HİLMİ YAVUZ:Muhafazakâr estetik' ve İslâm medeniyeti

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen'in, önceki hafta Suriçi Grubu'nun dâvetlisi

HİLMİ YAVUZ:Muhafazakâr estetik' ve İslâm medeniyeti
15 Nisan 2012 - 15:59

 

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen'in, önceki hafta Suriçi Grubu'nun dâvetlisi olarak verdiği bir konferansta, "Muhafazakâr kesimin nasıl bir demokrasi anlayışı varsa, muhafazakâr estetik ve muhafazakâr sanat normlarını ve yapısını oluşturmak gibi bir yükümlülü'[ğü]" olduğundan söz etmesi, Yahya Kemal'den bu yana gerçekten üzerinde durulmaya lüzûm görülmemiş bir meselenin tekrar Türkiye'nin entelektüel gündemine taşınmasını mümkün kıldı.

 

Bu, İslâm'ın estetik bir medeniyet inşâ ettiği ve bu medeniyetin 'normlarının ve yapısının' yeniden üretilmesi meselesidir.

Prof. İsen'in, fevkalade önem taşıyan bu açıklaması, onun deyişiyle 'muhafazakâr estetik'in entelektüel ve tarihî arkaplanında İslâm'ın estetik bir medeniyet inşâ ettiği hakikatinin bulunduğuna ve bu estetik medeniyetin normlarının ve yapısının, muhafazakâr estetiğin yeniden üretilmesini mümkün kılacak kaynağı ve birikimi oluşturduğuna işâret ettiğini gösteriyor.

Okurlarım hatırlayacaklardır -üzerinden çok uzun bir süre geçmedi çünkü- Türkiye'de kendilerine İslâmî kimlik atfeden bazılarının, İslâm'ın bir medeniyet olduğunu ısrarla göz ardı ettiklerini; Müslümanlığın sadece akaidden ibaret olduğunu; hattâ bir medeniyet inşâ etmediğini ya da ettiyse bile, Müslümanların bu 'Medeniyet'e ihtiyaçları olmadığı iddiasında bulunduklarını söylemiştim. Bunlara göre, sanki akaid ile medeniyet ayrı ayrı şeylerdi! Hâlbuki İslâm'ın büyük estetik medeniyetinin kaynağı ve özü, elbette Vahiy ve Sünnet'ti;- başka bir şey değil!

Prof. İsen, bu tam da vaktinde verilmiş konferansından sonra 'Zaman'ın Pazar Eki'nde Nuriye Akman'la yaptığı konuşmada, "muhafazakâr estetikteki referans noktaları[nın] Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar" olduğunu belirtiyor- ki, bu son derece önemlidir. Önemlidir, evet, zirâ Yahya Kemal, Mehmet Akif'in "İslâm akaidinin, kendisininse, İslâm şiirinin [dolayısıyla bana göre, İslâm medeniyetinin] şairi" olduğunu söylemiştir. Prof. İsen, muhafazakâr estetik konusundaki referanslarını Yahya Kemal ve Tanpınar'dan aldığını bildirmekle, kendisini bu estetik geleneğin modern temsilcilerine eklemlemiş olmaktadır.

Prof. İsen'in bu bağlamda son derece dikkati çeken bir açıklaması da "Dün oluşturduğumuz medeniyet olgusunu bugün niye oluşturmayalım?" sorusudur. Muhafazakâr estetik'in "sadece dinî değil, dinin de içinde olduğu çok daha geniş bir perspektif[ten]" ele alınması gerektiğini bildirirken İsen, elbette bu büyük medeniyetin estetiğinin, 'yeniden üretilmesi'ne atıfta bulunmaktadır. 'Yeniden üretim'in özü, Vahiy ve Sünnet olarak geleneksel, biçimi ise, modern olacaktır;-yani Prof. Nilüfer Göle'nin İslami tesettür konusundaki kavramsallaştırmasına ['modern mahrem'] özenerek söylersem, 'modern İslamî estetik'!

Bunu söylerken Tanpınar'ın Mahur Beste'de Molla Bey'e söylettiklerini düşündüm tekrar: "Gene anladım ki, bizim Şark, Müslümanlık, şu bu diye tebcil ettiğimiz şeyler, bu toprakta kendi hayatımızda yarattığımız şekillerdir. Bize ulûhiyetin çehresini veren Hamdullah'ın yazısı, Itrî'nin Tekbir'i, kim olduğunu bilmediğimiz bir işçinin yaptığı mihraptır."

 

 

[email protected]  

15 Nisan 2012, Pazar


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum