Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

Necati Demir / Şecere-i Terâkime Türklerin Soy Kütüğü Ebulgâzi Bahadır Han

24 Mayıs 2023 - 13:02 - Güncelleme: 24 Mayıs 2023 - 13:42

Necati Demir / Şecere-i Terâkime Türklerin Soy Kütüğü Ebulgâzi Bahadır Han
Şecere-i Terâkime Türklerin Soy Kütüğü adlı eser iki kısımdan oluşmaktadır. Çalışmanın ilk kısmı giriş bölümü olup bu kısımda Ebulgâzi Bahadır Han’ın hayatı Türk’ün soy kütüğü hakkında kısaca bilgi verilmektedir. İkinci kısım Türklerin Soy Kütüğü adlı bölümdür ve bu bölümde Şecere-i Terâkime adlı kitabın Çağatay Türkçesinden Türkiye Türkçesine çevrilmiş metni bulunmaktadır. Ebulgâzi Bahadır Han Şecere-i Terâkime ve Şecere-i Türk adlı eserleri yazmıştır. Ayrıca Menâfi’ü'l-İnsân adlı bir çalışması daha vardır. Kendini Ürgencî Arab Muhammed Hân oğlu olarak tanıtmakta ve soyunu Cengiz Han’a bağlamaktadır. Buradan da şeceresini Yıldız Han’a ve Oğuz Han’a çıkarmaktadır. Ebulgâzi Bahadır Han’ın hayatı sürgünlerde geçmiştir. O sürgün yıllarını belge ve bilgi toplayarak geçirmiştir. Çok sayıda Türk ve Moğol belgelerine ulaşmıştır. Ebulgâzi Bahadır Han bir ara İsfahan’da kalmış burada kaldığı müddet boyunca Türk tarihine ait Fas kaynaklarını incelemiş ve tarih bilgisini derinleştirmiştir. Ebulgâzi Bahadır Han’ın hayatı siyasi mücadeleler ile geçmiştir. O bir yandan hayatta kalma mücadelesi verirken diğer taraftan da sürgünde ya da gizlenerek geçirdiği yılları iyi değerlendirmiş, Türk tarihi ve dili açısından çok önemli iki eseri Şecere-i Terâkime ve Şecere-i Türk’ü kaleme almıştır. Şecere-i Türk’ü tamamlayamadan vefat ettiğinden bu kitaba oğlu Anuşe Muhammed Bahadır Han 11 sayfa ekleyerek tamamlamıştır. Şecere-i Terâkime’nin asıl konusu Oğuz Türklerinin tarihidir ve bizim yazımıza konu olan kitabın da hazırlanırken Şerece-i Terakime’nin St. Petersburg nüshasının esas alındığı belirtilmiştir.

Ebulgâzi Bahadır Han Türkmen mollalarının, şeyhlerinin ve beylerinin kendisine çok sayıda belge getirdiğini ve Oğuzların tarihini yazmalarını istediğini belirtiyor. Türkmenlerle Horasan’da Durun’a bağlı Börme denilen yerde kanlı bir savaş yaptıklarını, bu savaşta suçlu insanların yanında pek çok da suçsuz ve günahsız Türkmenlerin öldüğünü söylüyor ve kendi cümleleriyle şöyle ilâve ediyor. ‘‘Ben o Türkmen katliamında çok günah kazandım. İnşallah burada şimdi bu kitabı yazarak kazandığım sevabı, orada katliam sırasında kazandığım günaha galip kılar. Yine buna bağlı olarak şunu da söylemek isterim: Bir gün herhangi bir kişi bu kitabı okuyarak bilmediğini öğrenir de bizim ruhumuza bir Fatiha okur diye düşündüm.’’

Kitapta Türk boylarına ait payları, ongunları ve damgaları da bulabilir, inceleyebilirsiniz.
Çağatay Türkçesinden Türkiye Türkçesine aktarılmış olan ikinci bölüm çok ilginç başlıyor. Bu kısımda Yüce Tanrı’nın ve Kalem’in arasındaki diyaloğu ve Tanrı’nın kaleme emrederek Fatiha suresini nasıl yazdırdığını okuyoruz. Hz. Adem’in yaratılması için Azrail yeryüzündeki her türlü topraktan numune alır Mekke-i Muazzama ve Tayif arasındaki yerde balçık hâline getirir, insan suretinde şekillendirir. Yüce Tanrı da birkaç yıl sonra balçığa can verir.

Hz. Nuh ve verdiği mücadele anlatıldıktan sonra onun oğullarından da bahsedilmektedir. Hz. Nuh oğullarından Yafes’i Kuzey tarafına gönderir. Yafes’in oğullarından olan Türk’ün tahta geçmesinden ve arkadan gelen soyundan bahsedilir. Kara Han da onun torunlarından ve soyundandır aynı zamanda Oğuz Han’ın babasıdır.

Kara Han’ın büyük hanımından bir oğlu olur. Oğlan aydan ve güneşten daha parlak ve güzeldir. Üç gün üç gece boyunca anasının sütünü emmez. Bir gece annesinin rüyasına girmiştir ve annesinden Müslüman olmasını istemiştir, ondan sonra onun sütünü emeceğini söylemiştir. Annesi gizli bir şekilde Müslüman olur ve bunu herkesten saklar. Kara Han Müslüman değildir. Oğlan bir yaşına gelince düzenlenen toyda Kara Han oğluna isim verilmesi için beylerine danışır fakat burada söze giren küçük çocuk adının Oğuz olduğunu söyleyecektir. Oğuz Han ve ondan doğan oğulların ve bağlandığı boyların yaşamları ilginç ve bir o kadar da heyecan verici bir şekilde ilerlemektedir. Kitabın alt kısımlarındaki dipnotlarında da tarihi gerçekliği hakkında bilgiler verilmiştir. Olabilirliği ya da olamayacağı konusunda düşülen dipnotlar ayrıca gösterilen kaynaklar oldukça değerlidir.


Kitabın okunması dileğimle.