TANZİMAT EDEBİYATI BİRİNCİ DÖNEMİNE GENEL BİR BAKIŞ - Yazan: Arife PAŞALAR

Arife PAŞALAR Yazdı:TANZİMAT EDEBİYATI BİRİNCİ DÖNEMİNE GENEL BİR BAKIŞ

TANZİMAT EDEBİYATI BİRİNCİ DÖNEMİNE GENEL BİR BAKIŞ - Yazan: Arife PAŞALAR
07 Eylül 2019 - 21:33 - Güncelleme: 23 Ekim 2019 - 18:56

TANZİMAT EDEBİYATI BİRİNCİ DÖNEMİNE GENEL BİR BAKIŞ

Shakespeare'in kaynaklık ettiği romantizm akımı, XIX. asır Avrupasına damgasını vurmuştu. Bu akım batı edebiyat akımlarından klasisme tepki olarak doğmuş, Grek ve Latin edebiyatına yüzünü dönmüş, tarih ve güncel olayları konu almış, hayale önem vermiş ve 'toplum için sanat' anlayışıyla hareket etmişti. Özellikle Tanzimat edebiyatı birinci dönem roman ve hikayecilerinin romantiklerden etkilendiğini görmekteyiz.

3 Kasım 1839'da Batılı anlamda yeni düzenlemeleri içeren, Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu diye bilinen "Tanzimat Fermanı", Gülhane Parkı'nda Mustafa Reşit Paşa tarafından okundu. Böylece edebiyatımızda yeni bir dönemin temelleri atıldı. Bu aslında siyasi bir durumdur. Fakat siyasî olayların toplumsal ve kültürel olaylara, sanata ve edebiyata etkisinin ne derece büyük olduğunu aşağıdaki açıklamalardan sonra göreceğiz.

1860 senesinde 'ilklerin insanı' diyebileceğimiz İbrahim Şinâsi'nin Agâh Efendi ile birlikte Tercümân-ı Ahvâl gazetesini çıkarması tazminat edebiyatının başlangıcı kabul edilir.

 
Dönemin Önemli Gazete ve Dergileri

Takvim-i Vakâyi(1831): Tanzimat dönemimde yayımlanan resmi bir gazetedir.

Cerîde-i Havâdis (1840): William Churchill tarafından çıkarılmış yarı resmi bir gazetedir.

Tercümân-ı Ahvâl (1860): Şinâsi ve Agâh Efendi tarafından çıkarılan Tanzimat edebiyatını başlatan gazetedir.


Mecmuâ-ı Fünûn (1863): Münif Paşa tarafından çıkarılan adından da anlaşılacağı üzere önemli bir fen dergisidir.

Tanzimat Edebiyatı Birinci Dönem Genel Özellikleri

* Noktalama işaretleri ilk kez bu dönemde kullanılmıştır. Bu ilk İbrahim Şinâsi tarafından gerçekleştirildi. Harf inkılâbının kabul edildiği 1 Kasım 1928 tarihine kadar Arap harfli metinleri okumaktaydık. Yukarıda bahsolunan tüm bu gazete ve dergiler Arap harfleriyle basılmaktaydı. Arapçada noktalama işaretleri olmadığından metinlerde de bu tarihe kadar noktalama yapılmıyordu. Şinâsi Efendi'nin gerçekleştirdiği yenilikle ilk kez bu dönemde noktalama işaretleri kullanmaya başladık.

*Dilde sadeleşme çabaları başladı. Ancak tiyatro haricinde başarılı olunamadı. Tanzimat edebiyatı ikinci döneminde bu çabalar sona erecektir. Ayrıca Servet-i Fünûn döneminde tamamen sanatlı, ağdalı hatta anlaşılmaz, Arapça-Farsça terkiplerin istilâ ettiği bir dille yazılmış eserlerle karşılaşacağız.

*Bu döneme 'sanat toplum için içindir' anlayışı hakim oldu.
 
Burada sanatın topluma hizmet etmesinin ne demek olduğunu açıklamak üzere Servet-i Fünûn dönemi ile bir karşılaştırma yapılmasının uygun olduğunu düşündük. Servet-i Fünûn dönemine Osmanlı Devletinin 34. padişahı II. Abdülhamit'in baskı döneminin damgasını vurduğunu görmekteyiz. Yıldız sarayında oturan padişahın sanatçılardan kendisine kelimeler yoluyla herhangi bir kinaye, eleştiri, iğneleme vb. gelmesini önlemek için 'yıldız' kelimesine bile sansür uyguladığı bilinmektedir. Fakat Tanzimat edebiyatı birinci döneminde yazar ve şairlerin 'hürriyet, hak, adalet, eşitlik' gibi sözleri rahatlıkla kullanabildiğini görmekteyiz. Yani sanat bu anlayışla topluma hizmet edebilmektedir. Kişi hak ve özgürlüklerinden, iktidarın halka karşı sorumluluklarından bahsedebilmektedir. Bahsolunan dönem Servet-i Fünûn dönemine nazaran daha serbest bir ortamın olduğu dönemdir. 
 
 
*Sanatın estetik yönü ihmal edildi. Manzum veya mensur herhangi bir eser içinde sanatçı bilgi vermeye, açıklama yapmaya kalktığı zaman ister istemez sanatlı eser yazmayı ya ikinci plana atmış olur ya da sadece topluma hizmet eden eserler ortaya çıkarmış olur. Birinci dönem Tanzimat edebiyatçılarının sanatı toplumu bilinçlendirmede, eğitmede kullandığını, gerektiğinde onu şaha kaldırması gereken bir araç olarak kullanmaya çalıştığını görüyoruz.

*Batı edebiyatından yeni eserler edebiyatımıza kazandırıldı.

Batıda ortaya çıkan roman ve hikaye türü bu dönemde edebiyatımızda tanınmaya başlamıştı. Bundan önce halkın bu ihtiyacını mesneviler karşılıyordu. Tanzimat edebiyatı birinci dönem sanatçıları çeviriler yoluyla Batılı eserleri edebiyatımıza taşıdı.

*Fransız edebiyatı örnek alındı. Bu dönem eserlerindeki romantizm etkisi bariz şekilde görülmektedir. Eserlerde iyiler hep iyidir, kötüler hep kötüdür. Konular tarihten ve güncel hayattan alınmıştır. Bunun dışında hastalıklı olma, veremden ölme gibi konular roman ve hikayelerde sık sık işlenmiştir.

*Klasik Türk edebiyatından kalma bir alışkanlık olan secili nesir türünden vazgeçildi. Şinâsi secisiz nesrin kurucusu sayılır. 
Seci: Düz yazı içinde kafiye kurma sanatıdır.

*Tanzimat edebiyatı birinci dönem sanatçılarını şöyle sıralayabiliriz:

Şinâsi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Şemsettin Sami, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa.

Tanzimat edebiyatı söz konusu olduğunda, roman ve hikaye, tiyatro ve şiir türlerine de ayrıca ve kısaca değinmek gerekir.

Tanzimat Edebiyatı Birinci Dönem Şiir Özellikleri

*Şiirde parça güzelliği yerine bütün güzelliğine önem verildi. Bu dönemden önce özellikle klasik edebiyatta anlamın bir beyitte  toplanması gerektiği düşüncesi vardı. Tanzimat edebiyatında ise güzellik ve anlam bir beyitte değil şiirin bütünü içinde arandı.

*Hak, adalet, hürriyet, eşitlik gibi kavramlar şiirde de kendini göstermeye başladı. Şiir türü de böylelikle sadece araç hatta neredeyse bir silah olarak kullanılmaya başlandı. Tamamen estetik zevkten yoksun bırakıldı.

*Hece ölçüsünün kullanılması gerektiği savunuldu. Ama başarılı olunamadı. Aruz ölçüsü kullanılmaya devam edildi.

*Kasidenin bilinen klasik bölümleri kaldırıldı. Doğrudan konuya geçildi.


 
Tanzimat Edebiyatı Birinci Dönem Roman ve Hikaye Özellikleri

*Edebiyatımızda roman ve hikayenin ilk örnekleri bu dönemde görüldü. Batılı anlamda özellikle romanın ilk örnekleri Halit Ziya ile Servet-i Fünûn döneminde görülecektir. Tanzimat edebiyatı birinci dönemimde kaleme alınan eserler pek başarılı sayılmazlar, sadece ilk deneme çalışmaları olmaları açısından önemlidir.

*Yine 'sanat toplum içindir' anlayışı ile hareket edildi. Fakat bu anlayış teknik bakımdan zayıf eserlerin ortaya çıkmasını sağladı. Yazarlar özellikle romanlarda sık sık araya girerek okuyucuyu bilgilendirme görevi üstlendi. Bu durum yazarın roman içerisinde bariz şekilde görünmesini sağladı. Bu nedenle sanatsal bakımdan başarısız eserler ortaya çıktı.

*Romantizm etkisini özellikle bu türde gösterdi. İyiler hep iyi kötüler hep kötüydü.

Tanzimat Edebiyatı Birinci Dönem Tiyatro Özellikleri

*Dilde sadeleşme çabaları sadece bu türde başarı sağladı.

*İlk tiyatro Şinasi tarafından 1860'ta yazıldı. (Şair Evlenmesi)

*Namık Kemal tarafından yazılan tiyatro 1873'te sahnelendi. (Vatan yahut Silistre)

 
Bahsettiğimiz dönemin birinci dönem sanatçıları tek tek ve ayrı ayrı ele alınması gereken sanatçılardır. Bu yüzden bu konu için ayrı bir yazı kaleme alınması gerekir.

Devrin siyasi durumlarının edebiyata, sanata, kültürel olaylara etkisinden bahsetmiştik. "Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu diye de anılan bir ferman, Osmanlı İmparatorluğu'nun, üstünlüğünü her alanda artık kesinlikle kabul ettiği çağdaş Batı medeniyetini örnek almayı bütün ülkeye ve dünyaya resmen ilan ve taahhüt eden ilk yazılı belgedir." diyor Kenan Akyüz. Bu her alandaki üstünlük mükemmel eserlerle edebiyatta da kendini gösterdi ve Türk edebiyatı sanatçıları ilk olarak çeviriler yoluyla sonra iyi veya kötü ürettikleri eserler yoluyla modern Batı'ya ayak uydurma girişimlerine öncülük etti. İlk şiir, makale, roman çevirileri, ilk tiyatro eserlerinin yazılması ve bu eserlerin sahnelenmesi, eski edebiyatla devam etmek yerine Batılı bir edebiyat oluşturma gayretleri, dilde sadeleşme çabaları ile halka yakın bir edebiyat oluşturma istekleri bu girişim örneklerinden sadece birkaçıdır.
 
Yine Kenan Akyüz'ün açıkça belirttiği gibi "Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu Türkiye'deki çağdaşlaşma hareketlerinin ilk resmi beyânıdır." Görüldüğü üzere modernleşme ilk olarak sanatsal ve kültürel faaliyetlerde ortaya çıkmış, bu durumun topluma yansımaları zamanla kendini göstermiştir. Ayrıca hangi dönem ve şartlar söz konusu olursa olsun kendi milletini, toplumunu ileriye taşıma, bilinçlendirme, hak ve özgürlüklerini hatırlatma hatta insanları bir çatı altında buluşturma görevleri aydınlara düşmektedir. Tanzimat dönemi birinci dönem aydınlarının da bu görevi layığıyla yerine getirdikleri görülmektedir.
 
Kaynaklar 
 
Kenan Akyüz, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılap Yayınları, syf:5, 14
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum