Anadolu'daki Köyümden Sohbetlerimiz-2: Yağmurun Bereketi ve Önemi

Anadolu'daki Köyümden Sohbetlerimiz-2: Yağmurun Bereketi ve Önemi
24 Mart 2024 - 14:48
Anadolu’daki Köyümden Sohbetlerimiz-2
                                                                           Mustafa KARA

Yağmurun Bereketi ve Önemi


Toprak ana ile başladığımız yazı yolculuğumda siz okurlara bildiklerimi değil, öğrendiklerimi gözlemlerimi paylaşmıştım. Bizler anlatalım, yazalım ki faydalar tohumlar paylaştıkça çoğalsın. Anadolu’daki köyümden sohbetlerimiz dizisi genel kapsamıyla tarımın, insanın ve doğanın üçgeninde ilerleyecektir. Anadolu’daki köyümden  sohbetlerimiz ikinci serisinin konusu ise “Yağmurun Bereketi ve Önemi”dir.
Yağmurun yeryüzüne yağmasıyla  birlikte bir çok anlam gelir aklıma. Gökyüzünden yeryüzüne inerken su, kar ve dolu halinde yavaş yavaş süzülürken geometrik şekil ahengi vardır. Bu ahenkte hiçbir su damlası kaza etmez, kendi aralarındaki sıra üstü, sıra arası damla mesafeleri sistematik olarak milim milime eşit mesafeyi koruyarak yeryüzüne kavuşurlar. Bunu anlatan ressamlar, yaşatan mimarı ise ahenktir içimizde.
Ayrıca ilk doğan yağmurda özellikle baharın yağan yağmurlarla ilk damlalarla beraber toprak buluşmasıyla doğaya toprak kokusu burnumuza gelir. İçimizi ferahlatır, topraktan geldiğimizden mi bilmem, sanki insanın özüyle kavuşması gibi manidardır.
Her mevsimde yağan yağmurun ayrı görevi vardır. Baharda yağan yağmur ekinler bahçelere hayat verir. Etrafımız yeşillenir böylece. Yazın ve bahar aylarında yağan yağmur sonrası havadaki kirli tozları temizler ve kiri toprağa atar. Böylece hava gökyüzü gözümüzle gördüğümüz dağları kırları ovaları bayırları denizleri cam gibi berrak olarak net görürüz.
Havaya bak maşallah cam gibi diye sohbetimiz olur. Buda huzur verir bizlere.  Sonbaharda yağan yağmur bir yılın son mevsiminde damlalar akın akın düştüğünde ağaçtaki yaprakların dökülmesine yardımcı olur. Yapraklar bu mevsiminde cansızlaşmıştır.
Rüzgârla birlikte yapraklar düşünce ağaçlar dallarıyla baş başa kalırlar. Artık tabiat, kış hazırlığına geçer yapraklarını dökmüştür. Doğa uykuya dinlenmeye geçer. Bu dönemde kendini ilkbahar mevsimine hazırlar. Kışın yağan yağmurlar ise candır, insanlık, tarım, doğa, tabiat ve canlılar için. O çok yağan yağmurlarda toprak önce su açlığını giderir. Suya doyar. Sonra su birikintileri yeryüzündeki eğimlerle su, yolunu bulur tabiriyle ilerler yol alır. Derelerle buluşur damlalar derya olur. O derelerde akan sular şelale olur. Ormana akan su sesi adeta şelale görüntüsüyle muhteşem olur dostlar!
O yolculuk çok güzeldir. Su sesidir hayatı anlamlaştıran. Bu yolculuk derelerden ırmaklara, kuyulara göllere denizlere okyanuslara buluşmasıyla devam eder. Milyonlarca inen yağmur damlaların buluşmasıyla muhteşem vazifeyi okyanusla ulaşması olur. Bu yüzden yağmurun bereketi insanın yanı sıra çiftçi gözünden de anlamlıdır. Su kuyularında ise debiler yükselir.  Yer altı suyu rezervi artar. Tüm canlılar yağmur sayesinde can bulur kendine.
Dağlar yeşerir, ağaçlar büyür, çiçekler goncalar güller güneşle buluşunca bir bir açar. Rengârenk olur mis gibi çiçek kokuları gelir burnuma. Sarmıştır etrafa kokusu ılım ılım. Su olmazsa yağmur olmazsa kuraklık olur, hayat durur. Kararında yağan yağmur idealdir. Aşırı yağan yağmursa felaket afet olabilir bizlere. Yağmurun çiftçi gözünden gördüğümüz pencerede, umuttur berekettir, aşktır. Çiftçinin mücadelesi yağmurla birleşir bütünleşir hizmet olur diğer insanlara üretim olur. Paylaşmak olur. Olur. Hep olur. Ama yağmur çok yağarsa çiftçinin ürünü hasadı zarar olur. Seller ile seraların parçalanması gibi ekinler hasıllar  heba olması gibi. Dolu yağması korkuludur.
Çiftçinin dolu afatından da zarar gördüğü olur. Çiftçinin işi aşı ümit ile korku arasında gelip gider. Hayatta öyle değil midir bizler için bir yani ümit bir yanımız kaybetme korkusu mevcuttur hep. Afatsız yağmur güzeldir her daim. Yağmurun az yağması kuralığı getirdiği gibi insanlık için kâinat için tehdittir. Küresel ısınma sebeplerinde birçok konu yer alır. İnsanın tabiatı hor kullanması, düzenli dengeli koruyamama, orman yangınları, çarpık kentleşme bunlardan bazılarıdır.
Evet, her tür hayvan veya böcek, doğanın sonsuz zincirinin bir halkasıdır ve eğer bir halka koparsa,  zincirin yeniden tam amacına hizmet etmesi uzun zaman alır. Yanlış hatırlamıyorsam Einstein şunu söylemiştir, ‘Arıyı yeryüzünden kaldırırsanız, en az yüz bin bitkiyi de kaldırmış olursunuz’ böylece birkaç yıl içinde dünya yok olur. Fakat tüm insanlık yok olursa dünyanın birkaç yıl sonra güzelleşeceğini belirtmektedir.
Gelin; yağmurun kıtlığı olmasın diye küresel ısınmaya sebep olan konulara biz insanlar çözümlerimizle sahip çıkalım. Doğamızı, ormanımızı ve  bitki örtüsünü koruyalım. Boşalan arazilere meyve ve çam fidanları dikelim. Doğanın dengesini korumada biz, elimizi taşın altına sokalım. El birliğiyle küresel ısınmaya dur diyelim ki yağmurlarımız hep yağsın.
Yeryüzüne yağan yağmur sularını biriktirelim. Çatılardan akan damlaları oluklar kanalı ile depolarda biriktirelim ki apartman ve evlerde ihtiyaç olan suyumuzu kullanmış olalım. Bu sistemi artık her eve, apartmana oluşturmaya başlamamız gerekir. Kırsal alanlarda köylerde, mahallelerde aynı şekilde birktirdiğimiz depodaki sularla tarımsal sulamada salma sulama yerine damlama sulama ile az sumiktarı ile çok alanıs ulayalım. Verimliligi artıralım.
Yağmur ile ilgili güzel sözler ,şiirler, şarkılar,  aşklar, sevdalarda bereket vardır hep. . “Damlaya damlaya göl olur.” atasözü ilkokulda öğrendiğimiz hayat rehberimiz olmuştur. Sonuçta damlayan yağmur yağarsa, damlarsa çokça işte o zaman göl olur.
Diğer yandan yağmurun insanlara ve  canlılara vermiş olduğu hazzı, huzuru, neşeyi, çiftçi için ise sevinci mevcuttur. Berekettir yağmur. İnsanın içindeki kıpır kıpır yansımaları olur içimizde. Duyguları da başkadır insan da hatta tüm canlılarda…
Doğaya yağan yağmur sonrası çukurlarda su birikintilerinde beş altı kuş çamurlu sularla banyo ederler. Onun seyir keyfi de başkadır içimde.
İnekler yağmurda dışarı çıkmak, ıslanmak isterler. Keçiler yürürken otlanmayı, ıslanmaya tercih ederler mesela. Karıncalar ise yağmurda yuvalarına dönerler. Islanan toprak yağmur sonrası kurumaya başlayınca tekrar çalışmaya başlarlar, ambarlarını doldurmak için seferber olurlar. Sonuçta insane bu sahneleri gördüğünde kimi zaman yağmurun bereketini hisseder. Kah sevinir kah hüzünlenir. Kimi zaman seyre dalar, kalır. Hayallere, ümitlere uzanır. Yağmurda yürümek de bazen ıslanmak da  iyi gelir insana…
Yağmur demişken cemre de önemlidir bizler için. Cemrenin takvimde önemli  yeri ve anlamı vardır. Her yıl 20 Şubat’ta cemre once havaya düşer. 27 Şubat’ta suya düşerve  su ısınır. 5 Mart tarihindeyse cemrenin yolcuğu toprağa geçer. Toprak ısınır. Bitkiler, biyolojik uyanışa geçer. Bahçelere sebzeler ekilir, meyve fidaanları dikilir. Cemre güzeldir. Cemre lutûftur, kâinata. Manidardır. Cemre  hayatın can suyudur kısaca. Cemre toprağın, yağmur suyuyla birleşmesiyle canlanır.
Toprak, sabaharın neşelenmeye adımıdır. Çiftçinin dirhem dirhem işlediği bir nakıştır. Çiftçi olmak zor iştir. Aşktır. Yağmurun tadını, bereketini, tadını, huzurunu hep birlikte her daim yaşayalım ve yaşatalım.
Gelin bu yazımızı güzel bir şiirimle tamamlayalım.
Bir dahaki yazıda bir arada buluşmak dileğiyle …
Sağlıcakla esen kalın….

Yağmur
Yağan yağmurdur hep bizi heyecanlandıran
Damlalar yeryüzüne düştüğü  zaman
Mutluluktur her anı dolu yaşayan
Hadi, dostum hızlı hızlı yürü  keyif alan

Manzarada izlediğin yağmur şıpır şıpır akan
Bir de kuş sesleri geldi mi doğadan
Senden huzurlusu yok dostum, inan!
Yaşa içinde bu aşkı duyar âlem-i cihân

Yağmurun bereketi güzeldir can u canân
Dereler ırmaklar olur birer çağlayan
Yağ, yağmurum! Bereketinle ol, aç toprakları doyuran
Her yer  yemyeşil olsun huzur duysun kâinat aşkına beyan.





 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Aykut Koruma
    1 ay önce
    Yazınızı inceledim çok beğendim en çokta yazının son kısmındaki şiiri beğendim Başarılarınızın devamını diliyorum ve en önemliside böyle yazıların panelimizde artmasını temenni ediyorum