Reklam
Reklam
Ömer ERDEM

Ömer ERDEM

[email protected]

Yahya Kemal, Daima…*

06 Eylül 2025 - 07:47

Yahya Kemal, Ahmet Haşim ile beraber modern şiirimizin iki asil kurucusundan birisidir. Bu vasıf doğu- batı kültürel salınımı arasında özgün ve çağdaş bir içerikle açığa çıkar onda. Eğer batıya, Paris’e ‘kaçmasaydı’ Ahmet Agah, pek çok benzerleri gibi Muallim Naci ile Tevfik Fikret arasında sıkışacak sonra da isimler arasında bir isim olacaktı. Uzun sürmüş ve kendi idrakini yenileyememiş imparatorluklar bir büyük denizin kıyıya vurduğu curuf benzeri kültürel atıklar da üretirler. Bu bağlamda Üsküp’lü Yahya Kemal’in bir yolunu bulup batıya varması, curufun yükünden kurtulması sadece onun talihiyle ilgili değildir. Gerçi nice meraklı nice mirasyedi ( Abdülhak Hamit vb) batıya görevle ve parayla giderler lakin yokluğun burnuna varamadıkları için bir yığın tekrar ve tıngırtıyla malül olurlar. Gerek mizacının imkanları gerekse ilgileri bakımından Yahya Kemal, ‘ses yaratan kudret’in uğruna, ‘vatanın kainatına’ dönmeyi hep bir ontolojik sıkıntı olarak duymuş sonra da şarkı, garpta keşfetmenin idrakiyle bütün ömrünü şuurlu bir şair olarak geçirmeyi bilmiştir. Yahya Kemal’in aradığı yoklukta düşşel bir avuntu, uyuşma değil tam aksine temelli ve sağlam bir kurtuluştur. Zaten, Yahya Kemal bir bütündür ve ona sohbetleri, çevirileri, anıları, nesirleri, şiirleri ve hayatı dahildir. O bütünlüğü gösterecek her tür sıradışı çalışmanın kritik değeri de buradadır.

Uzun süredir Yahya Kemal’in kalıtları üzerine de çalışan Mehmet Samsakçı, ‘Açık Deniz’ şairinin ‘uzay’ının takip edilebilmesi uğruna ilkin ‘Son Keşifler’le buluşturmuştu bizi. ‘Derlenmemiş şiir, makale, röportaj ve mektuplar’ı açığa çıkarmış böylelikle Yahya Kemal kainatına eğilmemizin önünü açmıştı. Şimdi ise ‘Bütün Şiirler’ eleştirel basımla önümüze geldi. Şairin kendi el yazısının rehberliğinde, Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş’ bir arada. Mehmet Samsakçı, İstanbul Fetih Cemiyeti’nin kaynakları yanında diğer malzemeleri de birleştirerek okura Yahya Kemal’e açılabilmesi için kılavuzluk ediyor. Şiirlerin yazılım süreçleri, üzerlerindeki değişiklikler, nerede yayınlandıkları, ilk olarak hangi yıl hangi kitapta birleştikleri dengeli bir sunumla birleştiriliyor. Böylece, eserden Yahya Kemal’e ve onun çevresine, dünden bugüne Türkiye’nin kültürel iklimine bile geçilebiliyor.

Bir şairden geri kalan hemen her belge, eşya, giysi, hatıra altın değerindedir ve maalesef biz böylesi malzemelerin yeterince koruyucusu değiliz. Yahya Kemal gibi hayatını bir otel odasına sığdırmış şairlerden geride kalanlar ayrıca değerlidirler, çünkü azdırlar. Geçmiş hayatımız şimdi olduğu gibi geleceği kurgulamakta pek dikkatli olmamıştır yazık ki. Oysa her şair bir gelecek tasavvuru içindedir, daima. Ve, Yahya Kemal, daima olmanın yörüngesinde kalacak şairlerden birisidir. Eleştirel basım paralelinde yeniden okunduğunda, onu hep diri kılan temel özelliğin şiirin hep kalbine durmuş olmasıdır. Hasbi içlenişin derin düşünüşü kristalize olur dil boyunca onda. Kültürü yığma bir literatür olmaktan çıkarıp süzülmüş bir estetiğe armağan eder. Yahya Kemal, adeta Türkçe’nin saati hiç durmasın diye gelmiş bir şairdir.

Mehmet Samsakçı yer yer kaynak belirterek ayrıntılara da iniyor. Şiirlerdeki kadınlardan tutun, mekanlara, şahıslara, şiir isimlerine, kimi tartışmalara atıflar yapıyor. Böylelikle ‘canan’ kimdi? Endülüs’te Raks kimden ilham alındı öğrenebiliyoruz, ithaflar meselesi ise ayrıca dikkatle irdeleniyor. Şairin şiirlerini çok uzun sürece yayarak yazdığının ise altı çiziliyor tekrarla. Yazma mizacı kadar şahsi özelliklerle de ilgili bu vasfın önemli bir maharet olduğu söylenemez. Onda bir değere dönüşmesi estetik sonuçla ilgilidir çokça. Yahya Kemal’in şiiri dostları ve sevenleriyle paylaşmasını görüyoruz ithaflarda. 7 Gün ve Hayat gibi dergilerin magazinel atmosferini bir tarafa koyarsak gazete ve dergilerin, şair ve şiire henüz hürmet ettiği devirlerdeyizdir. Bunun yanında ‘İnönü Armağanı Diploması’ gibi şiir dışı fakat fazlasıyla rejim ve iktidar içi belgelerle de karşılaşıyoruz. Güya, ‘Hayal Şehir’ şiirinden dolayı, ‘özendirme’ ödülüyle taltif ediliyor Yahya Kemal. Celal Esat Arseven ve Dr. Adnan Adıvar’ın ısrarı olmuş bu konuda.

Eski Şiirin Rüzgarıyla ve Rubailer bölümleri de açıklamalar, el yazıları, görsel malzemeler ve notlarla zenginleştiriliyor. Yahya Kemal’in tarihi salt olaylardan değil olguların yüksek akışı olarak algılamasından, iyi bir okur olmak yanında nitelikli bir muhakeme kabiliyetine sahip bulunmasından dolayı, mısralara yansıyan her bir ayrıntı kolaylıkla tene, cana, atmosfere bürünebiliyor. Özellikle Eski Şiirin Rüzgarıyla kitabı bize Yahya Kemal’in düş gücünü getiriyor. Düşsel yaratıcılık, duyuşun teknesinde ustalıkla yoğruluyor. ‘Bütün Şiirler’ Yahya Kemal’i tekrar keşfetmek için değil onu daima kılan niteliği sezmek için de okunmaya değer.

*Yahya Kemal. Bütün Şiirleri. Haz: Mehmet Samsakçı. İstanbul Fetih Cemiyeti ve Vakıfbank Ortak Yayını. Temmuz 2025. 678 sayfa.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum