ALİ ÇOLAK:Kardeşimiz çay!

İki kişi şöyle karşı karşıya otursa, üçüncüsü çay! Aramızda, bütün mahremlerin tanığı... Tabii bir parçası, bir uzvu gibi insanın, avuçlarında sıcaklık, dudaklarında can suyu ve her yudumda biraz daha arzuyla, çay!

ALİ ÇOLAK:Kardeşimiz çay!
03 Aralık 2011 - 22:55

İki kişi şöyle karşı karşıya otursa, üçüncüsü çay! Aramızda, bütün mahremlerin tanığı... Tabii bir parçası, bir uzvu gibi insanın, avuçlarında sıcaklık, dudaklarında can suyu ve her yudumda biraz daha arzuyla, çay!

 

Susmaların, eksik kalmış sözlerin ve konuşulmayan ne varsa işte onların arasında, bütün eksikleri tamamlar gibi, daima sıcak, karanfilli, adamakıllı râyiha... Şimdi cümlenin burasında, masaya yâkut bir pırıltıyla iniyor yavaşça, çay!

Çayın aramızda bir kardeş gibi yaşadığını, bizi buluşturduğunu, yıllarca bir arada tuttuğunu nasıl inkâr edebiliriz? Akşamlarda, yazda ve kışta, iyi günde kötü günde hep vardı. Gelip gidenler, gidip dönmeyenler oldu illa ki, fakat o, eskilerin en eskisi, terk etmedi meclisi. 'Hadi çaya gidelim', 'toplanıp bir çay içelim', 'size çaya geliyoruz', 'çayda buluşalım...' Geldik, buluştuk, söyleştik, içtik çay! Kutsal bir törenden çıkar gibi sonra, dağıldık, içimizde bayram günlerinden kalma bir sevinçle.

Bu çaylar bende eski bir alışkanlıktır. Ankara'nın donduran, kapkaranlık kışlarında, ki darbe sonrasıdır, gurbet içinde gurbet, umutsuzluk ve endişe... Akşam oldu mu, bekçi düdükleri sabaha kadar... Bazen kovalamaca, ürküten ayak sesleri kaldırımlarda. Perdeler sımsıkı kapalı. Bir evden bir eve, birer ikişer kişi gidilir ancak, parmak uçlarında yürüyerek... İzleniyor muyuz? Sokakta adım başı kimlik kontrolü: 'Ortalıkta dolaşmayın!'

Yoksulluk diz boyu. Evlerde yalnızca Uşak kilimleri, tahta sedirler, sabahları üçer zeytin, akşamları tarhana ve pilav. Şükür ki biliyorduk Yahya Kemal'den, 'Medeniyetimiz, pilav ve mesnevi medeniyeti'ydi. "Neydi bu eskilerin hayatı acaba? Nasıl yaşarlardı?.. "Gayet basit, pilav yiyerek ve mesnevi okuyarak!.." Bulgur pilavı yiyor, Risale okuyor ve elbette çay içiyorduk, mütemadiyen çay içiyorduk!

Cumartesi sabahları, cennetten çalınmış günler gibiydi. Her hafta başka kardeşlerin evinde. Diriliş Apartmanı, 33 Numara ve ötekiler... Kapı açıldı mı bir bayram buluşması: Kardeşler gelmiş!.. Sokaklar, polisler, sınavlar, endişeler unutulur. Unutulur ev sahipleri, ödenmemiş kiralar, akmayan sular ve yoksulluk... Derken çaylar gelir, yanında bisküvi, bildiğiniz kuru bisküvi... Hatta en ucuzu, imalat hatası fabrikadan alınmış. O çaylar, bisküviyle, bir cennet bahçesinde oturmuş içiyor gibi, huzurla, güvenle, sevgiyle, unutarak bütün kederleri...

Çaylar tazelenir, ardından İhlas Risalesi, laakal on beş günde bir... "Birinci düsturunuz: Amelinizde Rızâ-yı İlâhî olmalı. Eğer O râzı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse te'siri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabûl ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksad yapmak gerektir."

Sonra, kardeşlerden daha kardeş, tüy gibi hafiflemiş, içi içine sığmaz... Yıkanarak, arınarak, coşkuyla çıkarız kapılardan. Sonraki cumartesiye kadar yetecek sevinçler içimizde, adımlarımızı kuvvetle atarak kaldırımlara, gideriz.

Çay, eski bir kardeştir aramızda. Akşamlar ince kederlerle çökerken evlere, kardeşler gelir birer ikişer. Toplar hepimizi uzun sohbetlerde çay! Sobaların üstünde çaydanlık fışıltısı, çıngırak gibi sesi çay kaşıklarının... Ve bir dize: "Karıştır çayını zaman erisin..." Kederler dağılır, yalnızlıklar da. Salonun bir köşesinden Abdüssamed, her akşam... İnşirah, Yusuf ve Duha... Kardeş, bu çayın içine ne kattın sen böyle, ihlas mı? Abdüssamed, sonsuza doğru genişletir içimizi ve biz, dünyayı unutur, cennetin yamaçlarında geziniriz daima.

Çay, eski bir kardeştir aramızda, tükenmez rayihasıyla. Ve o kardeşler, eski kardeşler, Diriliş'ten, 33 Numara'dan ve Buca'dan, Üç Yol'dan, başka yerlerden... Şimdi kim bilir neredesiniz, ebedi kardeşlerim? Her çayda bir daha tazeleniyor hatıranız ve İhlas Risalesi'ni her okuyuşta; incecik bir sızı ve hüzünlü bir bahtiyarlıkla...

Bu çay, sizin için!03 Aralık 2011, Cumartesi-ZAMAN GAZ.

 

 

 

 

 

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum