaycan’a giden ilk Türk Kafilesinde bulunan Erzurum milletvekili Rasim Cinisli dostumdan dinledim Âzeri  kardeşlerimizin yaptıkları karşılamayı.

O kadar muhteşem, samimi ve duygu yüklü bir karşılayışmış ki heyette bulunan Sami Yavrucuk “Bunlar bizi galiba Türk zannettiler” cümlesiyle tarihi dramımızı çırıl çıplak ortaya koymuş.

         Demirperde yıkılmadan önce,  Demirelle beraber Taşkent’e giden sanayi Bakanı Mehmet Turgut’un da bir hatırası  ve hatıralarını yazdığı “Taşkent’e Doğru.” isimli bir kitabı var.”Yol boyu ahali, ellerinde hediyeler Türk Başbakanını karşılamaya koşmuştu” Sanırım merhum Şevket Rado, gördükleri taşkın sevgi gösterileri karşısında şoföre “Siz Türkleri ne kadar çok seviyorsunuz” deyince şoför şu cevabı verir “Efendim hiç insan kendi özünü sevmez mi?”

         Bu da ne kadar basit ve fakat susturucu bir cevap. Aynı zamanda aydınlatıcı.  Mükâfat almak için milletine iftira eden yazar elbette ya kendi özünü sevmiyordur yahut o özden değildir. Bizim aydınlarımızın çoğu da maalesef bu ikilemin içinde kaybolmuşlardır.  “Kendi özünü seven” “Gerçek Türkler” geldiği zaman Türklük Âlemi de İslam âlemi de, İnsanlık da aydınlık günlere kavuşacaktır. Bu da elbet de Kültür beraberliği, o da dil birliğiyle olacaktır. “Bu habara gulak asasınız”

Ergün GÖZE

Kaynak: http://www.ergungoze.com/PageView.aspx?PageId=26&PageName=kelimeler,-kelimeler...

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum