Ergün Diler Kod adı turuncu

Eveeet! Nihayet son düellonun yapılacağı ringe doğru hızla ilerliyoruz! Türkiye, tarihinin en önemli finallerinden birine çıkacak.

Ergün Diler Kod adı turuncu
26 Aralık 2013 - 10:16

 

 

Eveeet! Nihayet son düellonun yapılacağı ringe doğru hızla ilerliyoruz! Türkiye, tarihinin en önemli finallerinden birine çıkacak. İki ihtimalli bir maç! Ya kazanacağız ya kaybedeceğiz! Kaybetmek bizim için sürpriz olmaz; zaten uzun yıllardır buraları bizim değildi!
Sözü söyleyen, kararları alan, gereğini yapan bu ülkenin çocukları değildi!
Ama bir umutla devlet silkelendi! Ayağa kalktı! Koşmaya başladı. Tekme üstüne tekme geldi. Yere düşürünceye kadar da vurmaya kararlıydılar. Abdülaziz'in bileklerini kesip öldüren, Abdülhamit'i tahtan indiren, Menderes'i ipe gönderen, Özal'ı zehirleyen GÜÇLE mücadele ediyorduk!
İşin en acı tarafı "kimle mücadele ettiğimizi" görmeyenin çok olmasıydı!
Demek ki anlatamadık! Savaşı kazanmak için önce düşmanı iyi tanımak gerektiğini yeterince söyleyemedik! Sesimizi ulaştıramadık! Ülkenin gizli ama gerçek kodlarını yeterince paylaşamadık!
Velhasıl hazırlıksız yakalandık! Tablo bu!
Olsun!
Yine de biz kazanacağız!

Ama artık hata yapma şansımız yok! Çok dikkatli ve tetikte olmalıyız! En büyük avantaj safların giderek netleşmesi! Sorun düne kadar buydu! Kimin kim olduğu konusunda ANKARA'da netlik yoktu!
Şimdi var! Bu bile maçı alacağımızın büyük göstergesi!
Pilavın içindeki KARA TAŞ dışarıdaki, BEYAZ TAŞ ise içerideki düşmandır!
Bizim SİYAH TAŞIMIZ BARONUMUZ!
Boğaz'ın ve Türkiye'nin tapusunu elinde bulunduran zat! Ama onu vareden AKLIN ürettiği binlerce BEYAZ TAŞ var! Hepsi her yerde! Kimi dişimize çarpıp kırıyor, kimi derinliklere inip karın ağrısı yaşatıyor, kimi de görünmedenDEVLET İÇİNDE DEVLET oluyor!
Daha doğrusu kenara itilmeye başlayan GERÇEK GİZLİ DEVLETİ savunmak için verilen görevleri eksiksiz yapıyor!
Bizi hep içeriden çökerttiler! Yine aynı yolu deniyorlar! Bükemediğin bileği öpmek yerine virüs enjekte ederek "tek çare kesmek!" diyorlar!
Bakın CHP CEO'su olduğunu Amerika'da ortaya koyan Kemal Bey "Gerekirse koltuğumu çekinmeden bırakırım!" dedi. Kastettiği isim Mustafa Sarıgül'dü! Yani Deniz Baykal'ın iddiasıyla hakkında onlarca rüşvet dosyası bulunan biri, YOLSUZLUK dalgasıyla indirilmesi planlanan Erdoğan'ın yerine gelecekti!
Sarıgül hiç ama hiç önemli değildi!
Önemli olan bu adamların onun gibi birine bu ülkeyi TESLİM ETMEKTE hiç tereddüt etmemeleriydi! Adamlar resmen milletin aklıyla alay ediyorlardı!
Ciğeri kediye vermek istiyorlardı!
Bu Sarıgül bir iki ay önce Münih'te çok kişinin dalga geçtiği bir şeyler söyledi! "Ben düne bakmıyorum, yarına bakıyorum. Beni batan güneşler ilgilendirmiyor, beni doğan güneşler ilgilendiriyor. Artık dünü değil de yarını konuşmamız lazım.
Sonra Eylül ayı gelecek okullar açılacak.
Çocuklarımız okullara başlayacak. Benim yavrum okula başlayacak. Sonra Ekim ayı, Ekim ayı muazzam bir ay. Biliyorsunuz Ekim ayı devrimlerin olduğu bir aydır. Ekim böyle çıkışların da olduğu bir aydır. Ekim ayı hepimiz için hayırlı olur, uğurlu olur.
Güzellikler getirir..."
Sarıgül'ü ciddiye aldığımdan değil onunla bunları paylaşanın kim olduğunu bildiğim için bunları not ettim!
Sarıgül'ün DEVRİM dediği hadise EKİM'de gelmedi ama 17 ARALIK'ta geldi!
Sarıgül'ün bu kadar hata yapması doğaldı! Ama işaret fişeğini verdiği de ortadaydı!
Bizim BARON'un medyaya yansımayan bu OPERASYONA verdiği isim neydi biliyor musunuz?
TURUNCU DEVRİM!
Maalesef! TURUNCU!
Kafa aynı, cep aynı, bağlı olduğun yer aynı olunca İSİM de aynı oluyordu!
Kraliçe'nin adamları emirleri yerine getiriyor, Erdoğan'a saldırıyordu! Türkiye, TÜRKLER'in elinden geri verilmemek üzere alınınca TURUNCU DEVRİM gerçekleşmiş olacaktı!
Saldırın arka planında yatan gerçek buydu!
Çarpıştığımız figüranların hiçbir önemi yok! Onlar verilen görevleri YAŞAMAK için yapmak zorundalar!
Başka seçenekleri de yok! Gelecekler...
Hedef Erdoğan'ın evinin içi! Oraya kadar ilerlemek istiyorlar! DOST görünümlü çok kişi de bunu gizliden gizliye destekliyor!
Türkiye, ne yazık ki çok uzun zamandır MUSEVİ BARONLARIN yönettiği bir ülkeydi!
İlk kez geri almak için bu kadar yaklaştık!
Çok yol katettik! Ama içimizdeki birileri ciddi hata yaptı. Yürüyüşü tökezletti! Bunu fırsat bilenlerin çullanmasına fırsat verdi!
Defalarca söylediğim gibi final İstanbul'da olacaktı! Ki öyle de oluyor!
Erdoğan DOLMABAHÇE'ye gelip oturduğundan beri yani "İMPARATORLUK İSTİYORUM, BÜYÜK TÜRKİYE İSTİYORUM" dediğinden beri düşmanlar safları netleştirdi!
İnananı, inanmayanı, muhafazakarı, ateisti, solcusu, sağcısı herkes güçlerini birleştirdi!
Zaten AK Parti içinde çok önceden yarattıkları ADAMLARI vardı! O gün gelip düğmeye basıldığında herkes kendi görev yerine koşarak geçecekti! Hareketlenme de yavaş yavaş başladı! Bu millete DİK DURMAYI tavsiye eden Erdoğan her taraftan çevrildi! Diz çöktürmek için evinin içi hedef seçildi! Amaç Erdoğan'ı indirip ülkenin bankalarına, tersanelerine, fabrikalarına, inşaatlarına girmekti!
Bizim olan her şeyi almaktı!
Ortadoğu'nun hakimi olmak için yola çıkan Ankara'yı karakışa hapsetmekti! "Büyük olma" idealine sarılan ülkeyi küçültmekti! Şimdiki SAVAŞIN adı bu!
Savcılar, hakimler, polisler, vekiller, bakanlar, partiler, patronlar, gazeteciler yani kim hangi taraftaysa bulunduğu yerin gereğini yapıyor!
Milli ve bağımsız Türkiye için mücadelenin büyüğü içeride! Daha önce adını İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞI koyduğum bu harp tüm ülkeye yayılacak!
Ülkenin tüm kurumlarında gizli devletin adamlarıyla yeni devletin adamları çarpışacak!
Lafın tamamı deliye söylenir! Çok uzatmak istemiyorum...
Türkiye Cumhuriyet'i Devleti ve milleti, Kraliçe'den emir alıp Amerika'dan saldıranlarla çok sancılı bir savaşa girdi!
Karşımıza çıkanlar daha çok pilavdaki BEYAZ TAŞ!
Musevi BARONLARIN yönetimindeki BEYAZ KUVVETLER ile MİLLİ KUVVETLER göğüs göğüse çatışıyor!
Hala birileri üzerimize gelenlerin ARKADAŞKARDEŞ olduğunu düşünüyor!
Yanılgıya düşmeyin!
Telafisi olmayan bir mücadelede sakın "Aman!" bile demeyin!
Yorulmayın, bıkmayın, küsmeyin, üşenmeyin, geri adım atmayın. Sadece ve sadece savaşı kazanacağımıza inanın!
Biz tarihi inanarak değiştirdik!
İçimizdeki ÇÜRÜK elmalara rağmen yara yara ilerleriz!
Tek şart elele olmamız! Çanakkale'yi dünyaya destan olarak anlatan bu milletin çocukları bunlara geçit vermez!
Mola verme şansımız bile yok!
Omuz omuza ileriye...
Ya kaderimizi yazacağız ya yazdıklarına katlanacağız...
Söz millette!

NOT: Mehmet Ali Bayar, önceki günkü yazıma itiraz edip, "ABD Büyükelçisi Ricciardone'den aldığı notu, solcu bir yazara ilettiği" bilgisinin gerçeği yansıtmadığını söyledi...

Takvim Gaz.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum