Cingöz Recai Aramızda!

Cingöz Recai’nin hafiye dostları geri dönüyor

Cingöz Recai Aramızda!
19 Şubat 2013 - 10:23

Cingöz Recai, Amanvermez Avni, Fakabasmaz Zihni, Elegeçmez Kadri, Pire Necmi, Hafiye Yılmaz… Onlar bir zamanlar bu toprakların en kallavi dedektifi, hafiyesi, darda kalanların yegâne kurtarıcısıydı. Gelgelelim şimdilerde birkaçı dışında, bu ‘kahraman’ların hikâyelerini bulmak, okumak pek mümkün değil. Ya birçoğu eski harflerle kaleme alındığı için Latin harflerine çevrilmemiş ya da zamanla kaybolup gitmiş.

    Polisiye okurlarına iyi bir haberimiz var. Türk edebiyatında polisiye romanın ilk örneklerinin verildiği 1884-1928 yılları arasında yazılan polisiye romanlar, Seval Şahin, Banu Öztürk ve Didem Ardalı Büyükarman adlı üç akademisyen tarafından Latin harflerine aktarılıyor. Kitapları, geçtiğimiz aylarda kurulan ve sadece polisiye roman yayımlayan Labirent Yayınları, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkçede Polisiye” adlı dizide okura sunacak. Dizinin ilk polisiye romanı, Fazlı Necib’in 1899’da tefrika ettiği “Cani mi Masum mu?” yarın okurla buluşuyor.

20’den fazla polisiye yayımlanacak

Erol Üyepazarcı’nın sunuş yazısı ile yayımlanan “Cani mi Masum mu?” romanından sonra, 20’den fazla roman yayımlanacak. Vassaf Kadri ve Süleyman Sudi ikilisinin on kitaplık “Millî Cinayât Koleksiyonu” bunlardan biri. Behlül Dânâ takma adıyla yazan İskender Fahreddin Sertelli’nin “Türk Polisi Yılmaz”, “Şeytan Hadiye” ve “Elegeçmez Kadri” dizileri okurla buluşacak. Mehmet Rauf’un polisiyeleri de tek kitap halinde yayımlanacak. Ardından, Hüseyin Nadir’in 1920’li yıllarda yayımlanan ve çok sevilen Fakabasmaz Zihni serisi okura sunulacak. Fasikül halinde altmış kitaptan oluşan bu büyük seriden 57’sine ulaşabildiklerini söyleyen Şahin, hepsini tek ciltte yayımlayacaklarını belirtiyor.

    “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkçede Polisiye” adlı dizinin ortaya çıkmasının arkasında ise başka bir hikâye yatıyor. Seval Şahin, Banu Öztürk ve Didem Ardalı Büyükarman, yıllardır kütüphanelerden biriktirdikleri ‘erken dönem Osmanlı-Türk polisiye eserleri’ için bir şeyler yapmak ister. Banu Öztürk de TÜBİTAK’a proje olarak sunmayı teklif eder. Böylece, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e polisiyenin tarihini yazmak için Nisan 2011’de TÜBİTAK’a bir proje sunulur. Ellerinde zaten var olan polisiye romanları okura sunma fikri ise Kasım 2012’de yapılan “Edebiyatın Üvey Evladı Polisiye” adlı sempozyumda şekillenmiş. Labirent Yayınları proje kapsamındaki bütün kitapları yayımlamayı teklif edince dizi ortaya çıkmış.

      Şahin, Türkiye’de 1884-1928 arasındaki eski yazı ve sadece telif polisiyeleri projelerine dâhil ettiklerini söylüyor. Bu yıllara ait 600 polisiye roman tespit etseler de 400’üne ulaşabilmişler. Türkçede polisiye romanın nasıl ortaya çıktığı, gelişimi ve özelliklerini anlatacak bu kapsamlı çalışmayı bir nevi polisiyenin tür tarihi olarak tanımlıyor Şahin. Ona göre, Osmanlı Türk polisiyesinin en ilginç özelliği bizdeki polisiyenin tamamen Batı’dakiyle zıt bir çıkış noktasının olması: “Batı’da, sanayi devrimi ve rasyonalizmin yükselmesi ve bu rasyonel aklı yüceltmek için ortaya çıkan bir tür bizde yıkmak için ortaya çıkıyor.” TÜBİTAK’ın 2,5 yıllık finansmanı ile yürütülen proje tamamlandığında, Türk polisiyesi iki kazanç sağlayacak. İlki, Türk edebiyatında polisiyenin ortaya çıktığı yıllara ait geneli de kapsayan bir ‘tür tarihi’. Böylelikle, Türkçede polisiyenin şematiği, ideolojik arka planı, özgün bir tanımı ve alt türleri belirlenmiş olacak. İkincisi ise dizi ile Osmanlı polisiyesinin ortaya çıkarılmış olması.

zaman gaz.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum