Şevval Pınar GÜLER :HEPİMİZ ÇOCUK OLSAK

Geçenlerde yine okuldan sonra, evin yolunda tutturmuşum bir istikamet, yürüyorum. Genç bir kız ya da bir anne, tam tanımlayamadığı...

Şevval Pınar GÜLER :HEPİMİZ ÇOCUK OLSAK
25 Nisan 2013 - 21:31

HEPİMİZ ÇOCUK OLSAK

Geçenlerde yine okuldan sonra, evin yolunda tutturmuşum bir istikamet, yürüyorum. Genç bir kız ya da bir anne, tam tanımlayamadığım... Yanında da ufak bir çocuk.  Kadın ya da kız, çocuğu tişörtünden tutmuş çekiştiriyor ve küfür ediyor. Küfürlerin o küçücük kulaklara çarpıp emilimini görüyor gibiyim. Çocuklar küfrü anne babalarından, ablalarından öğreniyor demek. Oysa ben, sonsuz bir arkadaşlıktan sanmıştım ilk küfürleri.

Çocuk ağlıyor, ''Gelmeyeceğim! Gelmeyeceğim işte!'', diye bağırıyor o kıza. Bende arkalarında, merakla olanları izliyorum. Evet, çocuklar dediğimizi yapmadığında kızabiliriz, bağırabiliriz hatta… Ama tüm kötü sözlerden de kötü olan küfürleri, daha tam ayırt etme yaşına gelmemiş, her şeyi hemen yutabilecek çocuklara sarf etmemiz, bence en yanlış davranışlardan. Kız ağza alınmayacak bir çift laf daha bırakıyor sokağa… Çocuk, ağlamaktan bitap düşmüş, oturuyor yere. Kız daha sert çekmekle kolunu acıtıyor ki bir çığlık kopuveriyor küçük ağızdan. Korkuyorum bir yandan, daha ne olacak diye ama cesaret edemiyorum bir şey demeye de.

İçimden, '' Bu çocuklar bizim çocuklarımız, geleceğin çocukları, onlara böyle davranışta bulunmak onları nelere sürükleyebilir bilmiyor musunuz? Onun sizin olması sizin malınız anlamına gelmez! '', ve daha birçok, bu tarzda söylemem saçma gelebilecek cümle şekilleniyor kafamda. Ama ha vazgeçer, ha durulurlar diye söylemeye üşeniyorum. Aslında korkuyorum. Kadın bana da bağırır da, çocuk daha kötü bir duruma düşer diye. Bu şekilde, çocuk da bir küfür savuruyor. Kız daha çok kızıyor, daha çok çekişiyorlar. Sonra da iyice uzaklaşıyorlar ve kız ilerledikçe çocuk da peşi sıra ilerliyor ne yapsın biçare.

            Öyle ki çocuklarımız hiç de iyi durumda değil. Zaten tam aksini de düşünmüyordum. Ancak tam önümde gerçekleşen, bir laf dalaşına girmemekle iyi yapıp yapmadığımı hala bilemediğim, biraz da pişmanlık duyduğum olayın etkisindeyim aslında. Daha önce de benzer ama şiddet içerikli bir sahne görmüştüm başka bir sokakta. Fakat bu kez otobüsün içinde, hızla uzaklaştım onlardan.

Yırtınsam, debelensem ulaşamayacağım çocuklara, öylece bakakaldım bugüne dek ve neyse ki müdahalenin şart olduğu bir durumla da karşılaşmadım daha sonra.  Önümde ya da karşı kaldırım gibi daha tez ulaşılabilir bir yerde çocuk dövseler karışırım. Ama ona kim karışmaz ki zaten. Tinerci, yankesici çocuklara kızıyoruz, peşliyoruz arkalarından, hatta lanetler yağdırıyoruz. Bize zararları dokunduğu için ama bildiğimiz bir durum. Haklıyız belki…  

Bu şekliyle yanı başımızda gözümüze çarpıyor. Biz ise kısa vadeli değerlendiriyoruz ne yazık ki. Bu çocuklar neden böyle oluyor diye sorsak biliyoruz hepimiz; ''Ailesi böyle bunun, böyle eğitiliyorlar.''  Böyle eğitiliyorlar da değil, bu zaten eğitim de değil…

Başkasına gelince kınıyoruz, ama kendimize gelince o benim çocuğum istediğimi yaparım diyor bazıları. O senin çocuğunda, senin eşyan mı? Yediğin ekmeğe saygın varken canından parça olan çocuğuna da saygın olmalı. Çocuk aklı yarım değil, küçümsenmemeli. Sadece yoğrulmamış bir hamur. Pişmeden şekil alabilsin ki hep aynı kalsın kişiliği. Ama bu kısa zaman nasıl değerlendiriliyor?!

Herkes bir zamanlar çocuktu. Biz de çocuktuk. Dayak yemek, küfür işitmek ister miydik? El bebek gül bebek olmasa da, iyi bir eğitim şart. Demek ki bir zamanlar çocuk olan sizler de iyi yoğrulmamış istenmeyen bir şekille pişip kabarmışsınız. Böyle iyi mi oldunuz? Bir bakmalı insan kendine. Ne idim, ne oldum, en çok da ne olacağım. Ve ne yapacağım?

24/ 04 / 2013

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum