HURİ ÖZCAN : DEV İLE DEVE

Bu dev, hiçbir görünen varlığa yenilmeyen, bastığı yerleri titreten gördüğü canlının kalp atışlarını fırlatan kendisinin hiç bir zaman yenilgiye uğramayacağını zanneden birisi olarak yaşayan gaddar bir devmiş.

HURİ ÖZCAN : DEV İLE DEVE
17 Kasım 2016 - 16:17 - Güncelleme: 17 Kasım 2016 - 18:36

DEV İLE DEVE

Bir varmış, bir yokmuş, evvelin birinde, zalim mi zalim bir dev varmış. Bu dev, hiçbir görünen varlığa yenilmeyen, bastığı yerleri titreten gördüğü canlının kalp atışlarını fırlatan kendisinin hiç bir zaman yenilgiye uğramayacağını zanneden birisi olarak yaşayan gaddar bir devmiş.  Bir gün ormanda gezerken dev ayaklarıyla ormanı ezerken çok derin bir çukura düşmüş.

Dev, bu çukurda günlerce zifiri karanlıkta kalmış, kara kara düşünmeye başlamış. Ve bu arada hem çok acıkmış, hem de çok susamış. Acıkma ve susamanın etkisiyle, avazının çıktığı kadar kalın sesiyle bağırıyormuş. Oradan geçen iri hörgüçlü deve, sesin geldiği yöne doğru yönelmiş. Ve birde ne görsün, yürüdü mü yeri titreten kalpte kan akışını durduran o meşhur dev.

İlk başta çok korkmuş ve oradan çabucak uzaklaşmış. Dev ise hayli acıklı sesiyle, sanki yardımmmmm diye seslenircesine inim inim inliyormuş. Onu gören ve yardııımmm diye sesini duyan deve, vicdan azabı içinde, acaba ne yapsam, diye düşünürken; kendi kendine cesaret vererek, ‘Ben, böyle düşkün ve yardıma muhtaç durumda olan ne kadar da kötü olsa, sonuç olarak bir can taşıyan Candaş’ıma yardım etmem lazım diye içinden geçirmiş.’

Deve doğru koşa koşa, hızlı adımlarla giderken içinden de keşke kanadım olsa da bir anda yardımına el uzatsam diye de düşüncelerini yağdırıyormuş. Ve sonunda onu bulmuş, devin halini gördüğünde ise kendisinden çok utanmış, pişmanlık duymuş. Onun çaresiz ve ölmek üzere olan halini gördüğünde kendisinin de acımasız devden farkının kalmadığını düşünmüş, ama kendisinin hala bir şansı varmış, bu ise devin henüz yaşıyor olması imiş.

İri hörgüçlü deve, hali kalmayan devenin yiyebileceği erzak toplamış ve ona getirip vermiş. Ve ardından çooook susayan deve, su getirmiş. Dev yemiş, içmiş ve canına can gelmiş. Şimdi ise sıra bu derin çukurdan koca dev’ in çıkartılmasına gelmiş. Deve kendince koca dev’ in çıkabileceği bir merdiven hazırlamış ve bu merdiven ile koca dev o derin çukurdan yukarıya çıkmayı başarmış.

Eskiden gaddar olan hiçbir kimseye sen varsın demeyen yalnızca ben varım diyen o zalim dev, günlerce zifiri olan o çukurda kalmış ve kendinden güç olarak zayıf nitelikte olan iri hörgüçlü devenin el vermesi ile kurtulmuş. Zalimde olsa kendisine canı var diye, iyilikte bulunan bu iri hörgüçlü deveye şöyle demiş:  ‘ Ben, bunca zaman kocaman, yıkılmaz, hiçbir engele uğramaz, kimseye canlı gözüyle bakmaz ve onlara acı çektiren ve bundan zevk alan biriydim. Sen buna rağmen bana yardım ettin. Sen ve ben her ikimizde canlıyız, can taşıyoruz, bundan gayrı seninle can dostuyuz.’ Demiş.

Artık benim senden tek farkımın ismimin DEV olup senin isminin ise DEVE olmasıdır, şimdi ise ben de senin gibi iyilikte ve yardımda DEV, görünüşte ise kendi halinde yaşayan bir dev olmak için yaşayacağım. Bana en zor durumumda, benden korkmadan, cesaretine sığınıp yardımıma koştuğun için sana DEVCE teşekkür ediyorum. Artık ben de yardımsever olacağım. Onlar ermiş murada, biz çıkalım duaya. 17.11.2016 Huri ÖZCAN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum