Ömer ERDEM

Ömer ERDEM

[email protected]

Kuyruk meselesi...

10 Mayıs 2023 - 20:04

Canlılar aleminde bir kuyruk meselesi var. Memeliler arasında ise insanı özellikle diğerlerinden ayıran bir kuyruk meselesi ayrıca var. Bir tabiat aklı hatta hafızası gibi çalışır kuyruk pek çok hayvanda. Anatominin ayrılmaz bir parçası değil simetrinin ve estetiğin de kaçınılmazına dönüşür. Kuyruğuyla mesaj verir bir kedi ya da köpek. Eğer kuyrukları olmasaydı ne yapardı balıklar? Bir solucan kuyruğundan kendisini yeniden onarır, hayata döndürür. Akrebin kuyruğu ile yılanın kuyruğu, kertenkelenin kuyruğu ile saksağanın kuyruğu başka başka halllerde ayakta tutar onları. Bazen hayret edip sorarız acaba evrim kuyruktan mı başladı? Beyin ile kuyruk arasında evrimsel bir süreklilik mi vardı? Bir atın kuyruğu ne kadar da şiirseldir koşarken. Ya maymun ikinci hatta asıl el gibi kullanmaz mı kuyruğunu? Tabiata, canlılar alemine sırf kuyruk üzerinden bakmak, gözlemek, düşünmek inanılmaz tecrübeler katacaktır bize. Kurt kuyruğunu domuz kuyruğundan, dülger balığı kuyruğundan hamsi kuyruğunu ayıran vasfı çözdüğümüzde zihnimizin koridorları genişleyip aklımız başka şekilde çalışacaktır. Kuyruk sadece bir organ mıdır?

Haller içinde bir haller toplamı canlılar içinde canlılar özeti yetmedi memeliler içinde bir akıl süzgeci sayılan insan için nedir ne olabilir kuyruk? Onun bedeninde kuyruk sokumu diye bir bölge var biliyoruz. Antropologlar, bilim insanları, doktorlar, uzmanlar kendilerince bir açıklama getiredursunlar bu durum insan için eksiklik mi yoksa ayrıcalıklı bilinmeyecek. Fakat yeri geldiğinde onun için bir olumsuzluk vasfı olarak kullanıldığı da bir gerçek. Böyle hallerde insanı baştan çıkardığı varsayılan şeytandan tutun da türlü türlü canlılara benzetildiği de sır değil. Hatta insan ile yan yana dizildiğinde kuyruk kelimesi çokça olumsuzluklarla çevrilidir. İnsana yakıştırılan bir şey değildir hasılı kuyruk. Bir kartalı taklit edip türlü aparatlar takıp uçmaya yeltendiğinde, tiyatroda, gösteride başka bir canlı kılığına büründüğünde bile parodik kalır bu yüzden. İnsan adeta kuyruk öncesi ve kuyruk ötesidir. Biyolojik anlamda insanı diğer canlılardan ayıran en maddi unsurdur.

Hal böyle olunca, duyguda ve düşüncede, hayatta ve düşte insana kuyruklu olmak, onun hallerine bürünmek uygun düşer mi? Madem ki insan kuyruksuz olmakla diğer canlılardan ayrılır öyleyse insan başka bir insanın kuyruğu olmaya yeltenir mi? Herhangi bir yolun kuyruğu olan insan kendi varlık halini inkar etmiş sayılmaz mı? Tabiatla beraber düşündüğümüzde diğer kuyruklu canlıların kendi kuyruklarını tek başına kullandıklarını görürüz. İnsan bunu görmezlikten gelip de o kuyruktan bu kuyruğa takıldığında, merkebin kuyruğunu taklit edip onunla sembolik olarak yaşadığında ya da maymun misali o daldan bu dala sıçradığında ne olmuş olur?

Modern dünya adeta hayvanlar aleminden çalınmış ve insana takılmış kuyruk zincirlerinden oluşur. Ustaca insanın bu vasfı elinden alınır. Ekonomik hayat, sosyal düzen, politik tercihler, yaşama biçimleri, hiyerarşik öncelikler ile insanı birer kuyruklu haline dönüştürür. Zihni ise ‘kırk tilkinin kuyruğunun birbirine değmeden yaşaması’ gibi ince stratejilerle doldurulur. Böylelikle sanki hiçbir şeyin birbirinde hakkı yokmuş da insanın her şeye hakkı varmış havası yaratılmak istenir. Oy isteyen oy vereni kendi kuyruğuna çağırırken kuyruğun önündeki nimetlere vurgu yapar. Kuyruk maddi dünyanın menfaatler yanında boş hayallerle örülmüş tuhaf bir başarısıdır.

Normal şartlarda hiçbir insan bir kuyruğa girmek istemez. Kuyruğun olduğu yerde bir talep yığılması olduğu kadar sistem sorunu da vardır. Şu veya bu gerekçeyle şöyle veya böyle vaatlerle oluşturulan bütün kuyruklar insanın tekil, bir, biricik özgürlüğünü ve yaşama hakkını başka bir güç adına yönetiyor demektir. Fiziki olarak olmayan kuyruk bir kere zihnimize takıldığında ve bir yaşama mecburiyetiyle bize dayatıldığında iş işten geçmiş sayılır. Bir kez olsun etrafımıza kuyruk meselesiyle baktığımızda aslında upuzun kuyruk ipleriyle bir yerlere dolanıp bağlandığımızı görürüz.

William Blake ‘Tiger’ şiirinde kaplandan söz ederken ‘korkunç simetri’ nitelemesinde bulunur. Korkunç asıl anlamda olağanüstü olanı imler şiirde. Ve aslında bir kaplanı düşündüğümüzde ne kadar estetik ne derece güzellik imgesiyle yüklüdür kuyruk. Sadece kaplanda mı bazı canlıya sevimlilik bazı canlıya komiklik bile verir kuyruk. Onsuz canlıları tek tek düşündüğümüzde bir estetik budanma, kıyım duygusu oluşur bizde. Tabiatın dengesi eksiklik veya fazlalık değil gerekliliğin mükemmel uyumuyla donatılmıştır. İnsan günlük hayatını kolaylaştırmak, uçak yapmak, denizde hızlı yüzmek için kuyruklardan ilham alabilir. Ne zaman ki kuyruk bir ontolojik düşüş, niyet ve kötülük formu kazanır, işte o zaman kuyruklu yalanların ateş ağları örülür. İnsanın korkunç simetrisi ise her tür kuyruksuzluğundadır.

Her yönden kuyruk çağrıları yükselir hatta türlü türlü cazip kuyruk aksesuarları dağıtılırken insanın bir an durup kendi asli varlığını hatırlamasında yarar var. Kitleleri her türlü gevşetici tabletle kendisine bağlamış kuyruk sahiplerine karşı uyanık olmak insan olma özelliğini yaşatmaktan her tür kuyruğu reddetmekten başka ne olabilir?

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum