'Hayalhane-i İstanbul' 90 yıl sonra canlandı

Sermet Muhtar Alus’un İstanbul yazılarının tamamı ilk kez 20 ciltlik külliyat halinde Kopernik Yayınları’nca okura sunuluyor. Külliyatı yayıma hazırlayan isimlerden Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Üyesi, Karar gazetesi yazarı Prof. Dr. Alâattin Karaca: “Alus, İstanbul’un mekânlarını, insanlarını, günlük hayatını, geleneklerini, sanat çevresini canlı bir biçimde anlatıyor. ‘İstanbul Ansiklopedisi’ Reşat Ekrem’i İstanbul hakkında en önemli kaynak yapıyordu ama Sermet Muhtar onu aşmakta.

'Hayalhane-i İstanbul' 90 yıl sonra canlandı
29 Şubat 2024 - 10:08

‘Hayalhane-i İstanbul’ 90 yıl sonra canlandı

SALİHA SULTAN

İstanbul aşığı yazar Sermet Muhtar Alus’un 1931-1952 tarihleri arasında pekçok gazete dergide tefrika halinde yayımladığı İstanbul yazıları ilk kez külliyat halinde okuyucuyla buluşuyor. Prof. Dr. Alâattin Karaca ve Gulzar Mammadova tarafından yayıma hazırlanan 20 ciltlik külliyatın ilk 11 kitabı Kopernik Yayınları tarafından basıldı.

28kr02-karaca.jpg

Prof. Dr. Alâattin Karaca

Külliyat, 1952 yılında vefat eden Alus’un telif hakkının kalkışının ardından İstanbul yazılarının bütününü kapsayan en kapsamlı çalışma olarak raflarda yerini alıyor. Alus’un yaklaşık bin adet olan İstanbul yazılarından yapılan 40 kadar tematik seçme bugüne kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları gibi çeşitli yayınevleri tarafından okura sunulmuştu. Karaca ve Mammadova tarafından hazırlanan ve nadir fotoğrafların da eşlik ettiği 20 ciltlik ‘Sermet Muhtar Alus Külliyatı’ ise, yazarın bugüne kadar gazete ve dergilerde kalmış bütün İstanbul yazılarını ilk kez bir araya getirmesiyle öne çıkıyor.

retrete.jpg

Külliyat, Alus’un 1931-1952 tarihleri arasında gazete ve dergilerde tefrika ettiği İstanbul yazılarının tamamını bir araya getiriyor.

‘SADELEŞTİRMEDİK, ORİJİNALİNE TAMAMEN SADIK KALDIK’

Sermet Muhtar Alus Külliyatı hakkında konuştuğum Prof. Dr. Karaca, Alus’un gazete ve dergilerde kalmış yazılarını esasında 20 yıl önce topladığını ve ciltlettiğini aktararak, “O zaman dijital ortam yoktu, bütün yazıları arşivleri tarayarak toplamak kesintisiz bir yılımı almıştı. Esasında yedi sekiz yıl önce basmak istemiştik, ancak telif sorunu vardı, son iki yıldır kalktığı için şimdi yayımlayabiliyoruz. Ortaya 20 kitaplık bir külliyat çıktı. İstanbulla ilgili bence bugüne kadar külliyat halinde çıkan en önemli eser” diye konuştu.

Prof. Dr. Karaca, külliyatı Mammadova ile birlikte bir yıllık titiz bir çalışma sonucu yayına hazırladıklarını söyleyerek, şunları aktardı:

“İmla üzerinde çalıştık çünkü 1930’lardaki baskılarda imla çok bozuktu. Ama asla sadeleştirmeye gitmedik, notlandırarak yayıma hazırladık. Bugün bilinemeyecek kelimeleri sayfa altına sözlük olarak ekledik. Metinlerin orijaniline tamamen sadık kaldık. Tefrikanın dışında ad uydurmadık, Alus’un verdiği tefrika isimlerini kullandık. İsim vermediği yalnız bir iki tane tefrika vardı, mesela biri tiyatro sanatçılarıyla ilgiliydi, madem kendi vermemiş, ona da ‘Hayalhane-i İstanbul’ dedim.”

İlk 11 kitabın önümüzdeki günlerde satışa çıkacağını vurgulayan Prof. Dr. Karaca, devamının da kronolojik olarak basılarak, kütüphanelere kazandırılacağını söyledi.

29kr02-ress.jpg

‘YEDİTEPE’NİN YARIM ASIRLIK PANORAMASINI RENKLİ KALEMİYLE CANLANDIRIYOR’

Prof. Dr. Karaca, Alus’un külliyatındaki yazıları dönemin Akşam, Akbaba, Amcabey, Aydabir, Aydede, Cumhuriyet, Hafta, İstanbul Belediye Mecmuası, İstanbul Şehremâneti Mecmuası, Resimli Tarih Mecmuası, Son Posta, Şair, Şaka, Tan, Tarih Hazinesi, Tasvir-i Efkâr, Vakit, Vatan, Yedigün, Yeni Sabah, Yeni Mecmua gibi gazete ve dergilerde yayınladığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

“İstanbul ile ilgili yüzlerce yazı kaleme almış, tıpkı Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Reşat Ekrem Koçu, Refi Cevad Ulunay, Ercümend Ekrem Talu, Osman Cemal Kaygılı gibi İstanbul’un somut ve somut olmayan kültürünü kayda geçirmiş bir yazardır. Bu yazılarında İstanbul’un mekânlarını, insanlarını, günlük hayatlarını, gelenek ve göreneklerini, sanat çevresini canlı bir biçimde, yer yer özel bilgiler vererek ve hatta tanıklıklar eşliğinde anlatıyor. Alus’un tefrika hâlinde yayımlanan bu yazılarında Hikmet Feridun Es’in de dediği üzere ‘bütün bir devir, bütün bir dünkü İstanbul yatmakta’dır.”

Prof. Dr. Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alus, İstanbul’a âşık bir yazardır, İstanbul’un yarım asırlık panoramasını renkli kalemiyle canlandırmış, yazılarını bu konuyla ilgili kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olarak kaleme almış, İstanbul’un tüm semtlerini titiz bir tecessüsle inceleyip hafızasına kaydetmiş, okurlarına en ince detayına kadar bir film seyrettirir gibi aktarmıştır. Ancak İstanbullular tarafından büyük bir tutku ile okunan ve İstanbul’a dair bilgi dağarcığımızı zenginleştiren bu orijinal yazılar ne yazık ki o günlerin gazete ve dergi sütunlarında kalmıştı.”

‘BU TEFRİKALAR REŞAT EKREM’İ AŞIYOR’

Prof. Dr. Karaca’ya konuşmamızda Sermet Muhtar Alus’un İstanbul yazıları ve Reşat Ekrem Koçu’un ‘İstanbul Ansiklopedisi’ arasındaki benzerlik ve farkları da sordum. Alus’un Türk edebiyatında İstanbul Ansiklopedisi ile bilinen Koçu’dan sonra İstanbul üzerine yazı yazan yegane ikinci yazar olduğunu belirten, “Hatta yarışır Koçu ile” ifadesini kullanan Prof. Dr. Karaca, şu görüşlerini aktardı:

“İstanbul deyince genellikle ilk akla isim Reşat Ekrem Koçu’dur. Bunun en büyük sebebi elbette yazarın büyük bir emek sarf ederek hazırladığı ‘İstanbul Ansiklopedisi’. Elde bir kitap hâlinde hazır olması, Koçu’yu İstanbul hakkında en önemli kaynak yapıyordu. Ama Sermet Muhtar, 1931-1952 arasında kaleme aldığı ve çeşitli gazete ve dergilerde yayımladığı yazılarla Reşat Ekrem’i aşmakta. Herhâlde bu yazılar derlenip bir külliyat hâlinde yayımlanmadığı için Koçu’ya nazaran daha arka plânda kalmıştı. Külliyat ortaya çıktıkça onun İstanbul konusunda ne kadar önemli bir kaynak olduğu görülecektir. Bir şehir biraz da özel hayatıyla, aileleri, günlük hayatları, aşkları, evleri, gelenekleri, görenekleri, hatta dedikodularıyla sanki bir karnaval hissi verircesine Alus’un yazılarında canlanıveriyor...”

29kr02-rekk.jpg

Kınar Sıvacıyan ve Ahmet Fehim Bey Alus’un yazdığı isimler arasında.

DÖNEMİN MEŞHURLARI DA VAR DEDİKODULARI DA

Sermet Muhtar Alus Külliyatı’nın ilk 11 cildi ‘Bir Varmış Bir Yokmuş’, ‘Bir Zamanlar İstanbul’, ‘Eski Defterlerdekiler’, ‘Eski Günlerde’, ‘Eski Konaklar Bize Neler Anlatıyor?’, ‘Hayalhane-i İstanbul’, ‘İstanbul Kazan Ben Kepçe’, ‘Kırk Yıl Evvelkiler’, ‘Masal Olanlar’, ‘Otuzbeş Yıl Evvelki Demlerinde’, ‘Otuz Sene Evvel İstanbul’ başlıklarıyla basıldı. Alus, kitaplardaki yazılarında İstanbu’u semt semt, sokak sokak geziyor, mesire yerlerine, konaklara, dönemin çeşitli mağazalarına, kahvehanelerine, meyhanelerine, eğlence mekânlarına, tiyatrolarına uğruyor, diğer yandan dönemin hanendeleri, sazendeleri, kantocuları, meddahları, ortaoyuncuları, tiyatro sanatçıları, paşaları, tulumbacıları ve kabadayılardan bahsediyor.

İstanbul gelenekleri, görenekleri, törenleri, bayramları, hatta kendine özgü çoğu unutulmuş söz varlığı ile rengarenk ve canlı bir biçimde okurun gözlerinin önüne seren Alus, Fehim Paşa’nın aşk macerası gibi yer yer dönemin magazinel olaylarını da kayıt altına alıyor. Alus’un İstanbul yazılarına dair bütün eksiklerin tamamlandığı külliyatta ayrıca döneme dair nadir fotoğraflar da yer alıyor.
Not. Yazı ilk olarak 29 Şubat 2024 tarihinde Karar gazetesinde yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum