HAKAN ÖZŞANLI: KAR ÜZERİNE BİR DENEME

“Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş, Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…

HAKAN ÖZŞANLI: KAR ÜZERİNE BİR DENEME
29 Şubat 2012 - 21:29

 

KAR ÜZERİNE BİR DENEME


 “Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,

Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar

Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…

Ey kulûbün sürûd-i şeydâsu,

Ey kebûterlerin neşideleri,

O baharın bu işte ferdâsı

Kapladı bir derin sükûta yeri

Karlar

Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.

Ey uçarken düşüp ölen kelebek

Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek

Gibi kar

Seni solgun hadîkalarda arar;”


Şairlerin mısralarda anlattığı kar, yine hoş geldin güzellikler getirdin bize. Yıllarca seni özlemle, hasretle bekleyen bizler senin beyazlarla gelmene o kadar hayran olduk ki… Ümit getirdin, karanlıkları aydınlattın, o kirlenmiş, toza toprağa bürünmüş, şehri temizledin. Beyaz bir gelinlik giydirdin o çıplak ağaçlara. Gönül dünyamızı zenginleştirdin. Üstelik sen, ne deniz dalgaları gibi coşkulu ne yağmur gibi camlarımızı yumruklayan ne de fırtına gibi haşindin. Aksine tane tane dökülürken alabildiğine sessiz ve zariftin. Belki de görevini sessizce yerine getiren tek unsurdun ey kar.

            Tane tane dökülür, tane tane söylerdin şarkını… Ama bu şarkının bir sevda şarkısı, bir masumiyet şarkısı olduğunu çok az kişi anladı. Sen, yüce yaratıcının kullarına merhametinin tezahürü, her seferinde onları affetmesinin bir göstergesiydin, kefenimiz gibi beyazlığınla.

            Bu yabancılaşmış eller seni avuçlarının içine aldılar ve heyecanla sıktılar. Çocuklar senle coştular. Etrafı yine onların şen kahkahaları kapladı. Çünkü onlar seni yıllardan beri ilk kez görüyordu. Kimi keşke her gün yağsa dedi. Sen, şehre bir telaş getirdin..

Kendi doğamıza döndürdün, çocukluğumuzu aklımıza getirdin ey kar. Şimdiki çocuklar ne yazık ki bütün bunlardan habersizdi. Bizler sen geldiğin zaman eldivenlerimizi giyer atkılarımızı takar ve bir anda sokağa fırlardık. Şimdiki çocuklar ancak senle başlarını bilgisayardan kaldırdılar; bir anda irkildiler kendi doğallıklarına döndüler.

Suçlu bizlerdik, çünkü seni unutmuş hayat meşgalesine dalmıştık. Gözümüz dünyadan başka bir şey görmüyordu. Sabah iş akşam aş diyorduk. Sen bize yaşama sevincimizi tekrar getirdin.

Sen de tıpkı bizim dünyaya ilk geldiğimiz günlere benziyordun. Temizdin günahsızdın. Her bir tanen bizim gibiydi; diğerine benzemiyordu. Sen gelince sevinen bizler, şimdi senden yakınır olduk, oysa sen, belki on yılda bir geliyordun. Bizler sana hiç alışık değildik. Çocuklarımızı içeri çağırdık, oysa onlar dışarıda senle oynamak istiyordu. Onları tekrar bilgisayarın başına zorla gömdük ey kar… Onların yaşama sevincini kırdık, belki kendimize döndürmeye çalıştık. Oysa bizim çocukluğumuz nasıldı? Bizim bilyelerimiz, Saklambaçlarımız, uçurtmalarımız, tekerleklerimiz vardı ey kar. Çocuklarımızın ise elektronik aletleri… Biz mutluyduk, oyunlarımız yardım üzerine kuruluydu. Oysa onlar şu kadar vurdum bu kadar öldürdüm demeye tekrar başladılar ey kar…

Bütün suçlu biziz. Halüsinasyon dolu dünyamıza tekrar döndüğümüz için. Kendi çocuklarımızı senden uzak tuttuğumuz için. Yaşama sevincini kırdığımız için affet bizi ey kar. Ve tekrar gel, güzellikler getir, moral dünyamızı neşeyle kapla. Bütün bunları bize düşündürdüğün için, hayatımızda beyaz bir sayfa açabileceğin umuduyla binlerce teşekkür sana ey kar. 29/02/2011C

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum