Turgut Özal ve Musul gerçeği

BM arşivindeki belgelere göre 1924’te Musul halkının yüzde 65’i Türkiye’ye bağlanmak istemişti!.. Gerçek, İngiltere, ABD ve Fransa tarafından yok edildi...

Turgut Özal ve Musul gerçeği
24 Ekim 2016 - 15:53

9. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başı Ortadoğu açısından kanlı topraklar demek. Petrol havzalarına sahip olmak için dönemin güçlü devletleri arasında paylaşım savaşı veriliyordu olan ise bu coğrafyada yaşayanlara oluyordu.

1860’larda dünya petrol üretiminin yüzde 90’ı Bakü’den çıkıyordu sonrasında, dünyanın petrol dengeleri Bükreş-Bakü hattında şekillendi. Amerika kıtasında yaşanılan gelişmeler ABD’yi de dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülke konumuna taşıyacaktı...

Bu tespitler, Ardan Zentürk'ün "MUSUL-KERKÜK: Bu kez, Türkiye de var..." başlıklı yazısından. 20. yüzyılın hemen başında petrol için ülkelerin ne gibi hamleler yaptığını belirten Zentürk,

"Avrupa güçleri, Amerika’nın petrol sektöründeki belirleyici gücünden rahatsızdılar ve kendi başlarının çaresine bakmanın yolunun Ortadoğu’dan geçtiğini kavramışlardı." bilgisini okurlarıyla paylaştı.

Birinci Dünya Savaşı bitimindeki tablonun, Osmanlı’nın petrol yataklarına el konulması olarak özetlenebileceğini belirten Zentürk, "İngiliz diplomat Mark Sykes ile Fransız mevkidaşı François Georges-Picot arasında daha savaş sürerken, 1916’da hazırlanan gizli anlaşmanın tek hedefi, petrol bölgelerindeki İngiliz ve Fransız hakimiyetinin sınırlarını belirlemekti. Belirlediler, ama tam olarak paylaşamadılar, tarihimize “Musul meselesi” bu süreçte girdi zaten..." diye yazdı.

Zentürk yazısının devamında Mul ve Kerkük meselesine dair de çarpıcı bir olayı aktardı:

1920’lerin başında İngilizler, Musul-Kerkük petrol havzasının tamamını almakta, Suriye üzerinden Akdeniz’e planladıkları petrol boru hattındaki  Fransız denetimini de devre dışı bırakmakta kararlıydılar...

Fransa ve İngiltere tıpkı bugün olduğu gibi, Suriye-Irak coğrafyasındaki aşiret unsurlarını kullanarak tarihin ilk “vekalet savaşını” sürdürüyordu. ABD ise, İngiltere’nin bu havzaya hakim olmasının kendi petrol liderliğini sarsacağını düşünüyordu.

Mustafa Kemal, bu küresel iklimin farkındalığıyla, “Musul meselesini” İngiltere ile hesaplaşma zeminine çekmeyi başardı, çünkü, Fransa ve ABD’nin desteğini arkasında bulmuştu!..

...

Türkiye’yi neden istemiyorlar?..

Bu bölgede Osmanlı varken bile denklemin içinde yoktuk, sonrasında yanaştırmadılar bile... Bir kere şans yakalamıştık: Milletler Cemiyeti’nin öngördüğü halk oylaması... Aslında yapıldı, merhum Turgut Özal’ın talebiyle meslek duayenimiz Hakkı Öcal tarafından merhum Behzat Barış’ın katkılarıyla Birleşmiş Milletler arşivinde bulunan belgelere göre 1924’te Musul halkının yüzde 65’i Türkiye’ye bağlanmak istemişti!.. Gerçek, İngiltere, ABD ve Fransa tarafından yok edildi... O belgeler cumhurbaşkanlığı arşivinde vardır, Özal, bunları Amerikalı ve İngiliz muhataplarının masasının üzerine koymuştu...

Lafı uzatmadan bağlayalım: Empeyalizm, dünya enerji dengelerinde söz sahibi bir Türkiye istemez!..

Ama gerçek, Türkiye’nin 20’nci yüzyılın aksine bu bölgedeki güçlü varlığıdır.

15 Temmuz, o varlığı parçalamak için planlandı, tarih 16 Temmuz sabahından itibaren yeniden yazılmaya başlandı!..

Cerablus-El Bab ve Musul-Kerkük’teki Türk varlığının Sykes-Picot’u bitiren “ana unsur” olduğunu da iyi bilirler...

Çok zor bir dönem, bilin."

Kaynak: Haber10

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum